Avrupa Fatihi Galatasaray Çorba Gibi

Jo, Dos Santos, Neill geldi derken; eldekileri çeşitlerin bolluğuna bir de gelenler eklenince tam bir çorba oldu takım. Hakikaten de Galatasaray tam bir çorba oldu. Nasıl mı? Şöyle:

***

Kaleye bakıyoruz; fiyakası tastamam; cakasından ceza sahasına girilmez; havasından yan topa çıkılmaz bir kalecimiz var. Nur topu gibi. Lakin bir de kusuru var. Geldiğinden beri hiç ön plana çıkamamıştı. “Ulan bu maçı da Leo kurtardı” dedirtmediydi. O da oldu çok şükür. Denizlispor maçında kırmızı kartı görmeyerek kurtardı. Hakeme teşekkür etsin.

Defansa bakıyoruz. Sol bekte kapıkulundan devşirme; açıklardan açık beğen al mağazasında yok satarken es-kaza beri gelen Caner. Ortaya koysan arkası boş kalıyor, geriye çeksen yine arkası boş kalıyor. Hakan Balta tek numune o bölgeye. O da mevsiminde değil.

Sağ beke baktık. Maşallahı var. Kapı gibi Uğur var, o olmadı Sabri. Birisi dört çeker diğeri turbolu. Tü tü tü. Allah olmayanlara versin.

***

Göbeğe bakalım. Vakit kış olunca haliyle insan az hareket ediyor. Bahar-yaz gibi koşup-coşamıyor. Zaten kar yağınca her yan buzlanıyor, hareket etse de kayarak hareket ettiğinden kalori yakamıyor. O vakit göbek bağlıyor. İnsan evladının merkezi. Nasıl ki her ülkenin başkenti var, her adamın da başkenti göbek. Cimbomun ki de o hesap.

Göbeğin üstü var, altı var. Göbek dediğin de bir çeşit değil ki. Altında tank gibi Servet vardı zaten. Yanına Neill gelmiş. Neiil deyince aklıma “Uçan kaz Norton” geldi. Kel alaka tabi. Neyse lafı dağıtmayalım, göbek sağlam maşallah. Top geçse adam geçmez bir Servetimiz vardı, Lucas geldi servet ikiye katlandı.

Göbeğin üstüne ne koysak eğreti duracak. Oraya uygununu bulmaktır mesele. Bulmuşlar da zaten. Mesela Mustafa Sarp “tam cuk” diyor. Ayhan “cuk buçuk” oluyor bazen. Barış desen hakeza. Ama Elano “cık” diyor. Rijkaard geç duyuyor. Göbeğe yakışmıyor velhasıl. Arda Turan gibi. O da göbekçi değil. O ayrı bir muamma. Aslında müsemma. Ama ona kocaman bir parantez lazım. Ayrı yazmak lazım.

***

Kanat uçma uzvudur. Ama her kanatlı uçamaz. Penguen mesela. İyi kayarlar, iyi de yüzerler. Ama uçamazlar. Cimbom uçuyor. Bazenalçak uçuş bazen rötarlı. Ama uçuyor. Kanatlar sağlam. Keita olsun, Kewell olsun, yerine göre Arda olsun kim geçerse o mevkiye kaptan pilotluğu biliyor. Asıl pilot başka tabi. Bunlar ko-pilot. Ama pilot. Bir de pivot var. Vardı. Emekli oldu artık. Yerine yenisini bulana kadar pilotlar pivot sayılsın.

Forvet dediğin Jo-Santos-Baroş-Elano filan. Göbeğin epeyce yukarısında. Sağlamsa göbek sorun yok demek. Göbeğe yaslanıp oynar çünkü çoğu. Ha kimisi emektardır, emekçidir. Kimisi yan gelip yatıcı, yiyip içicidir. Orası beni aşar. Buradan da taşar.

***

Şimdi kış mevsimindeyiz ya. Buz gibi havada sıcacık bir odada icabında şömine karşısında da olur sıcacık bir çorba içmenin keyfine diyecek yoktur. Yoktur da, çorbadan çorbaya da fark var tabi.

***

Dedim ya çorbaya döndü cimbom. Her lezzetten var. Ben diyeyim tarhana, siz deyin düğün çorbası. Yöresine göre tat verir, lezzet verir. Mevsimine göre ahenk verir, mihenk verir. Yeter ki aşçıya zeval olmasın. Ha bir de içmesini bileceksin. Gerisi boş.

Murat HACIOĞLU