Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Babagannuş

Babagannuş
 

Evvel zaman içinde, mağaza kültürünün henüz yerleşmediği bir diyarda, hizmet aşkı ile dolu bir adam varmış. Bu adam kendi yöresindeki halkın da mağazaları hak ettiğine yürekten inanıyormuş. Canı pahasına memleketinin her yanını mağazalarla donatmaya ve mağaza kültürünü yerleştirmeye yeminliymiş. Bu uğurda birkaç ‘mağazacık’  açmış önce. Şartların olgunlaştığını hissetmeye başlar başlamaz da, hayal ettiğine en yakın dev gibi mağazanın startını vermiş.    

Pazarlama hilesinden mi, insanlardaki merakı ve beklentiyi tahammül edilemez noktaya taşımanın sadist hazzından mı, teknik nedenlerden mi bilinmez, mağazanın açılış süreci gecikmiş. İnşaat alanı, güvenliğe önem verildiğinden, yoldan geçen insanların göremeyeceği şekilde kapatıldığından içeride ne olup bittiği de anlaşılamıyormuş. Ancak içeriden gelen, dönem dönem artan, bazen cılızlaşan ama hiç kesilmeyen sesler, içeride hummalı bir çalışmanın olduğunu duyuruyormuş; bu mağaza ile hiç ilgisi olmayan bölge sakinine bile. Heyecan, yavaş ama kararlı, dalga dalga yayılıyormuş böylece.

Uzunca sayılabilecek bir süre sonra inşaat alanını dış dünyadan ayıran bariyerler kaldırılmış. Mağaza, artık, koskoca ve janjanlı bir hediye paketi olarak duruyormuş orta yerde. Daha önce yapılanlara hiç benzemediğinin söylenmesinde ya da iddia edilmesinde bir sakınca yokmuş. Çünkü, görünen köy kılavuz istemezmiş. Çoğu insan, daha paketi görür görmez, bu mağazanın hayatlarına çokça iyi şey katacağına ikna olmuş bile. İlgisiz ve fakat iflah olmaz iyimserler, belki de kendilerine bile hissettirmeden, haylaz bir ‘Acaba?’ sorusuyla baş başa kalmış. Öyle ya da böyle tüm dikkatler paketin üstündeymiş. Artık iş, mağazanın açılmasına kalmış. Mağaza sahibi açılışı birkaç kez erteleyerek heyecanı harlamayı da ihmal etmemiş.

O gün gelip çattığında mağaza sahibi, beklentilerinin de üzerinde bir kalabalığı karşısında görmenin gururu, çok güzel işlere imza atmış ve yaptıkları kabul görmüş olmanın mağrurluğu ve birilerince sadece ve sürekli eleştirilmiş insan mağdurluğuyla, konuşmaya başlamış. Uzun uzun anlatmış. Yaşadığı yere verdiği değeri, bölge için her şeyi yapabileceğini, burada yaşayan halkın çok güzel şeylere layık olduğunu, Allah’ın izniyle birlikte daha da güzel şeylere imza atacaklarını, eşsiz hitabet yeteneğinin de ayrıcalığıyla, anlatmış. Verdiği hediyenin sevgilinin gözünde değersiz ve önemsiz görünmesi endişesini taşıyan, ama bunu hissettirmemeye çalışan aşık edasıyla anlatmış. Birçok söyleyip hiçbir şey anlatmayan ve üstüne hayatı daha da karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramayan politikacı gibi anlatmış.

Alanı dolduranlar onu dinlerken, daha önceki konuşmalarında ne hissetmişlerse, bu sesleniş sırasında da benzerini hissetmişler. Buraların görüp göreceği en adil, en duyarlı, en düşünceli, en ilerici, en farklı ve en kalkınmacı olarak belledikleri nur yüzlü insanı, bir kere daha ve tam da tarif ettikleri gibi, karşılarında görmenin heyecanı ve coşkusuyla alkış tutanlar çoğunluktaymış. Mağaza sahibinin her yaptığını nemrut suratlı sıfırcı hoca gibi değerlendirenler, yine sıfırı basmak için konuşmanın bitmesini bekler haldeymiş. İflah olmaz iyimserler, daha önce de yaptıkları gibi, satır aralarından umudu devşirmekle meşgulmüş. Alanda biraz coşkulu, biraz nemrut, biraz iyimser olanlar da varmış; her zamanki gibi.

Ve büyük an gelmiş. Yapımıyla, pazarlamasıyla, sunumuyla, mağazadan çok yeni bir çağ açıyormuş izlenimini veren işletme, kapılarını, müşterilerine açmış. Açılıştan çok önce yayılmaya başlayan ve büyük ana yaklaştıkça ortalığı kaplayan kokular kimseyi yanıltmamış. Mağazada temel ihtiyaç maddeleri satılıyormuş. Temel ihtiyaç maddelerinin tamamı da bulunmuyormuş burada. Ama bulunanların çeşitliliğinde bir artış hemen fark ediliyormuş. Dikkat çekici detayların biri de, mağazanın meze reyonunda çoğunluğun ‘patlıcan salatası’ bildiğinin üzerinde ‘babagannuş’ yazmasıymış. O mezenin taa babagannuş zamanlarını bilenlerin dudağının kenarında, belli belirsiz, bir gülümseme gözlenmiş.

Mağaza sahibi atalarından devraldığı bayrağı daha yükseklere taşımanın ve oralarda dalgalandırmanın, ayrıca her kesimi haklı çıkarmanın benzersiz gururunu ve onurunu yaşama fırsatı bulamadan yola devam edeceğinin bilinciyle, usta işi, derin bir nefes almış.      

 
Toplam blog
: 25
: 201
Kayıt tarihi
: 28.01.13
 
 

'olan biten her şey başka türlü olması mümkün olmadığı için öyle olmuştur'.. ..