- Kategori
- Güncel
Bahar Gelmiş Yavru Filler Ülkesine
Ülkemiz gerçek baharları, yaşanası baharları da görür umarım çok yakında...
Üniversitelerde birbirleriyle düşman orduları gibi çatışan gençleri gördükçe yüreğim sızım sızım sızlıyor...Daha kaç kez görecek yurdum insanı, bu kahrolasıca filmi diyorum... Yetmişli yılların sonlarında , panzerlerle toplum polisleri ile sık sık görüştüğümüz, o savaş alanlarını aratmayan sahneler yinelenip duruyor gözlerimin önünde. Üniversite gençlerinin hayatlarını cehenneme çeviren o yere batasıca derin güçler yine devrede... Bir kıvılcım atıveriyorlar, zaten kanı kaynayan barut misali gençlere... Oysa salim kafayla bir düşünseler düşünebilseler,daha yirmilerinde,daha çocukluktan henüz çıkmış o tazecik evlatlar... Hepsi memur,işçi, yoksul kesimin çocukları. Aslında amaç aynı. Daha güzel,daha yaşanası, hakça paylaşılmış bir ülke... Devrimci veya milliyetçi... Görüşü her ne olursa olsun hepsinin amacı aynı, sadece bakış açısı, varış yolu farklı.
Kürt sorununu ortaya atıp alevlendiren de aynı, koca dişleri ile sırıtan avının kıvama gelmesini bekleyen sırtlan... ANADOLU dediğimiz ana kucağında, hepimiz üç aşağı beş yukarı aynı tezgahlardan geçtik, aynı ninnilerle büyüdük aynı türkülerle sevdalandık, aynı ağıtları yaktık. Ermeni'si, Süryani'si, Arap'ı, Rum'u da dahil olmak üzere... Kaynaştık bu topraklarda... Kürt'e ayrımcılık yapıldığını söylemek için içinde vijdan namına en ufak bir kırıntının olmaması gerekir insanın... Cumhurbaşkanlığına kadar gelen Kürt'lerimiz yok mu. Hangi Kürt'e Kürt olduğu için iş verilmemiş, iş yeri açtırılmamış. Dilini ev içinde konuşmasına kim karışmış. Amerika'da yüz çeşit millet var. Adamlar her yerde , her konumda İngilizce'den başka dil kullanıyorlar mı... Bizde saymaya kalksak kaç çeşit dil var.Lazca,Boşnakca, Çerkezce,Arnavutça, Gürcüce,Tatarca... O zaman her kesim kendine göre ayrıcalık istemekte haksız sayılmaz mı...
Zaten, aklı selim sahibi hiçbir Kürt kökenli vatandaş , kendilerine ayrım yapıldığı gibi bir düşünceye sahip değil. Ha, aşağı görme, hakir görme derseniz,şehirli-köylü için de aynı şey söz konusu. Aynı yörenin insanı olup şehirde büyüyen insanımız yeri geldiğinde köylüsüne tepeden bakmıyor mu... Aynı bakış açısı zengin-fakir içinde geçerli değil mi... Eğer çok istiyorlarsa kendi ağalarına söz geçirseler ya... Bu; ezildiklerini öne sürüp kışkırtıcıların tuzağına şöyle veya böyle düşenler... Esas kanlarını emen ağalık sistemi değil mi...Sıkıysa onları alt edip kendi topraklarında ırgat olmanın önünü kesseler ya...
Blog yazarlarımızdan, Sayın İsmail Hakkı Cengiz'in yazısından aldığım, 1924 Anayasa'sına ait vatandaşlık tanımı, söylemek istediklerimizin özeti : "Türkiye ahalisine,din ve IRK farkı olmaksızın vatandaşlık itibari ile TÜRK denir. " Kökeniniz ne dendiğinde, sen söyle kardeşim... Kürt'üm,Boşnak'ım,Çerkez'im,Laz'ım, Pomad'ım v.s, v.s....Hangimiz hiç katışıksız, Orta Asya kökenlerinden gelmeyiz.Kaç kuşak geçmiş , incelemek mümkün olsa , neler çıkar, neler... Bir kere Orta Asya Türkleri'nde renkli göz ve sarışınlık söz konusu değil bildiğim kadarı ile ve çekik göz hakim unsur. Hani , kaçımız bu görüntüdeyiz...
1071'den bu yana bu topraklardayız... TÜRK adını tarih sayfasından silmek için yüzyıllardır verilen sinsi ve açık savaşları bozmak için birliğimizle, bütünlüğümüzle meydan okuyarak bu günlere gelmişiz. Ancak bir ve beraber olursak, oyunu bozabiliriz. Aksi halde yavru filler gibi ayağımızdaki zincirlerle yaşamaya alışır, gücümüzün farkında olmadan esaretimizi kabullenir , onursuzca sürdürülmeye mahkum bir geleceği yaşamak zorunda kalırız. Pek çoğunuzun bildiğini sandığım bir öykü yavru fil öyküsü...
Yavru filleri eğitmek için ayaklarından zincire bağlarmış terbiyecileri.Yavru fil zincirinden kurtulmak için uğraşır buna gücü yetmezmiş. Büyüdükçe aynı şekilde uğraşır ama bir türlü başaramazmış. Artık zincirini ne yaparsa yapsın kıramayacağını anlayıp uğraşmaktan vazgeçermiş.Oysa koca bir fil olduğunda, o zincirin kaç katı büyüklüğündeki zinciri kırabilecek güce sahip olduğunun ayırdına varamazmış.Yani alışırmış esarete...
ABD ve AB dünyadaki tüm gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerin fil terbiyecileri... Kocaman dişli sırtlanlar... Hele TÜRKİYE gibi, bıraksalar Orta Doğu'nun, hatta Dünya'nın en güçlü ülkelerinden olmaya aday bir ülke, onlar için ağız sulandıracak bir av...
Bahar gelmiş yavru filler ülkesine... " Bahar gelmiş ne'yleyim, ne'yleyim sen olmayınca" diyor ya şarkı...Ne'yleyim, yavru filler, kocaman bir fil olduğunun farkında değilse, halen...