Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Aya Yorgi ve Büyük adadan manzaralar...

Aya Yorgi ve Büyük adadan manzaralar...
 

Büyükada...


Ben her bahar Büyükada’ya giderim… Çok kalabalık olduğunu bildiğim için daha önce hiç gitmediğim 23 Nisan’da ilk kez gittim… Müthiş güzel bir gün geçirdim. 12.20 vapuruyla oturan yolcu sayısını kat be kat aşan bir kalabalıkla yola çıktık, Kınalı, Burgaz ve Heybeli’den sonra vardık Büyük adaya… Gözlerime inanamadım, iğne atsanız yere düşmez misali. Ama bu hiç de rahatsız edici bir görüntü değildi. Nezih bir kalabalık vardı. Kimileri restoranlarda yemek kimileri dondurma yiyorlar, kimileri fayton kuyruğunda bekliyorlar, kimileri saat kulesinin dibinde birilerini bekliyor, kimileri de yaya olarak Aya Yorgi’ye doğru yola koyuluyorlardı…

Biz yol rampa yukarı doğru olduğundan çıkarken faytona bindik. Faytonlar belli bir yere kadar getiriyorlar. Oradan yürüyerek çıkılıyor kiliseye. Faytondan inip kiliseye doğru çıkarken yol kenarında sıra sıra ipler gördük. Yanımızdan geçen bazı bayanların ellerinde makaraları açarak yürüdüklerini fark ettik. Neden böyle yaptıklarını sorduğumda kısmet açmak için olduğunu söylediler. Bana saçma geldi ama inançlara saygı duymak gerekir diye konuştum arkadaşımla. Bazı kişiler de çıplak ayakla yürüyorlardı. Bazı ağaçların üzerlerinde, dileklerin yazılı olduğu kağıtlar, kurdeleler, bez parçaları asılıydı. Uzun süren bir yürüyüşten sonra zirveye yaklaşırken kiliseyi gördük.

Büyük bir kalabalık kilisenin önünde birikmişti. İçeri girmemiz yaklaşık bir saati buldu. Bir an beklemekten sıkılıp vazgeçer gibi olsak da bu kadar yolu gelmişken girmemek olmaz deyip beklemeye devam ettik. Açıkçası kilisenin içini de merak ediyorduk.

Küçük bir kilise Aya Yorgi, duvarlarında renkli hazreti İsa resimleri var diğer kiliselerde olduğu gibi… Dileklerimizi tuttuk, mum yaktık. Tanrının evi olarak gördüğümüz için Müslüman olmamız kilisede dua etmemize engel değil diye düşünüp kendi bildiğimiz duaları okuduk. Adet gereği dileklerimizi kağıda yazıp kutunun içine attık. Şayet bu yazılanları papazlar açıp okuyorlarsa belki de gülüyorlardır diye de konuştuk arkadaşımla. Eski tarihlerde yoksulluk çokmuş, bu kağıtlara yazılanlardan kimin ihtiyacı olduğu belirlenip ona yardım edilirmiş diye duydum.

Dönerken yürüyerek inmeyi tercih ettik. Büyük adayı özleyenler fotoğraflara bakarak hasret giderebilirler. Yol boyunca sadece bir tane mimoza ağacına rastladım zamanı geçmişti sanırım. Şarap renginde bir akasya ağacına rastladığımda ise çok şaşırdım. Sanki bu rengi ilk kez görüyor gibiydim. Aklıma hemen sevgili Neşe Evrim geldi, görseydi bayılırdı diye düşündüm…

Dönerken vapurdaki gençlerle yakın oturduk. Birlikte gittiğim arkadaşımla ortaokulu birlikte okuduk. Eskilere dair konuşurken bizim gençlik yıllarımızdaki ada yolculuklarımızı anımsayıp nerede o günler, o eğlenceler demekten kendimizi alamadık. Her 23 Nisan, 1 Mayıs’larda adaya gitmek adettendi. Vapurdaki eğlencemiz de bir başkaydı, hıncahınç dolu vapurda oturacak yer kalmaz yerlere otururduk. Gitarlar eşliğinde şarkılara, türkülere etraftaki herkes katılırdı. Şimdi göremiyorum o coşkuyu, o tadı bulamıyorum. Eskiye özlem diyoruz ama gerçekten de eskilerde her şey başka bir güzeldi hani…

Evim sahile çok yakın, tören alanı da sahilde. Her resmi bayramda törenlere katılırım. Bu gün de öyle oldu, törene katılıp adaya gittim. İyi ki gitmişim. Tek amacım Aya Yorgi’yi ziyaret değildi, her bahar adaya giderim demiştim ya bugüne denk geldi. Günün sonunda çok hoş lezzette bir gün geçirdiğim yerleşti dimağıma. İstanbul’un en nezih mekanlarından birisi olan Büyük adada olmaktan büyük keyif aldım…

Sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..