Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Bahar Gelmiş Yavru Filler Ülkesine

Bahar Gelmiş Yavru Filler Ülkesine
 

Ülkemiz gerçek baharları, yaşanası baharları da görür umarım çok yakında...


Üniversitelerde birbirleriyle düşman orduları gibi çatışan gençleri  gördükçe yüreğim sızım sızım sızlıyor...Daha kaç kez görecek yurdum insanı, bu kahrolasıca filmi diyorum... Yetmişli yılların sonlarında , panzerlerle toplum polisleri ile sık sık görüştüğümüz, o  savaş alanlarını aratmayan sahneler yinelenip duruyor gözlerimin önünde.  Üniversite gençlerinin hayatlarını cehenneme çeviren o yere batasıca derin güçler yine devrede... Bir  kıvılcım atıveriyorlar,  zaten kanı kaynayan barut misali gençlere...  Oysa salim kafayla bir düşünseler düşünebilseler,daha yirmilerinde,daha çocukluktan henüz çıkmış o tazecik evlatlar... Hepsi memur,işçi, yoksul kesimin çocukları. Aslında amaç aynı. Daha güzel,daha yaşanası, hakça paylaşılmış bir ülke...  Devrimci veya milliyetçi... Görüşü her ne olursa olsun hepsinin amacı aynı, sadece bakış açısı, varış yolu farklı.

Kürt  sorununu ortaya atıp  alevlendiren de aynı, koca dişleri ile sırıtan avının kıvama gelmesini bekleyen sırtlan... ANADOLU  dediğimiz ana kucağında, hepimiz üç aşağı beş yukarı aynı tezgahlardan geçtik, aynı ninnilerle büyüdük aynı türkülerle sevdalandık, aynı ağıtları yaktık.  Ermeni'si, Süryani'si, Arap'ı, Rum'u da dahil olmak üzere...  Kaynaştık bu topraklarda...  Kürt'e ayrımcılık yapıldığını söylemek için  içinde vijdan namına en ufak bir kırıntının olmaması gerekir insanın...  Cumhurbaşkanlığına kadar gelen Kürt'lerimiz yok mu. Hangi Kürt'e Kürt olduğu için iş verilmemiş, iş yeri açtırılmamış.  Dilini ev içinde konuşmasına  kim  karışmış. Amerika'da yüz çeşit millet var. Adamlar her yerde , her konumda İngilizce'den başka dil kullanıyorlar mı...  Bizde saymaya kalksak kaç çeşit dil var.Lazca,Boşnakca, Çerkezce,Arnavutça, Gürcüce,Tatarca... O zaman her kesim kendine göre ayrıcalık istemekte haksız sayılmaz mı...

Zaten,  aklı selim sahibi hiçbir Kürt kökenli vatandaş , kendilerine ayrım yapıldığı gibi bir düşünceye sahip değil. Ha, aşağı görme, hakir görme derseniz,şehirli-köylü için de aynı şey söz konusu.  Aynı yörenin insanı olup şehirde büyüyen insanımız yeri geldiğinde köylüsüne tepeden bakmıyor mu...  Aynı bakış açısı zengin-fakir içinde  geçerli değil mi...  Eğer çok istiyorlarsa kendi ağalarına söz geçirseler ya... Bu;  ezildiklerini öne sürüp kışkırtıcıların tuzağına şöyle veya böyle düşenler...  Esas kanlarını emen  ağalık sistemi değil mi...Sıkıysa  onları alt edip kendi topraklarında ırgat olmanın önünü kesseler ya...

Blog yazarlarımızdan, Sayın İsmail Hakkı Cengiz'in  yazısından  aldığım, 1924 Anayasa'sına ait vatandaşlık tanımı,  söylemek istediklerimizin özeti : "Türkiye ahalisine,din ve IRK farkı olmaksızın vatandaşlık itibari ile TÜRK denir. " Kökeniniz ne dendiğinde, sen söyle kardeşim... Kürt'üm,Boşnak'ım,Çerkez'im,Laz'ım, Pomad'ım v.s, v.s....Hangimiz  hiç katışıksız, Orta Asya  kökenlerinden gelmeyiz.Kaç kuşak  geçmiş , incelemek mümkün olsa , neler çıkar, neler... Bir kere Orta Asya Türkleri'nde  renkli göz ve sarışınlık  söz konusu değil bildiğim kadarı ile ve çekik göz hakim  unsur.  Hani  , kaçımız bu görüntüdeyiz...

  1071'den bu yana  bu topraklardayız... TÜRK adını tarih sayfasından silmek için yüzyıllardır verilen sinsi ve açık savaşları bozmak için birliğimizle, bütünlüğümüzle meydan okuyarak bu günlere gelmişiz. Ancak  bir ve beraber olursak,  oyunu bozabiliriz. Aksi halde  yavru filler gibi  ayağımızdaki zincirlerle yaşamaya alışır,  gücümüzün farkında olmadan esaretimizi  kabullenir , onursuzca sürdürülmeye mahkum bir geleceği yaşamak zorunda kalırız. Pek çoğunuzun bildiğini sandığım bir öykü yavru fil öyküsü...

Yavru filleri eğitmek için ayaklarından zincire bağlarmış terbiyecileri.Yavru fil zincirinden kurtulmak için uğraşır buna gücü yetmezmiş. Büyüdükçe aynı şekilde uğraşır ama bir türlü başaramazmış. Artık  zincirini ne yaparsa yapsın kıramayacağını anlayıp uğraşmaktan vazgeçermiş.Oysa koca bir fil olduğunda,  o zincirin kaç katı büyüklüğündeki zinciri kırabilecek  güce sahip olduğunun ayırdına varamazmış.Yani alışırmış esarete...

ABD ve AB  dünyadaki tüm gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerin fil terbiyecileri...  Kocaman dişli sırtlanlar...  Hele TÜRKİYE  gibi,  bıraksalar  Orta Doğu'nun, hatta Dünya'nın en güçlü ülkelerinden olmaya aday bir ülke, onlar için  ağız sulandıracak bir av...

Bahar gelmiş yavru filler ülkesine... " Bahar  gelmiş ne'yleyim, ne'yleyim sen olmayınca" diyor ya şarkı...Ne'yleyim,  yavru  filler,  kocaman  bir fil olduğunun  farkında değilse,   halen...

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..