Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '10

 
Kategori
Mağazacılık
 

AYAR VERME ALIŞKANLIĞI!

Ben sanırım geçmişe dönük siyasi yazı yazamayacağım. Öncelikle zaten yazma şevkimi kaybediyorum ve sonrası hergün öylesine haberler okuyorum ki okuduklarım doğru haber ise bir sorun, doğru değil ise de haberci için başka bir sorun. Ancak eğer ülkemizde konuşulanların mantığı ve içeriği bu haberler ise de zaten benim şaşırmadığım siyasi hayatımız içinde ek bir yazı yazmayada gerek yok aslında.

Neden biz kapitalist bir toplum olduğumuzu iddia ediyorsak buna uygun davranıp, makro kararları alıp detay düzenlemeleri makro kararlara/hedeflere ters düşmeyecek şekilde sisteme bırakmıyor ve sürekli olarak her şeye bir ayar vermeye çalışıyoruz anlamıyorum. Bu ayar verme sözü benim tarzıma ters ama medyadan öğrendim ve aşağıda yazacaklarıma uyuyor bence.

Sayın okurlar bugünkü Milliyet gazetesinde (sanırım diğerlerinde de vardır) yeni AVM taslağı ile ilgili haberi okuyun. Ben ki su katılmamış bir AVM karşıtıyım beni bile çıldırttı. Sayın okurlar AVM' leri pazar günleri saat 18' de kapanırken sinemalar ve yiyecek içecek satan yerler açık kalacakmış. Tamam da neden bir hükümet bununla uğraşır anlamam. Bunu yatırımcı düşünsün. Neden biz yasakla bir çözüm! getireceğiz. 18' den sonra satamayan varsa o kapatsın. Pazar günleri çalışmak istemeyen o iş yerine girmesin. Eğer işveren mesai ödemiyor ve fazla çalıştırıyor ise zaten iş müfettişlerimiz var, onlar yapılması gerekeni yapsınlar - ki bence zaten yapıyorlardır-. Neden her çözüm bir yasaktan geçiyor. Çözümde yasakları istisna (örneğin sigara yasağı olağanüstü doğru) olarak kullanmayı öğrenmeliyiz.

Neden alışveriş merkezlerinin birbirine yakınlığı ve sayılarına belediyeler bakarak karar verecekler ? Bu yöntemle mi AVM sayısını azaltacağız. Tam tersine bu yöntem yığınla yeni bürokrasi vb doğurmayacak mı? Allah aşkına bırakın eğer 200 metre arayla AVM açmayı ekonomik olarak doğru bulup da açacak yatırımcı varsa açsın? Bırakın açsın. Sonra da batacaksa batsın.

Neden raf kirası kavramına sınır getirme ile devlet uğraşıyor. Bırakın isteyen istediği kadar istesin, vermeyen de vermesin. Veren de versin. Çünkü bilinsin ki o AVM o raf kirasını almayı bir şekilde ekonomik yaşamı için hayati olarak görmüş ise ve siz buna sınır getirirseniz bu sefer lojistik kirası der yine alır. Bırakın madem kapitalistiz o zaman tedarikçi ile AVM arasında çözsün bu konuyu. Eğer çözüm bizim çıkarımıza değilse biz de AVM' lere gitmeyelim. Ama sorunu yasakla değil sistematik bir şekilde çözmeyi deneyelim.

Neden ürün bedelini 60 günde ödeme kuralını devlet koyuyor. Peki ama örneğin yazılım sektöründe program/hizmet bedelleri için neden bu koşulu getirmesin devlet o zaman. Veya konfeksiyonda tedarikçi ile üretici arasında bu kuralı neden devlet getirmesin. Üstelik siz bu kuralı da getirin, anında o vadeyi uzatacak başka uygulamalar yine başlayacak. 60 günde zarar eden üretici malını vermesin. Eğer o mal tüketici nezdinde vazgeçilmez bir ürün ise zaten AVM istenen koşula razı olur. Yok eğer üretici uzun vade ile de satmaya razı ise bırakın satsın.

Sayın okurlar 400 m2 üzerindeki AVM için en az yarısı kadar otopark zorunlu ise (400m2 AVM zaten olur mu bilmiyorum) 390 m2 açılır ise ne olacak. Bırakın 400 m2 AVM açmaya razı olan açsın. Gelen de aracını bırakamasın. Biz de aynen caddeye bırakırız. Ama zaten şimdi de bir gerekçe ile caddeleri otopark diye kullanıyoruz. Devlet AVM karşısına iki çekici koyar. Önce araç bırakılır sonra devlet çeker, hiç değilse hazineye gelir olur ve devlet nereden maden gibi araba çekeceğini bilir, hep oradan çeker. Bir süre sonra araç bırakılmaz olur veya o AVM giden kalmaz.

Sayın okurlar evet bende kesin olarak AVM karşıtıyım ama ben böyle önlem!ler almam. Tam tersine AVM açmak serbesttir derim. Ama AVM açacak kadar olan tüm yerlere AVM açacak kuruluş için önce açacağı AVM yerinin ve kapalı alanının 1/2 si kadar halka açık yeşil alan/spor alanı yapmasını şart koşarım. AVM yapılacak arsa 1000 m2 ve kapalı alanda 1000 m2 ise 500 m2 yeşil alan olacak. Yok eğer arsa 1000m2 kapalı alan 2000m2 olacak ise yeşil alan 1000m2 olacak. (Bu fiilen kısıtlama demektir.) O yeşil alanın en az % 50 sine de o toprak yapısına uygun ağacı/bitkiyi dikmesini ve o yeşil alanın/ve spor aletlerinin tüm bakımını AVM faaliyette olduğu sürece üstlenmesini şart koşarım. İster 100 m2 ister 400 m2 AVM açılacak olsun bu değişmez derim. Bu şu demektir, ne kadar m2 AVM, o kadar yeşil alan. Sadece bu kuralı koyun ve bakın bakalım kaç AVM açılıyor artık.

Sayın okurlar ticari önlem! lerle AVM içinde açılan marketler ile bakkal rekabetini kesemezsiniz. Çünkü siz AVM içi alış veriş merkezlerini ve sadece onları değil onların daha küçük uzantılarını ve/veya diğer süper marketleri ticari önlemlerle kısıtlamaya çalıştıkça onlarda başka önlemler alacaklar. Bakın Türk ticari hayatı / ekonomisi tekelleşti zaten.Ama bu tekelleşme bir alanda hakim kuruluş olmak değil. Her alanda hakim olmak. Çözülmesi gereken sorun -eğer sorun denirse de bu da tartışmaya açık bir kavramdır- budur. Örneğin bugün ülkemizin en büyük finans kuruluşlarından biri zaten perakendicidir. Ama zaten üreticidirde. Ama üstelik otomotivcidirde. Ama lastikçidirde. Şimdi düşünün eğer bir kuruluş zaten finansmanına katkıda bulunarak , kendi ürettiği yoğurtları (yoğurt sadece bir örnek), dağıtım kanalında kendi ürettiği lastikleri, kendi ürettiği kamyonlara takıp sevk eder ve kendi yer/lerinde satar halde ise -ki öyle- Allahaşkına AVM' lere kısıtlama getirmeyi bırakın yasaklasanız ne olacak? Bakkala dese ki bundan sonra benim kamyonum 1000 kasa yoğurt almazsan sana gelmiyor, gel kendin depomdan istediğin kadar (istersen 1 kasa istersen 10 kasa) çek, ne olacak? Bakkal gidip alabilecek mi? Alırsa bırakın soğuk zincirin kırılmasından dolayı hijyen kavramını o maliyeti zaten tüketiciye yansıtmayacak mı? Ne yapacak ? Hiç değilse şimdi kendi yerine de bakkala da sevk var.

Allahaşkına biraz analitik, biraz makro düşünelim. Biz ne yarattık, nasıl bir toplumsal düzen elde ettik ona bakalım. Sonra önlem diye yasakları değil gerçek çözümleri konuşalım.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..