Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '10

 
Kategori
Futbol
 

Bahçedeki ayrık otlar

Bahçedeki ayrık otlar
 

Fenerbahçe, büyüktür. Unutmaz !!


Fenerbahçe tarihinde binlerce isim gelip geçmiştir gerek futbolcu olarak, gerekse teknik adam veya yönetici olarak.

İsimleri hatırlanmayan, hatırlanamayanların yanısıra adını bu camiaya altın harflerle kazıtanlar da olmuştur.

Zeki Rıza Sporel, Basri Dirimlili (Mehmetçik Basri) Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu, Selçuk Yula, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, hatta Milan Rapajc isimlerini bu camia varoldukça kimse unutmayacak, unutturmayacak, nesilden nesile anlatacaklar bu efsaneleri.

Zeki Rıza Sporel'in sayısız kahramanlıklarına Basri Dirimlili'nin tekmeye kafa uzatmasını, Lefter Küçükandonyadis'in ezeli rakiplerine bile gösterdiği saygı ve tevazuyu, Selçuk Yula'nın Sarıyer forması giyerken Fenerbahçe'ye attığı gol sonrası kendi sahasına yürüyüp gitmesini, hiç te haketmedikleri halde takımdan gönderilen Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman'ın sonraki süreçte bu camiada teknik adam ve yönetici olarak yeniden görev almalarını, Milan Rapajc'in "Galatasaray çok büyük bir camia, ancak ben Galatasaray'a giderek Fenerbahçe taraftarına ihanet edemem" sözlerini bu camia mensupları unutmadı, unutmayacak ta.

Böylesine ulu çınarların yetiştiği bir bahçede, elbette ki "ayrık otlar" da çıkacaktır.

Turkcell Süper Lig 2009-10 sezonu 33.haftasında Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda oynadığı Ankaragücü maçında Ankaragücü Yardımcı Antrenörü Ümit Özat'ın hareketlerini de bu camia mensupları unutmayacaktır.

Tıpkı efsanelerini unutmadığı gibi.

Bu camianın kaptanlığını büyük bir onurla yapıp temsilini büyük bir gururla yerine getiren Aykut Kocaman, Oğuz Çetin, İlker Yağcıoğlu, Engin İpekoğlu gibi isimlerin tamamı, Fenerbahçe'ye karşı çeşitli defalarca antrenörlüklerini yaptıkları takımların başında rakip oldular, galip geldiler, mağlup oldular. Ancak hiçbirisi ne maç esnasında ne de maçtan önce ve sonra böylesine çirkin görüntüler sergilemediler.

Sergilemedikleri için halen bu camiada isimleri minnetle ve gururla yadediliyor.

Hakederek ve bu görevi layıkıyla yerine getiren "büyük kaptanların" yanısıra, "hasbelkader" bu takımın kaptanlığını yapan, Gençlerbirliği ve Bursaspor'da sıradan bir futbolcu iken Fenerbahçe sayesinde Türk Milli Takımına kadar yükselen, kendine iş sahası bulan, hastalığı esnasında bile bu camiadan büyük destek gören Ümit Özat'ın maç içerisinde yaptıkları, motivasyondan çok bir hıncın göstergesidir.

Denmesin ki yukarıda isimleri zikredilen şahıslar, "Milenyum"dan önceydi.

"Milenyum"dan önce de, sonra da bu camia, kendisine yakışmayanları unutmamıştır, unutmayacaktır da.

Maçtan önce takımını motive edici hareketlerini anlarız da maç esnasında hakemin kararına galiz küfürlerle karşı çıkmasını anlamayız.

"Münferit" denemez, hele "böylesi lafları herkes yapıyor" hiç denemez.

Maalesef Fenerbahçe camiasının büyüklüğü Ümit Özat'a, "onyüz" büyük gelmiştir, tıpkı reklamda "onyüz baloncuk" yutan çocuk gibi bu camia da Ümit Özat'ı yutmuştur.

Söylediğimiz gibi, böylesine "ulu çınarların" yetiştiği bir "Bahçe" de, çınarların etrafında "Ayrık otlar" da türemiştir. Ancak bu ayrık otlar, ayıklanmıştır her daim.

Fenerbahçe büyüktür, küçüklerle işi olmaz.

Güle güle..

 
Toplam blog
: 39
: 1659
Kayıt tarihi
: 12.11.08
 
 

1973 doğumluyum, İstanbul'da ikamet etmekteyim. Özel sektörde görev yapmaktayım. Yaklaşık 5 yıldır..