Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Ayaklarımın dibinde yavru bir kedi var ama ben kedi sevmem ki!

Ayaklarımın dibinde yavru bir kedi var ama ben kedi sevmem ki!
 

Tahta iskemlede çöküp kalmışım, canım sıkkın, kafam dumanlı.

Sabah olmak üzere, ayaz, ceketim omuzlarımdan düştü düşecek.

Ayaklarımın dibinde yavru bir kedi var ama ben kedi sevmem ki!

Şimdiye çoktan evde olmam gerekiyordu. Ah o klarnetçi!

Bir kadeh içerim, giderim demiştim oysa.

Herkes gitti ben kaldım.

***

Okulda bir öğretim görevlisine yanığım öyle böyle değil.

Konuşmaya cesaretim de yok, mektup yazıyorum, okula gönderiyorum.

İmza: Boncuk.

Kadından tepki gelmedikçe umutlanıyorum, mektupları aldığını da biliyorum ya kendi kendime kuruyorum.

Bir sabah kantinde otururken arkadaşlarım, sekreterlikte bir paketim olduğunu söylüyor… Heyecanla gidiyorum.Kocaman bir zarf..

Zarfın içinden Fatih Kısaparmak’ın bir kaseti, bir de not çıkıyor.

Şarkıyı dinle!”

Allaaah, içimde bayram var!

Zarfı ondan başkası göndermiş olamaz.. O da bana âşık! Pes etti sonunda dayanamadı, e utangaç kadın bir şey de yazamadı, duygularını şarkı ile anlatacak.

Evim uzak ama ne önemi var?

Aylardan mayıs, ilkbahar, içimde bademler çiçek açmışken, koşmaz mıyım? Koltuğumun altındaki kitapları tarlalara atmaz mıyım ben?

Soluk soluğa geldim eve, kapıyı kilitledim.

Ellerim titriyor, ayaklarım tutmuyor.

Bir sigara yakıyorum, arkasından kaseti teybe koyuyorum.

İçeriye akşam güneşi vuruyor, kuş sesleri odama doluyor..

Şarkı başlıyor sonra; “ <ı>Küçüksün küçücüksün, açmamış tomurcuksun sevda senin neyine daha sen bir çocuksun, tomurcuk tomurcuk gözleri boncuk boncuk, yaşıtım değilsin sen sevimli tatlı çocuk!”

O gece beşinci kattan atlayıp öleyim dedim, arkadaşlar kurtardı. Sağ olsunlar.

Gençlik aşkları nisan yağmurlarına benzer sık yaşanır ama çabuk biter” der üstat.

Aylardan mayıs nasıl olacak?

***

Benim abla, o yaz sonu kendinden on beş yaş büyük bir adamla evlendi!

Alkol komasına girdim.

Çıktım tabi!

Ne zor be kardeşim! Allah düşmanımın başına vermesin. Adamın ciğerleri dökülüyor, ömrü kısalıyor.

Zaman; kocaman yeşil silgiler gibi!

İnsan alışıyor, yüzler siliniyor, unutur gibi oluyor…(!)

***

Aradan kaç yıl geçti bilmiyorum, bir sabah, aylardan mayıs, mevsimlerden ilkbahar, otuzlu yaşların başı, bir zarf atmışlar ofisin kapsının altından...

İçinde kaset yok ama ben anladım kimden geldiğini, en delikanlı halimle okudum.

Hayat bir öğretmendir ama konuşmaz, fısıldar diyorum ya boşa değil.

Öğrendim ya ben, öğrettiler ya en çocuk halime..

Zarf içinde bir kaset de ben gönderdim, Zeki Müren’in

Şarkının sözleri şöyle “ <ı>Kalbimde arama eski yerini, sen gözümden akan sele karıştın, istesen de artık sevemem seni, hasret rüzgârına yele karıştın… Seninle aşkımız eski bir roman, yandı sayfaları külüdür kalan... <ı>

***

Tahta iskemlede çöküp kalmışım, canım sıkkın, kafam dumanlı.

Sabah olmak üzere, ayaz, ceketim omuzlarımdan düştü düşecek.

Ayaklarımın dibinde yavru bir kedi var ama ben kedi sevmem ki!

Şimdiye çoktan evde olmam gerekiyordu. Ah o klarnetçi!

Bir kadeh içerim, giderim demiştim oysa.

Herkes gitti ben kaldım.

Ne diyordum?

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..