Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '20

 
Kategori
Özel Günler
 

Babalar İçin Birkaç Söz

 

BABALAR İÇİN BİRKAÇ SÖZ

 

                                                     

Sevgili okurlarım,

21  Haziran babalar günüdür. Siz değerli babaların bu mutlu günlerini kutluyor; işlerinizde sağlık ve başarılar diliyorum. Baba olmak kolay değildir, hakkı ile babalık görevini yerine getirenlere selam olsun…  

 

Sanat ve kültür dünyamızda özellikle anneler için birçok yazı ve şiirler yazılmıştır. Şarkılar dile getirilmiş, türküler, destanlar yazılmıştır. Her nedense babalar biraz ihmal edilmiştir.  Babaların bu konuda şansı yok diyebilirim. Anneler için de yazılsın, buna bir şey diyeceğim yok. Ancak babalar ihmal edilmesin ve unutulmasın diyorum. Cennet anaların ayakları altındadır buna amenna diyorum, lakin babaların hakkı da ödenmez. Yüce Mevla’m bir sözünde: “ Babalarınıza öf bile demeyiniz”  diyor…

 

Derler ki bir baba yedi evlada bakar, onları büyütür, okutur, evlendirir ve tahsilleri boyunca hep yardımcı olur, elbette baba olmak kolay değildir. Ancak ne var ki yedi evlat bir babaya bakamıyorlar. Hatta onu bir yolunu bulup huzurevine gönderenler de vardır.  Bu nedenli üzücü değil mli?

 

İzin verirseniz biraz babamdan söz etmek istiyorum. Babam bir köy çocuğu idi. Hayatı çiftçilikle, tarım ve ziraatla geçti. Babamla ilgili ufak bir anımı yazmak istiyorum. Ben daha ilkokul çağındayım. Ya üç, ya dördüncü sınıflardayım, Temmuz, Ağustos aylarında harman yerinde kimi zaman getir, götür gibi işlerde babama yardımcı oluyorum. Harman yerinde babam bana ufak bir çardak yapmış, gündüz hep bu harman yerini bekliyorum. Harmanımız bitmek üzeredir, buğday, arpa, nohut, mercimek v. s evlere taşınmış, harman yerinde bize ait hiçbir şey kalmadı.  Babam bana  “iki gün daha bekle” dedi.  Babama sordum,  hava çok sıcak,  bizim harman bitmedi mi? deyince babam bana baktı ve şöyle dedi: “Bak oğlum karşıda Hasan beylerin harmanı var, onların çocukları yok, harmanlarına bir şeyler olmasın, sen bir iki gün daha bekle “dedi. Ben buna bir anlam veremedim. Harmanda ikinci gün nöbette iken komşumuz Hasan amca yanıma geldi ve şöyle dedi:  “ Kadir oğlum, sizin harman bitti, burada bir şey kalmadı, bu sıcak havada neyi bekliyorsun?  Deyince ben de şöyle dedim:

 

  • Hasan amca, babam beklememi söyledi,  “komşumuzun harmanına bir şey olmasın” dedi.  Ben de onun için bekliyorum” dedim.
  • Hasan amca bana dönerek aynen şunları söyledi,
  • Kadir evladım, babanla biraz aramız açıktır, yani küsüz. Geçmiş günlerde biraz tartıştık.  Babana benden selam söyleyiniz, yarın akşam size gelip bir çayınızı içmeye geleceğiz “ dedi.  

 

 Akşamüzeri nöbetim bitti. Durumu babama ve anneme anlattım,   hay hay1 Gelsinler ‘dediler. Ertesi akşam Hasan amca eşi ile birlikte bize geldiler. Hasan amca babamdan özür diledi ve kucaklaştılar. Benim harman yerinde bir, iki gün nöbetim bir barışa ve gerçek dostluğa sebep oldu…

 

Bir de babamın iki öküzü vardı ( affedersiniz), onlarla ekinler arasında yolda işe giderken, babam onların ağzını bir torba ile bağlardı. Sebebini sorunca: Canım evladım, bu hayvanlar başkalarının ekinlerini yemesinler, onların midesine haram girmesin, onun bunun ekinlerine zarar verirlerse tarlanın, harmanın bereketi olmaz “ diyordu.

 

Aradan yıllar geçti. Babamla ilgili bu anımı hiç bir zaman unutmuyorum. Ben böyle bir babanın oğluyum sevgili okurlarım,  barışı, sevgiyi, helal ve haramı hep ondan öğrendim. Tabi bunlar benim sadece düşüncelerim ve yaşadıklarım. Bunlar sadece anılarda kaldı. Şimdi ne sevgili babam ve ne de sevgili komşumuz Hasan amca vardır.  Her ikisini de saygıyla ve rahmetle anıyorum.  Mekânları cennet olsun.

 

Tüm babaların bu gününü sağlıkla ve hürmetle kutluyor, işlerinde başarılar diliyorum. Sözümü babam için yazdığım bir şiirimle bitirmek istiyorum:

 

BENİM BABAM

 

Ben babamı

Hep tarlada görürdüm

Çalışkan ve güleçti harman yerinde

Kinden, nefretten uzaktı

Eli açık, paylaşmayı severdi

 

Gönlünce çok zengin

El malına “ domuz kanı gibi” derdi

Sevgiden yana aydınca eserdi

Ekim’de coşar, Ağustos’ta gülerdi

Alnında akan teri buğday sarısı

Bütün çabası, bütün derdi

Bizi mutlu etmekti   

 

Sözü, sohbeti yerinde

Konuk, komşuya saygılı

Ailesine bağlı, hoşgörülü bir erdi

Hepimizi bağrına basar

Güneş denli severdi    

 

Benim babam

Sevgiden yana aydınca eserdi

Ekim’de coşar, Ağustos’ta gülerdi…(1)

 

                                    Abdülkadir GÜLER

 

  • Eylül Sonrası / Şiirler, Abdülkadir Güler, Söke 2016

 

 

              Abdülkadir  GÜLER 

          18 Paziran  2020-  SÖKE

 

 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..