Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Şubat '13

 
Kategori
Meslekler
 

Avukat olmak

Türkiye'de serbest avukat olmak çok zor. Diğer ülkeleri  bilmediğim için yorum yapamayacağım. Ancak Türkiye'de bir avukatın, jungle'larda karşısına aniden çıkan piton yılanları ve masalsı korkunç canavarlarla kesin olarak mücadele edeceğini söylemek isterim.

Öncelikle "kariyer planlaması"  kavramının ülkemizde bu meslek için geçerli olmadığının bilinmesini isterim. İstihdam politikasının hukuk sektöründeki sonuçlarını da hızla görmeye başladık.

Pek çok genç tüm bilinçsizliğiyle ve iyi niyetiyle, ( ailede annesi babası hukukçu değilken, bir örnek yokken) rahatlıkla tercihlerini bu kadar zor alan için yaptı . Ailesinde hukukçu olan arkadaşlarımız elbette daha bilinçlilerdi. Onların bazıları olası zorlukları gördüler. Ya aile ofisine devam ettiler, ya da hakimlik savcılık sınavlarına hazırlandılar, ya da zorluklarını bilerek bu yolda  ilerlediler. Hazırlanırken de bilinçliydiler, olması için ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiler. Çünkü piton yılanlarıyla masalsı canavarları biliyorlardı. Ancak bilinçsiz genç gerçekten de yalnızdı. Rehberlik hizmeti "ölü tercih yapmamak" ya da "puanı yetmek" kavramlarıyla sınırlıydı.

Öte yandan biz fakültedeyken, bu kadar fazla hukuk fakültesi hiç yoktu. Olacağını kestirmek de mümkün değildi. Küremiz olsa önümüzde, inanmazdık. Şimdi adı sanı sayılan özel üniversiteler o zaman eleştiriliyordu. Ancak şu an o kadar çok birinci, ikinci öğretim, özel, devlet, burslu,  burssuz v.s. hukuk fakültesi var ki saymak imkansız.

Tüm bunlara ek olarak parayı veren erişebildiği için yaşı kemale ermiş bazı emekliler bile serbest avukatlık yapmak üzere hukuk fakültelerine koşmaya başladılar.

Devlet üniversitelerinde herhangi bir bölümde çocuklarını okutacaklarına, özel üniversitede biraz dişlerini sıkıp hukuk okutmak ailelerin aklına yattı. Onlar da haklıydılar. Zaten bugün "hukuk"a yapılan bir dönem iktisat, işletme, v.s. bölümlere de yapılmıştı.

Şimdi ise yolun sonuna gelindi.

Sistem kendini bitirdi.

Bu, belki bilinçliydi. Hukukçular, aynı işçiler gibi evlerine götürecekleri ekmeklerin dertleriyle uğraşmaktan karşı koyamayacak hale geldiler. Hukukçunun hakkını savunamadığı bir ortamda müvekkilinin menfaatini savunması nasıl beklenirdi ?

Dünya değişti. Artık serbest çalışan idealist avukatlar bile "işçi" gibi kurumsal statüde çalışmayı hayal eder oldular. Küçümsemek değil asla. Sadece, hani efendileri hiç olmamıştı ya.

Sigorta primlerini yatıramayan avukatlarla kıyaslandığında, asgari ücretten de olsa yatıran avukat başarılı ve şanslı sayılır oldu.

Kuyruğu dik tutmak adına yaslanacak omuz arayışında da olamadılar.

Öyle annelerimizin babalarımızın zamanındaki avukat'ın sadece eski bir algıdan ibaret olduğunu, şimdi her şeyin sil baştan değiştiğini; yenildiğimizi ve pes ettiğimizi söylemeye diller hala varamadı.

Söylediğimizde anne ve babalarımızın kalbi buna inanmak istemedi. Bizim kalbimiz de onlara bu hayal kırıklığını yansıtmayı istemedi.

Ancak sona gelindi.

Girişimci ruhun olsa da, yırtınsan da parçalansan da yok artık.

Bedava danışmanlık vermek istersen eyvallah.

Ancak yazdığın, haftalarca günlerce araştırmalara dayanan dilekçeler kimsenin umrunda değil.

Avukat o kadar çok ki.. İyi bir avukata az ücret karşılığında da erişebiliyorsunuz artık.

Ağlasanız da meme veren yok..

Devletinize ne diyeceksiniz koskoca devlet. Bu işte var bir "hesap hatası" deseniz düzene hakaret etmiş olmaz mısınız?

Baro'ya haşa, laf söylenir mi?

Gelinen nokta budur işte.

Oh iyi oldu, diyen de var. Başarısızlığı genç insana yükleyen de...

Bu kişilere şunu demek geliyor insanın içinden.

Sevinmeyin, çünkü avukatın arkasında, onu kınasanız da can havliyle hukuk fakültesini tercih ettirdiğiniz çocuklarınız var.

Ne diyelim.

Bir gün herkes hukukçu olacak.

 
Toplam blog
: 82
: 6114
Kayıt tarihi
: 20.05.12
 
 

Hukukçu bir anne.  Hayatta her şeyin kontrol edilemeyeceğini zor da olsa öğrendim.  Hayat, kısa b..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara