- Kategori
- Deneme
Ayna, ayna söyle bana

“Kendine bir ayna bul” demiş ya Taptuk Emre. Ne de güzel demiş.
Aynasını bulup da bakan var mıdır? bilinmez ama nicedir görüp bildiğimiz şudur: Ayna diye yalana, yanlışa, yanılgıya bakanımız öyle çok ki.
Aynanın yalanı, yanlışı, yanıltanı ise insana kendini değil, kendim diye baktığı yalanı, yanlışı, yanılgıyı gösterir durur.
Kimisi için bir başkasıdır o ayna. Sevdiği, saydığı, dinlediği, desteklediği, oy verdiği, para verdiği, gönül verdiği, kendinden verdikçe azaldığı ama çoğaldığını sandığı bir başkası suretindeki aynaya baktıkça kimi insan, kendinden gideni de yiteni de göremez, bilemez, anlayamaz olur. Ülkemizde yürüyen işler güçlerin, yürümeyen ortaklıkların, biten evliliklerin, yiten aşkların, yıldızı parlayan siyasilerin, yıldızı sönen siyasi partilerin vesair yitik yolculukların sebebi de budur.
Kimisi için bir ortamdır, nefes aldığını, mutlu olduğunu, iyi olduğunu düşündüğü bir yerlerdir o ayna. Gerçek bir yer ya da sanal ve çok sosyal medya ortamlarının tam ortasıdır insanın kendine ayna bildiği o yer. Oralarda kendini bulduğunu, kendini ifade ettiğini, derdini anlatıp deva bulduğunu, güzel ve anlamlı paylaşımların içinde olduğunu hisseder o yerlerde. Ülkemizde dolup taşan kahve sultanlıklarının ve kullanmayanı Ademoğlu'ndan saymadıkları çok sosyal medyanın parmakların ucunda yapışık durmasının sebebi budur.
Kimisi için şarkılardır o ayna. Şarkı sözlerinden kendi hayatını çıkarıp, şarkıların gidişatına göre yaşayan her yaşta ergenin çok şarkılı fakat az mantıklı yaşadığı yerlerden biri de ülkemizdir. Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunlar” romanındaki ödev yaptırma bölümünde anlatmaya çalıştığı gibi; ülkemiz büyük bir oyun yeridir.
Oğuz Atay’ın sözlerine katkıda bulunmak lazım.
Ülkemiz büyük bir ölüm yeridir.
İnsanların kendine bulduğu sahte ve aldatan aynalar bir yana; insanı insana olduğu gibi gösteren aynalardan biridir ölüm.
Günümüz insanının olaylara karşı anında ve geçici tepkilerinde olduğu gibi; ölüm karşısında da o bildik ama unutulmaması gereken gerçeği dile getirip iki gün geçmeden unutur ve dile getirmemiş gibi yaşar gideriz. O gerçek şudur: “Herşeyin başı sağlık…”
İnsanın sağlığını bozan her şeyden uzak durması gerektiği gerçeğini ne de güzel unutturur çağın tüketim tanrıları. Size sahte ve yalan aynalar sunup, o aynalar ile kendinizi unutmanızı sağlar. Her şeyin başı tüketimdir ve siz önce size sunulanları, insan ve eşya ayırmadan yer, kemirir, tüketirsiniz ve ardından kendinizi tüketmenin zamanı gelir. Sürecin en heyecanlı anı burasıdır. Kimisi gerçeği ve geç kaldığını görür, kimisi hiçbir şey görmez, kimisi de geç kalmışlığın acısı ile yarınını da zehir etmek istemez.
Taptuk Emre ne de güzel demiş: “Kendine bir ayna bul…”
O zamanlar insan daha az kuşatılmış, ayna ise gerçekten ayna imiş.
Şimdilerde ise şunu demenin zamanı geldi geçti bile: Kendine gerçek bir ayna bul.
Ayna, ayna söyle bana; sen gerçek bir ayna mısın?..