Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

Avrupa Birliği hedefimize ne oldu?

Avrupa Birliği hedefimize ne oldu?
 

İlk önce imam-hatip mezunlu kişilerin, kendi alanlarıyla ilgisiz yerlere atanmasıyla başladı, sonra ise 100 Temel eserin aslına uygun çevrilmemesi ile devam etti. Aslına uygun çevrilmediği gibi, Pinokyo İslam'a geçmiş, Üç silahşörler ise İslam'a geçtiklerinden biraraya gelememişlerdi. Bugün ise, Barbie bebeği türbanla görerek devam ediyor. Ne oluyuruz?

Oysa bizim bir aralar Avrupa Birliği(AB) hedefimiz vardı. Böylece biz de refah içinde ve huzurlu bir şekilde yaşayabilecektik. Müzakere tarihini, ha aldık ha alamadık derken almayı başarmıştık sonunda. Ulu önder Atatürk'ün bize gösterdiği "muasır medeniyetler seviyesi" tanımına da uyuyordu üstelik Avrupa Birliği. Peki şimdi ne oldu da birden İslam günlük yaşantımızda kah Pinokyoyla kah Barbie ile daha çok nüfüs etmeye başladı? Yoksa Avrupa Birliğinin bizi zaten alamayacağına kanaat getirip, İslam'ı günlük hayatta daha çok etkin kılmaya mı uğraşıyoruz?

Bu bağlamda düşünecek olursak, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'yi "Ilımlı İslam" ülkesi olarak görmek istemesi tehlikelidir. Çünkü bizim rejimimiz Ilımlı İslam değil, laik ve demokratik bir rejimdir.

Avrupa Birliği idealimizi sürdürmek gerek bence, milli çıkarlarımızdan taviz vermeyerek. Unutulmamalı ki, AB'ye giren her ülke birçok engellerle karşılaştı fakat sonunda amaclarına ulaştı. İspanya, Fransa'dan tarım ile ilgili engellerle karşılaştı ancak bugün AB'ye girmeye başardı. Bazı Avrupa ülkelerince Avrupalı olarak bile görülmeyen İngiltere, AB müzakareleri süresince Fransa'dan 2 kez veto yedi, ancak bugün bu ülke de AB'de.

Kuşkusuz önümüze birçok engeller çıkartılıyor ve çıkartılacaktır, ancak biz bu engelleri milli çıkarlarımızdan taviz vermeden aşmayı bilmeliyiz ki sanırım bunun adına da diplomasi diyorlar. Ancak sanırım herşeyden önce, Avrupa Birliğini "haketmeliyiz", hem bunu başarırsak eğer, hem önümüze engeller çıkartılamaz hem de bizler de muasır medeniyet seviyesine zaten yükselmiş olduğumuzdan, AB'ye girmek muasır medeniyet ile özdeşleşmez, ve hatta hatta Avrupa Birliği'ne girmemek bizim için çok daha kazançlı olabilir.

Bizler böylece, bugün AB'yi AB yapan değerlere (insan hakları vb...) sahip olduğumuzda, "Avrupa Birliği'ne bixi alacaklar yada almayacaklar" gibi bir gündem maddesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

Bildiğiniz gibi AB'nin marşı, Alman besteci Beethoven'ın 9.Senfonisidir. Tüm Avrupa ülkeleri, her iki dünya savaşının da sebebi olan Almanya'dan çıkmış bir bestecinin AB'nin besteci olması gibi "milliyetçi detaylara" takılmamış ve 9. Senfoniyi marş olarak kabul etmişlerdir. Benim önerim ise, AB ile "şimdilik dondurduğumuz" ilişkileri çözebilmek için Türkiye şöyle bir teklifle gidebilir AB'ye. Mesela, her ülke AB'ye üye olmuş bir ülke olduğundan, kendi ülkesinden çıkmamış bir klasik müzik bestecisnin eserini, kendi ülkesinin milli marşının yanısıra, AB üyesi olduğunu belirtemek amacıyla seçebilir. Üstelik, bir klasik müzik bestecimizin olmadığını düşünecek olursak, bu tekliften en çok karlı çıkan ülke de Türkiye olavaktır. Ve bu teklifi getiren Türkiye, bu önerisini ilk kez kendisi uygularak Avusturyali besteci Mozart'ın "Türk Marşı" nı kabul etmesiyle uygulamaya koyabilir.

Neden olmasın?

 
Toplam blog
: 112
: 3643
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

İstanbul'da doğdum. Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunuyum. Felsefe, sanat tarihi, müzik özel i..