Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Bağlanmaktan korkmak

Bağlanmaktan korkmak
 

Bazılarımızın bir ilişki içinde olma ama aynı zamanda da bağlanma problemi var. Birine ölümüne bağlanmak değil, birini sevdi diye iki hayatı kör düğümle birbirine bağlamak korkulan. Bağlılık sözü verdi diye bir daha düğümü çözememek göze alınamayan…

Herkes aşkı, sevgiyi, ilişkisini sonuna kadar yaşamak istiyor fakat bazıları evliliğe geldiği an kendisine ettirilen yemine karşı gerçek sorumluluk hissettiği için evlilik kurumuna giremiyor, girse bile bocalıyor.

Bazıları masum, beyaz, küçük, ( ?! ) yalanlar etrafında ilişkiler, evlilikler sürdürüp kırık kalpler kulübünde yer edinirken, sorumluluk sahibi olan kutsal görev verilmişçesine kusursuz yaşamak gerektiğini inanıyor. Bu nedenle de ruhunu baskı altında hissediyor.

Evlendiği zaman geri dönüşü olmadığına, aldatma, flört gibi terimlerden uzak durması gerektiğine, iyi bir anne- baba olmak zorunda olduğuna, hatasız bir eş olması gerektiğine inanıyor, yapmak istediği bazı şeylerden vazgeçmesi hatta içinde bile kalmasına razı olması gerektiğini biliyor. Bağlılığın anlamının bu olduğunu, bunun tersi davranırsa kendine yalan söyleyeceği için huzursuz olacağını öngörüyor.

Kimisi evliliğinin ortasında bir yerde birden başkasına âşık olabileceğini biliyor, bu heyecanı yaşayamama ihtimalini ıskalamak istemediği için de sabit kalamıyor. Aşkı sevene aşk bir kez verilmez buna inanıyor ve bağlanmaktan kaçınıyor. Kimisi tam tersi bağlanacağı kişinin üzerinde kurabileceği baskıları hesaplayıp, haklı olarak yaşayacaklarından korkuyor.

Bazen özgürlük ve yarın yapabileceklerini bilme ihtimali, kişiyi klasik hayat programına bağlı kalmaktan daha çok yaşama bağlıyor.

Bazılarımız kendini hazırlamadan evcilik olsun diye evleniveriyor. Bazıları evliliğinin onuncu yılında kendini fark edip panik oluyor. Cesaret eden sevdiği ile özgürlüğü arasında seçim yapmak için kendini zorlayıp, hayatı kendine iyice zorlaştırıyor.

Kendini keşfeden, özgür iradesi ile bağlanmaktan sakınan korkak olarak adlandırılıyor, hayata geç kaldı denerek yargılanıyor. Boynuna halat geçirebilmek için yerden yere vuruluyor.

Bağlanmak, bağlanamamak her ne ise asıl olan kendini keşfetmeden, zorlanacağın bir diğer adımı atmamak gerekiyor. Önce yapmak istediklerini tamamlamak, her şeyin bir parça tadına varmak sonra başka sorumluluklar almak gerekiyor. Balıklama atlayışlar mutsuz sonlara çakılıyor.

Gerçekten iç huzurun yerinde, dönüp baktığında hayıflanmayacağın, yapamadıklarından başkasını sorumlu tutmayacağın, bağlı olduğun kişiye ve kuruma verimli olacağın bir olgunluğa erdiğine inandığında “bağlanmak” tatlı bir bağımlılık bile yapabiliyor. Karşılıklı ayarı tutturansa zaten mutlu bir beraberlik yaşıyor.

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..