- Kategori
- Güncel
Avrupa İnsan Hakları (AİHM) Komiseri Hammarberg raporu

Avrupa İnsan Haklar'ı (AİHM) Komiseri Thomas Hammarberg'in 10 Ocak'ta Strasbourg'da; ''Türkiye'de Adalet Yönetimi ve İnsan Hakları'nın Korunması'' yla ilgili raporu yayınlandı.
Raporda, Türkiye'de hukuku ve uygulamayı, AİHM içtihadlarıyla uyumlu hale getirmek üzere tam ve istenilen potansiyele henüz erişilmediğini ve daha fazla cabanın gerektiğini söylüyor. Ayrıca ''Hakim ve savcıların devleti korumayı, insan haklarını korumanın üstünde tutan yerleşik tutumu'' na, ülkemizdeki hukuk ve uygulamasını AİHM normlarına, uyumu engelleyen önemli faktörler olarak görüyor.
Dink cinayetiyle ilgili karar bu duruma örnek teşkil ediyor. Çantasında üç yumurta bulunan üniversite öğrencisinin onbir yılla yargılanacağı düşünülürse, Avrupa normlarıyla zıtlık daha net görülebiliyor.
Komiser yargılamanın aşırı uzun sürmesinin, Türk adalet sisteminde kronikleştiğini ve AİHM'de bununla ilgili ihlaller yapıldığı sonucuna varan kararların çok olduğunu belirtiyor. Tutukluluk süresinin uzunluğundan bahseden Hammarberg, AİHM içtihadı gözönüne alındığında tutukluluğa çok sık başvurulmasını ve tutukluluğun cezaya dönüşmesi engellenmelidir. Hakim ve savcılar için tutukluluğun izahı açık ve net bir hale getirilmeli ve istisnai bir durum olduğu anlatılmalıdır, diyor.
Hammarberg'er Hakimler ve Savcıların tarafsızlığıyla ilgili de şunları söylüyor:
''Hakimler ve Savcıların bağımsızlık, tarafsızlıkları kadar, sergiledikleri bağımsızlık ve tarafsızlık görünümününde hukukun üstünlüğünün kurucu unsurları olduğunu akıldan çıkarmamalıdırlar''.
''Adalet sistemine duyulan güvenin sarsılmasına neden olabilecek önemli davalardaki her türlü güvensizlik duygusunu bertaraf edecek, daha fazla şeffaflık ve gerekçelendirilmiş kararların yanı sıra ihtiyat ve itidal tavsiye etmektedir''.
Ayrıca, Mahkemelerde aşırı gecikmenin nedeni olarak; Hakimler ve Savcıların ağır iş yükü genellikle, Türkiye'de yargılamanın aşırı uzun sürmesinin temel nedeni olarak gösterilmektedir. Son on yılda birikmiş dava sayısının 12 kat arttığı , her ne kadar bilgi teknolojilerinin kullanılması adli işlemleri hızlandırmış olsada durum yinede kritik olduğu görülüyor.
devam edecek..