- Kategori
- Gündelik Yaşam
Aynı toprakta farklı zamanlarda farklı insanlar

ATV’de yayınlanan bir dizi var. Adı Karayılan… Takdirler karşıladığımız dizinin konusu Kurtuluş Savaşımızda Antep’te Fransız işgaline karşı yapılan istiklal mücadelesi anlatılıyor. Dizinin kahramanı Karayılan isimli bir yiğit…
Antepli Mehmet Karayılan Antep - Maraş - Urfa Fransızlar tarafından işgal edilince Anadolu’nun İstiklal Savaşında kahramanlaşmış pırıl pırıl Kuvayı Milliyeci yiğit bir Anadolu evladı…
Birinci Dünya Savaşında Rus cephesinde savaşıp gazi olmuş. Köyüne dönünce bölgeye kan kusturan Bozan Ağa isimli eşkıyayı öldürüp avenesini dağıtmış. Antep savaşı şiddetlenince adamlarıyla birlikte Fransızlara ilk ve kesin darbeyi indirip Kuvayı Milliye ye katılmış. Fransız kuşatmasını yarıp Antep’e girmiş. Antep şehrinin içinde ve dışında birçok çarpışmaya katılmış.24.Mayıs.1920 tarihinde Şahin Dağında Fransızlarla çarpışırken şehit olmuş.
Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı eserinin Birinci babında uzun uzun anlatıp destanlaştırdığı gerçek bir Anadolu Efsanesi..
Urfalı Murat Karayılan PKK Terör örgütünün elebaşlarından…Anadolu’ya , ülkesine, vatanına silah çekin bir katil.Tesadüf bu ya kardeşinin adı Bozan..Antepli Karayılanın öldürüp avanesini dağıttığı eşkıyanın adı Bozan…
Biri Mehmet, Antepli..
Öteki Murat, Urfalı..
İkisinin de namı Karayılan..
Toprak aynı toprak… İkisi de aynı toprağın çocuğu…
Sadece zaman farklı…
Antepli Karayılan 1900’lü yılların başında Urfalı Karayılan ise 1900’lü yılların sonunda nam salmış..Aralarında yüz yıl bile bir zaman farkı yok.
Antepli Karayılan’ın Karargâhı önce Bekirbey sonra Karagöz Camisi… Ruhunu temizleyip istiklal ateşi ile yakarak aydınlığa ulaştığı, güç aldığı İslam tasavvufunun dergâhı…
Urfalı Karayılan’ın karargahı Kuzey Irak’ın dağları, mağaraları…Ruhunu kirlettiği Anadolu’yu kana bulamak, kendi soyundan insanların kanını akıtmak için ruhunu şeytana sattığı dergahı PKK kampları..
Adı Fatma Seher, namı Kara Fatma, Erzurumlu.
Kara Fatma Kurtuluş Savaşında savaşmış 1878 doğumlu Fatma Seher(Erden)’dir. Balkan Savaşı sırasında kocası Binbaşı Derviş beyle Edirne'de düşman işgali altında olan Yanık Kışlası'nda bulunur ve düşmana karşı cephede kahramanca savaşır. 1. Dünya Savaşı esnasında ailesinden 9- 10 kadınla birlikte Kafkas Cephesi'nde savaşır. Mütareke yıllarında ise binbaşı eşi Derviş Bey'in ölümü üzerine Erzurum'a oradan da Sivas'a Mustafa Kemal'in yanına gider. Burada liderliğini kendisinin yaptığı bir müfreze kurar. Daha sonra Mustafa Kemal tarafından görevli olarak 9 yaşındaki kızı ile birlikte İstanbul'a gönderilir. Burada gizli teşkilatla birleşerek silah ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulunur. İstanbul'un işgal edilmesinden sonra İzmit'e gelir. Burada 480 kişiye ulaşan müfrezesiyle Yunanlılara karşı savaşır ve İzmit'in işgalini tüm direnmesine karşı önleyemez ve Yunanlıların eline düşer; 19 gün insanlık dışı işkenceli esaretten sonra Yunanlı nöbetçiyi öldürerek kaçar.
Seferberlikte Kars, Kağızman, Beyazıt taraflarındaki bütün çatışmalar ve direnişlerde bulunur. Tekrar düzenleyip, kurduğu müfrezesiyle düzenli orduya katılır ve I. ve II. İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz' a katılır. Kendi deyimiyle müfrezesinde toplam 43 kadın ve 700 erkek askere komuta etmiştir vardır. Kadınlardan 28'i şehit olur. Kendisi de birçok kez yaralanır. Savaş esnasında göğsüne saplanan bir şarapnel parçası ömür boyunca taşıyacağı İstiklal Madalyasına eşlik eder.
Büyük Zafer'in coşkusunu yaşar, ömrü boyunca da bu coşkuyu unutmaz. Cumhuriyetin ilanı sonrasında kendisine bağlanan maaşı; ''Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedî Şef'in lâyık olmadığım bu büyük iltifâtı beni son derece sevindirmiştir. Esasen bütün emel ve arzum bu ülkenin bağımsızlığıdır; yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyorum. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbenin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay'a terk etmekle son vazifemi yaptım" diyerek Kızılay'a bağışlar. 1955 senesinde yaşama gözlerini yumar.
Adı Fatma, soyadı Kurtalan. 1969 Kahramanmaraş doğumlu.
Fatma Kurtulan'nın kendi deyimiyle ayrı yaşadığı ve halen resmi kocası olan Salman Kurtulan bölücü terör örgütünün ele başılarından birisidir ve PKK örgüt üyesi olması sebebiyle hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmiştir.
Fatma Kurtulan T.B.M.M' de DTP Van milletvekilidir ve devletten her ay 9.000YTL milletvekili maaşı almaktadır. Dağlıca katliamı sırasında esir düşen 8 askeri teslim almaya giden DTP heyetiyle birlikte terörist başının fotoğrafının ve PKK bayrağının önünde teslim tutanağına imza atmıştır ve ertesi günlerde, Fatma Kurtulan'ın PKK kamplarında silahlı eğitim aldığından bahsedilerek silahlı fotoğrafları yayınlanmıştır.
İki kadın; ikisi de kara; ikisinin de adı Fatma; birinin adı Fatma Seher (Erzurumlu) , diğerinin adı Fatma Kurtulan(Kahramanmaraşlı).
İki adam; ikisinin adı Karayılan; birbirinin adı Mehmet (Antepli), diğerinin adı Murat (Urfalı)…
Her biri bu ülkenin çocukları, aynı toprağın mahsulü.
Aynı ülke, aynı toprak, aynı coğrafya aynı dağ, aynı su, aynı dil, aynı din, aynı ırk, ...
Sadece zaman farklı; anlayış farklı; devir farklı.
Bir toprak daha iki nesil geçmeden bu kadar neden çoraklaşır, neden başka başka mahsuller verir hale gelir?
Bir millet bu kadar kısa sürede bu kadar mı ayrışır?.
Aynı toprağın çocukları 60 yıl içinde birbirinden neden bu kadar uzağa düşer?
Bugün acaba abide kadın Kara Fatma ve Antepli Mehmet Karayılan aramızda olsaydı; bu durum karşısında ne yapardı?
Bugün Karayılan ve Kara Fatma yaşasaydı aynı toprakta doğup büyüdükleri, aynı ismi taşıdıkları kan kardeşlerinin eylemlerine, sözlerine ne derlerdi?