Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '11

 
Kategori
Kitap
 

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk

Babil’de Ölüm İstanbul’da  Aşk
 

Yazar İskender Paladüşüncelerini, bilgilerini bu kitabında değişik ötesi bir kurgu ile aktarmış okuyucusuna, çok şaşırdım… Bir kitabı oluşturan yaprakların imalatından başlamış… Onu günümüze kadar geçen önemli tarihi olayların şahidi (gizli kamera) bir kişilik olarak gösterip okuyucuyu yüzlerce yıllık tarih içinde sanki masal tadında yolculuğa çıkarmış… 

Kitap Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u… Bağdat’ın Osmanlı tarafından fethi ile yazılmaya başlanıyor ve içine yazar tarafından güya eski Babil uygarlıklarının hazinelerinin ve uzay araştırma bilgilerinin saklandığı bilgilerin şifreleri saklanıyor… Bu bilginin peşinde olan hazine avcıları, bilim adamları ve şiir aşıkları tarafından kitap oradan oraya savrulup duruyor… Bu kurgu sayesinde belki batı ve bilim tartışılıyor… 

İran ve Osmanlı edebiyatında şiirin neden bu kadar önemli olduğunu bu kitabı okuduktan sonra iyice anladım diyebilirim… Roman, öykü ve resmin hepsinin yerine geçen şiir (azda olsa minyatür ) aslında hepsini içeriyor… İçinde her zaman öykü var… Ancak kısaltma, öze indirgeme o kadar kutsal sayılmış ki; koca romanlara sığacak düşünceleri bir iki mısra ile anlatmak sanat sayılmış… Detaylara girmek küçümsenmiş… 

Aşk yazarına göre bazen ilahi, bazen tensel bir şey ancak her şiirin olmazsa olmazı aşk. Ancak burada aşk için acı çekmek, yanmak, kavrulmak makbul… Doğu mazoşizmi dedikleri bu olsa gerek… Aşkı yüceltmek onu düşüncede, gönülde yaşamak anlamına geliyor… Şiirin ana ekseni de aşk… Yazar şiir konusunda harcanan emeğin bilim alanında harcansa Osmanlı’nın bilimde çok ilerleyeceğini özellikle belirtiyor… Bunun yerine tasavvufta çok ilerlediğini, zevklerin inceldiğini anlatıyor… Eleştirmek istediğim bir iki nokta var kitapta: 

- Bu şifreleme olayı okuyucuya olta atmak gibi geldi bana… Hatta tapınak şövalyeleri öykünmesi vardı… Bence çok gerekli değildi bu kurgu… Hatta bu kurguya ayrı bir roman yazılabilirdi… 

- Kitap kendisinin aşkını o kadar çok tekrarlıyor ki, bazı yerleri bir önceki bölümün nerdeyse kopyası. 

- Anlatılan tarih süreci o kadar uzun ki; her yüzyılı için ve öne çıkan kişilerin her biri için bir roman yazılabilir… 

Sonuç olarak bu topraklarda yaşayan kültürü özellikle de şiiri ve aşkı anlamak, batı kültürü ile karşılaştırmasını yapmak için okunması gereken bir kitap bence… 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..