Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '10

 
Kategori
Spor
 

Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe ve Galatasaray

Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe ve Galatasaray
 

Bu sezon ayrılmaz bir ikili gibi hareket eden ezeli rakiplerin arasına geçen hafta Ziraat Türkiye Kupası girmiş, Galatasaray elenmiş, Fenerbahçe de son saniye golüyle bir üst tura geçmişti.

Avrupa Ligi’nde gruplarını ilk sırada tamamlayarak bir üst tura geçip Avrupa futbolunun önemli iki ülkesinin orta sıralardaki rakipleriyle eşleşen ezeli rakipler bu akşam turun ilk maçlarına çıkıyorlar.

Galatasaray bir tur fazla oynamanın yarattığı dezavantaj ile sezonu erken açmış; özellikle ilk üç ay Avrupa’da ve Türkiye’de maç başına üç gol ortalamasıyla oynamıştı. Rakibinin başını döndüren bir hücum oyunu ile formda oyuncularıyla sadece ülkemizde değil, daha önce kupa kazandığı Avrupa’da da favori görülmeye başlamıştı. Kewell, Baros, Keita, Arda, Nonda, Elano’dan oluşan hücum zenginliğinde kim girerse girsin diğerinin bıraktığı yerden devam ediyordu.

Ancak bir süre sonra bu zenginlik peş peşe gelen sakatlıklarla eridi gitti. Hal böyle olunca da sezon ortasında Galatasaray yeni transferler yapmak zorunda kaldı.

Bir anlamda sezon içinde iki farklı Galatasaray çıktı ortaya.

Açıkçası Atletico Madrid ile Avrupa Ligi’nde gruplarda eşleşmiş olsaydı Galatasaray’ın ilk yarı kadrosunun İspanyol ekibine karşı her iki maçta da favori olacağını hemen söylebilirdik. Ancak 2. Galatasaray’ın fazlasıyla bilinmezler ve sorunlarla dolu olduğunu gözlemliyoruz.

Bir kere santrafor bölgesinde kimin oynayacağı ya da maç içinde kaç farklı varyasyon yapılacağını şimdiden tahmin edebilmek mümkün değil. Giovani’nin zaman ihtiyaç gösterdiği gün gibi ortada duruyor. Açıkçası bu futbolcu İspanya’nın havasını iyi solumuş olmasına rağmen hazır değil. Orta sahada Elano’lu bir dizilişin mi uygun olacağı yoksa rakibin agresif futbolu gözönünde bulundurulduğunda daha savaşkan bir takımın mı daha avantajlı olacağı da Rijkaard’ın en zor seçimi olacaktır. Son Antalyaspor kupa maçındaki Elano göz doldurdu ama bu futbolcunun devamlılık gösterdiğini söylemek mümkün değil.

Kayserispor ve Antalyaspor maçlarında izlediğimiz Galatasaray’ın defansının da dengeli olduğunu göremiyoruz. Takıma yeni eklenen Neill’in çok başarılı olduğu bir gerçekse de takım savunmasında Galatasaray’ın çok açık verdiğini kolaylıkla söyleyebiliyoruz.

Galatasaray’ın defansın sağında ve solunda oynayan futbolcuların onların önündekilerle de uyumlu oynayamıyorlar. Çünkü maç içinde bu bölgenin futbolcuları sürekli yer değiştiriyor. Arda kanatlarda oynamayı seviyor. Öyle olunca da örneğin kanatlarda tam bir "karmaşa" egemen oluyor.

Son zamanlarda Arda’nın daha fazla şey yapmak zorunda kalması onun sorumluluklarını arttırıyor ve dolayısıyla da hem takım oyunundan koparıyor, saha içinde daha fazla hata yapmasına neden oluyor ve maç içindeki dinlenme sürelerini arttırıyor.

Kalede de tam bir istikrar sağlanamadı.

Bütün bunlar Galatasaray’ın olumsuz taraflarıydı. Peki, hiç mi umut yok?

Kuşkusuz öyle değil. Bir kere teker teker Galatasaray çok iyi oyunculardan oluşuyor ve her an sonuca etki edebilecek derecede tecrübeye sahipler. Sonra Rijkaard gibi İspanya’nın bütün futbol takımlarını ezbere bilen bir teknik adam Galatasaray’ın başında sahaya çıkacak. Rijkaard iyi kötü Galatasaray’ı tanıdı ve kimi nerede nasıl kullanacağını biliyor. En azından rakibin açıklarını...

Atletico Madrid’in Barcelona galibiyeti de üzerinde kas gevşetici etkisi yapacaktır.

Galatasaray’ın bireysel hatalar yapmadığı sürece bu karşılamayı kaybetmeyeceğini tahmin ediyorum.

Fenerbahçe’nin çok daha oturmuş bir kaç senedir de Avrupa’nın en iyi takımlarından biriymişcesine top oynadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sene ilk Twente karşılaşmasının ikinci yarısını saymazsak çok da iyi top oynadı. Üstelik Avrupa maçlarında takım halinde iyi konsantre olarak hatasız mücadele ediyorlar.

Son yıllarda zayıf rakiplerine karşı çok zorlandığı ancak güçlü ve dişine göre rakiplerine karşı da çok ciddi bir üstünlük kurduğu da istatistiksel olarak ispatlanmış durumda.

Lille bu anlamda zayıf mıdır yoksa Fenerbahçe’nin tam da dişine göre midir, bunu akşam saat ona doğru göreceğiz.

Fenerbahçe sezon başından beri Avrupa’da oynadığı oyunu tekrar ederse turu ilk maçta geçer.

Bu Lille, geçtiğimiz senelerde Fenerbahçe’nin geçtiğimiz yıllarda elediği Anderlecht ve Sevilla’dan daha güçlü bir takım değil. Olsa olsa havaya girmiş formda bir takımdır ve muhtemelen de önceliği Fransa Ligi’dir. Önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edebilecek bir pozisyon yakalamaktır.

Açıkçası bu satırların yazarı için Fenerbahçe-Liverpool eşleşmesi çocuk yaşından beri kurduğu bir hayaldi.

Fenerbahçe bu hayali bizim adımıza gerçekleştirecek kadro gücüne ve zenginliğine sahiptir.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..