Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '11

 
Kategori
Futbol
 

Aziz Yıldırım benim vicdanımda suçludur !

Aziz Yıldırım benim vicdanımda suçludur !
 

Aziz Yıldırım


2001 yılında Fenerbahçe Mustafa Denizli yönetiminde şampiyon olduktan sonra Aziz Yıldırım’ın bir röportajını izlemiştim televizyonda. Aziz Yıldırım “Maçların sahada değil, masada kazanıldığını geç öğrendim”, dediğini görüntülü olarak izlediğimi çok iyi hatırlıyorum.

Biraz hafızamı kurcaladığımda aklıma ilk olarak kaleci Rüştü’nin tesislerden çıkarken yediği dayak geliyor. Arabasının içine girerek dövmüşlerdi ve bu görüntüleri de televizyondan dehşetle izlemiştim.

Sadettin Saran’ın başkanlık adaylığı süreci ve Fenerbahçe klüp üyeliğinden ihraç edilmesi, Aziz Yıldırım’ın gazetecileri, federasyonu tehdit etmesi, Erman Toroğlu’nun Lig TV’den kovdurulmasındaki “emeği” de herkesin gözlerinin önünde cereyan etti.

Bütün bunları herkesin gözüne sokarak yapan Aziz Yıldırım Fenerbahçe taraftarının gözünde ilahlaşırken Fenerbahçe diğer takımlardan soyutlandı, kendini tüm takımların ve ligin üzerinde görmeye başladı, diğer takımlarla ve taraftarlarıyla aralarına nifak tohumları ekti.

Başta Aziz Yıldırım, Fenerbahçeli yöneticilerin kritik maçlar öncesinde, görev yapacak hakemler açıklanır açıklanmaz hakem kim olursa olsun itiraz etmeye, şu veya bu sebeple hakemin değiştirilmesi gerektiğini söylemeye, çirkefliğe varan bu söylemlerle hakemi daha maça çıkmadan baskı altına almaya çalıştıkları herkesin malumu. Uzun zamandır bu taktiği terketmişlerdi, hakemler hakkında konuşmuyorlardı. Anlaşılan “taktik değiştirmişler”. Yeni taktiklerinin ne olduğu her gün televizyonlardan, gazetelerden izliyoruz zaten. Federasyonun başına kendi adamlarını getirecek kadar güçleri varmış meğer.

Son zamanlarda televizyon ve gazetelerde çıkan haberlere bakıyorum, bir de Aziz Yıldırım’ın avukatı aracılığıyla "ben aslında masumum – yüce Türk adaleti yerine bulacak", mesajları göndermesi karşısında hayrete düşüyorum.

Fenerbahçe garip bir camia, tarikat gibi bir yapıları var. Bariz bir şekilde yenildikleri zaman bile hiçbir Fenerbahçeli yenilgiyi kabul etmiyor. Fenerbahçe camiasında “amaca giden yolda her şeyin mübahtır”. Fenerbahçe şampiyon olmuşsa ya da bir maçı kazanmışsa gerisi teferruattır. Bütün sene hem ligde hem Avrupa kupalarında yerlerde sürünürler ama örneğin Galatasaray’ı yenmek onlara her şeyi unutturur, sanki Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış gibi senelerce dillerinden düşürmezler.

Federasyonun başındaki Fenerbahçeli klübe yapacağı kıyağı yaptı zaten. Küme düşürmeden önce mahkeme sonucunu beklemeye karar verdi ! Madem öyle Şampiyonlar Ligi’ne neden göndermedi ?! Kendisi de biliyor ki mahkemenin yıllarca sürebilecek. Amaç zaman kazanmak. Ya Lig bittiğinde dava hala sonuçlanmamış olursa ? Yüzlerce sanık var, çok kısa bir zamanda da sonuçlanacak gibi gözükmüyor. Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne göndermeyerek, uluslararası alanda yara almasını, davanın büyümesini önlemiş oldu. Çünkü Federasyon Şampiyonlar Ligi’ne Fenerbahçe’yi gönderse ve UEFA reddetse bu durumda büyük bir çelişki ortaya çıkacaktı. UEFA’nın şikeci olarak kabul ettiği takımı Türkiye Federasyonu şikeci kabul etmiyor olacaktı. Ne olacaksa Trabzonspor'a olsun, dedi bir anlamda.

Fenerbahçe'ye isnat edilen suçların aynısı Trabzonspor için de yok mu ! Neden Fenerbahçe değil de Trabzonspor gönderildi Şampiyonlar Ligi'ne ? Küme düşürülmeme gerekçesi, iki takım hakkında da iddianın sabit olmadığı, henüz mahkemenin sonuçlanmadığı şeklinde. Ya mahkeme yıllar sürerse ! Eğer Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmediyse ve eğer başkanı hapiste gözaltında tutuluyorsa ve mahkeme bu delilleri kabul ettiyse, bunlar yeterli değil mi ? Etik kurulunun raporu da klüpler hakkındaki iddiayı desteklemiyor mu ? 

Bu arada Federasyon ve başındaki Fenerbahçeli bir yandan da bacak arasından “şike durumunda küme düşmenin kaldırılması” yönünde çaba gösteriyor !

Allah için, Fenerbahçe lobisinin dayanışması takdire şayan. Cumhurbaşkanının geri göndermesine rağmen, Meclis teamüllerine aykırı bir şekilde 48 bile beklemeden yasanın hiç değişmeden tekrar Cumhurbaşkanlığına gönderilmesini sağladılar. Hemde bütçe görüşmelerine ara vererek ve sabaha karşı aldıkları bir kararla.

Aziz Yıldırım şike iddianamesi ile ortaya çıkanları inkar etmekle hatta Türkiye Cumhuriyeti yasalarını değiştirmekle hadi Türkiye adaletini kandırdı, serbest kaldı diyelim. Türkiye halkına masumiyetini nasıl ispat edecek ? Kanunları değiştirmeye bile gücü yetebilir ama insanların vicdanını kontrol etmeye gücü yetmez.

Mahkeme sonuçlanana kadar herkes masumdur, kabul. Fenerbahçeliler bu konuda taraf olduklarından onları bir köşeye ayırın. Geri kalan futbolseverlere; “Aziz Yıldırım’ın şike yaptığına inanıyor musunuz ?”, diye sorun. Benim kanaatim, kesinlikle çok büyük oranda “evet” çıkacağı şeklindedir.Aziz Yıldırım vicdanlarda mahkum edilmiştir ve bunu da kesinlikle hak etmiştir.

Benim vicdanımda da Aziz Yıldırım suçludur. Gazetelerde Aziz Yıldırım’ın para alırken-verirken fotoğraflarının yayınlanmaması da onun hala ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Herkesin konuşmaları, fotoğrafları çarşaf gibi, Aziz Yıldırım hakkında hiçbir şey yok.

Benim korkum Aziz Yıldırım’ın bu olaylardan daha da güçlü çıkmasıdır. Meclis’ten yasa bile çıkartabilecek güce sahip bir Aziz Yıldırım, bir de serbest kalırsa ilk sözü: “Bu işin de usulunü öğrendik arkadaşlar, demek ki telefon kullanmayacakmışız”, der mi sizce ?

 
Toplam blog
: 70
: 2722
Kayıt tarihi
: 28.12.08
 
 

1992 yılından beri yurtdışında yaşıyorum. Moskova Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü mezunuyum. Mosk..