Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ayrılığı beş geçe; Cem Karaca..

Ayrılığı beş geçe; Cem Karaca..
 

Uzakta, çok uzakta. Bulutların orda..


" Ölüm ile ayrılığı tartmışlar,
Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık! "


Ve evet gençliğim birgün bitti, dayanamadı ayrılığa. 8 Şubat 'tı tarih. Öldü..

Başımda bahar yelleri esiyordu, aklımda hep nar çiçeği, Emrah şarkısını ilk duyduğumda. İflâh olmaz bir romantik olarak ihtilâli, kalbimde patlamaya hazır dinamit demeti gibi taşıyarak çıktığım yolda Cem Baba 'nın etkisi Nazım Hikmet 'in etkisinden az değildi. Mahmut Makal 'ın o eşsiz kitabı Bizim Köy ve Çetin Altan 'ın şimdi pek de sahiplenmediği Onlar Uyanırken kitabı ile Eğlenin Yavrularım ve Öldürülecek Yaştaydılar şiir plâkları da ilk gençlik solculuğumun önemli değerleriydi..

" Ülkem benim, boynunu asla bükme,
bükme o mağrur boynunu.
Seviyorum seni hiç bir şeyi sevmediğim gibi...
Ülkem... "

Ne de olsa devrimci bir babanın evladı olarak yer alıyorduk tarihin solmaya yüz tutan kızıl sayfalarında ve sürgündü pos bıyıklı babamız uğruna öldüğü vatan topraklarına.. Ve Denizler ile tanıştı sevda dolu yüreğimiz, onların " ..tam bağımsız Türkiye " şiarı ile hayata uyandıkları gün beni ölüme doğurmuş gül kokulu annem, takvim yaprakları Mayıs 'ın 6 'sını gösterirken - ki tesadüf değildir hiçbir şey..

Ardından geri dönülmez sevda dolu bir yolun yolcusu olduk..

Unutulmamalıdır ki; Yolcular yanılabilir, yollar yanılmaz asla !..

Oy Babo, Oy Gülüm, Karayılan, Kalender, Mutlaka Yavrum, Maden Ocağının Dibinde, Hava döndü, Akşam Erken İner Mapusaneye, 33 Kurşun, İhtarname, Kazak Abdal, Parka, Beni Siz Delirttiniz ve Şeyh Bedrettin Destanı ille de hâlâ daha ve elbette ki bundan sonra da Türk müzik dünyasının doruklarından, başyapıtlarından biri olan Dadaloğlu..

İşte başımızda bahar yelleri, cebimizde dünyayı güzelleştirecek, kurtaracak formüller ve kalbimizde ihtilâl tabancası ile "..evet isyan, bu pis, kokuşmuş, yoksulun hakkını yiyen düzene, kin ve kan savaş düzenine isyan " diyerek yelesi hiç düşmez atlar olarak yaşadığımız yıllarda sığındığımız limanlardı..

Daha 20 'sinde iken ihtiyarlayan ve o gün bu gündür ihtiyar olmanın kıskançlığı ile Türk gençlerinin hayatını zehir etmeyi amaç ve profesyonel iş edinen ihtiyar bizi dövdükçe Cem Karaca şarkılarına sığınırdık, Nazım 'ın şiirlerine, Che 'nin gözlerine ve Deniz 'lerin anılarına sığınırdık..

Ve evet gençliğim eyvah. Cem Karaca uçmaya vardı..

" Uzakta çok uzakta
bulutların orda.. "
artık Cem Karaca..

Tamirci Çırağı çocukların aşk 'a dair umutları ölümsüz notalarından yayılacak sonsuza dek evrene ;

" Ustama dedim ki bugün, giymeyim tulumları,
arkası puslu aynamda, taradım saçlarımı..
Gelecekti bugün geri, arabayı almaya,
o romandaki hayali belki gerçek yapmaya.. "

Ve vuracak hayatın gerçeklerini yüzümüze ;

" ..işçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları ! "

Galiba asıl şaşırmam gereken şey, Cem Karaca'nın gözlerimizin önünde eriyip daha 59 yaşındayken küt diye ölüp gidivermesi değil, şu yaşa kadar hayatta kalmayı nasıl becerebildiği olsa gerek.. Dökülen timsah gözyaşlarına elbet akıl erdiririm birgün ne de olsa; Cem Karaca gibi bir deryayı hayatının son 17 yılında lânetlenmiş gibi yaşamaya mahkum eden bir ırkın evlatlarıyız.. ( - vasiyetlerine rağmen mezarlarını memlekete getirmediğimiz değerlerimizi düşününce şaşırmamak gerek belki de! )

Herşeye ve herkese rağmen Üstad 'ın şarkıları saçlarımızı, artık ağarmaya yüz tutan saçlarımızı; zülme ve baskıya, haksızlığa, yalana ve talana, vehatta savaşa karşı uçuşturmaya devam edecek..

Delikanlı kanımız Cem Baba 'nın şarkıları ile en oynak havaları çalacak yine damarlarımızda ve biz " aldırma be kalender bu da geçer " deyip ve " geçer ama birader deler de geçer " deyip yürüyeceğiz güzel günlere ve ecelimize doğru. Kalbimizde evet artık kimilerince unutulmuş bir isyan ve gelecek güzel günlere olan sarsılmaz inancımızla yürüyeceğiz hayatın yolunda ve yakamızda da görünmez çiçekler olacak tercihimize göre gül, karanfil ve nar..

Şarkıladığı gibi:

" Çok yorgunum, beni bekleme kaptan,
seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli mavi bir liman,
Beni o limana çıkaramazsın.. "


" Buz gibi bir neşter darbesi, senin bu ihanetin.
Sımsıcak kanayan yaramı, yarar da diri diri, deşer de geçer.."

" Ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.. "


" Ferman padişahın dağlar bizimdir !.. "

Şarkıların nasıl çocukluk, ilk gençlik, gençlik günlerime yettiyse bundan sonrama da yetecek..

Ve evet ben kendi dağıma yürüyorum, isyanımla, ihtilâlime doğru.

Sırtımda Parka,
Yakamda nar çiçeği..


08.Şubat.2010
Kerem Porazan

 
Toplam blog
: 59
: 14527
Kayıt tarihi
: 17.12.09
 
 

İmgelemelik 'ten düştüğü 6.Mayıs.Bindokuzyüz... ~ fi tarihinden bu yana; Sonsuzluk 'da insan.. Yüre..