- Kategori
- Blog
Bahtsız Juliet neden Polyana oldu?

Gün boyunca akşam eve gidince ne yazabilirim diye düşündüm durdum. Sanki Milliyet yazı başına para veriyor ya, aman bu akşam da yazmalıyım. Sakın diğerlerden geri kalma Juliet hanım yoksa ünü azalır Romeo başka Juliet bulur kendine...
Eskiden çok duygusal bir şeydim ben böyle, insanlar yazılarımı göz yaşları içerisinde okurlardı (tabii beni kırmamak için timsah gözyaşlarıysa da bilmem) hatta şiir günlerine katılırdım, Süleyman hocamız vardı bizim Ankara da edebiyat hocasıydı, o götürürdü. Cumhuriyet Bayramında kompozisyon yarışmasında 1. seçilmiştim hatta ne güzel günlerdi. Sonra zaman içerisinde değişiyor insan. Yaşanılanlar artıkça, hayatla dalga geçmeye başlıyorsunuz, mutlu olmaya çalışıp, Polyanna'nın 2007 versiyonu olarak sahalara dönersiniz...
Zaten bizi melankolikleştiren, acıları yüzümüze vuran ve hatırlatan, aşkı anlatan, savaşları, açlıkları, ölümleri, hayvanların çilelerini yazan bir sürü insan var. Düşünüyorum da varsın bir ben eksik kalayım. Varsın bir ben hayatla dalga geçeyim. Hayatta palyaçolara da ihtiyacımız var, ülkemiz bu durumdayken bari bende kendime bu rolü seçmeliyim dedim.
Palyoçaları çok severim ben , severim çünkü mutsuz olsalar da bizi güldürür, eğlendirirler. Palyaçolar kadar başarılı olamayız ama, bizde güldürelim dedik ...
Diyeceğim şu ki, Geyik modu açık olan bendenizin de duyguları var, ülke sorunlarından dolayı mutsuz, iş hayatı zor gidiyor, ama bir misyon üstlendik kendi çapımızda sizde bilin ona göre yani.
Bu da nerden çıktı diyenler varsa da söyleyeyim....
Eski yazılarıma bakınca değişimin farkına vardım ve bunu düşündüm tüm gün...
Hem belki bana birileri En Dost yaratık Ödülünü verir de mutlu olurum (hani Erkan Özerman vermemişti ya içime dert oldu)
Görüşmek üzere sizi gidi şanslı yaratıklar sizi :)