Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Azrail yalnız düşünür

Azrail yalnız düşünür
 

İnsanların tek ya da birden fazla belli bir gurup olarak yalnız (etrafında, yakınlarında kimse olmayarak) bırakılmaları bir şekilde önlenmeli. Çünkü yeryüzünde işlenen suçların neredeyse tamamı böyle planlanıyor. Özel hayata saygı sıradan insanların değil ihtimal ki böyle karanlık işleri olan kimselerin talebi. Şimdi dışarıda kamera var, bu yüzden bu karanlık adamlar planlarını yapmak için şehir dışına kaçıyorlar ama aslında zaten öteden beri kötülük planları kapalı yerlerde yapılıyordu; mantıklı olanı da bu. Yine de işi acele olanların mermiyi namlunun ağzına köşe başında verdikleri olur. Bu nedenle kameralar daha da geliştirilip,hâkim her noktaya konulması gerekirse halktan kamera vergisi alınması) diğer bir önemli husus da net görüntü ve özellikle seslerin de alınabileceği bir teknoloji yaratılması. Ayrıca kamera görüntülerinin toplandığı kontrol merkezinin kurulması. Böylece suçlar tespit edilebildiği gibi suç girişimleri de tespit edilerek meydana gelmeden önlenmesi sağlanabilir.

Israrla biz bu konunun üzerine gidiyoruz. Özel hayat perde yapılarak bir takım kişiler oluşturdukları gizli alanlarda karanlık işler planlıyorlar.  Yapılan bunca cinayet, soygun, hırsızlık Ulus merkez tuvaletinde mi planlanıyor sanıyorsunuz? Katillere, hırsızlara kötülük planları şeytan efendiden hazır paket olarak mı geliyor sizce. Milyonlarca insanın bir arada yaşadığı toplumda hafiye sistemi (sivil istihbarat) olmak zorundadır. Yoksa güvenliği sağlayamazsınız. Bugünkü emniyet teşkilatı gibi, suçlar işlenir, siz sokaklardan katil toplarsınız.

Kötülerin öyle silahları var ki, çaresiz kalıyorsunuz. Hani top tüfek olsa çeker elinden alırsınız. Benim özel hayatım var diyor. Kanunlara da özel hayatın gizliliği ilkesini koymuş. Senin elini kolunu bağlıyor. Devlet ihbar alacak da müdahale edecek. İhbarı kim yapacak? Sen, ben. İyi ama biz nereden duyacağız bileceğiz. Adam kendini toplumdan izole ediyor; kapatıyor kapısını, çekiyor perdeleri. Babanın oğlu değil ki şüphelendiğinde basıp giresin içeri. Adam/kadın çocuğuna aylarca işkence etmiş tesadüfen ortaya çıkıyor. Adam babasını kesmiş evin tabanına gömmüş yıllar sonra ortaya çıkıyor. Bütün mesele özel hayatın gizliliği nedeniyle insanların yaşadıkları alanlara girilememesi. Adamın kapısını kapatıyoruz, buyur içeri de kötülüklerini planla diyoruz. Dediğimiz gibi oluyor; cinayet gerçekleşiyor, adamın yakasına yapışıyoruz “Niye yaptın?” Sen izin verdin! Hatta kapımı kapatıp beni yalnız bırakarak cinayet planını yapmama yardımcı bile oldun!

Yalnızlığı biz romantik duyguların yaşandığı bir alan olarak biliyoruz ama aynı zamanda kötülüklerin planlandığı yer olarak da bilmeliyiz. Devlet umudunu şikâyete bağlamış. Birisi “adam kesiyorlar” diye ihbarda bulunacak da harekete geçecek. İnsanlardan istihbarat olmaz. Olsa bile yanlış olur, yarım yamalak olur, kişinin hayatı tehlikeye girer…

Malum Kerim Korkut’un Ağaç Hareketi düzeninde güvenlik sisteminde “destek birimi” vardır. 5 yıl süre ile özel yetiştirilmiş “güvenlik hafiyeleri” adeta Komiser Kolombo’dur. Sayıları on binleri aşan bu güvenlik ve istihbarat örgütü MİT’den çok farklıdır. MİT sadece devletin güvenliği ile ilgileniyor. Destek birimi ise hem devletin hem de halkın güvenliğinden sorumludur. Ülkenin dört bir yanına dağılarak araştırma, gözlem, izleme, kişilerle birebir diyalog kurarak profesyonel güvenliğe suç ve suçlular konusunda bilgi ve istihbarat aktarır. Biz Ağaç Hareketi düzeni kurulduktan sonra ülkede işlenen bir cinayetin faili 24 saate yakalanacaktır diye boşuna söylemiyoruz.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..