Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bakan'dan itiraf: Arap Baharı değil enerji savaşı

Bakan'dan itiraf: Arap Baharı değil enerji savaşı
 

Türkiye İnşaat Sanayicileri ve İşveren Sendikası’nın (İNTES) Ankara Sheraton Otel’deki “Türkiye’nin Enerji Gündemi” başlıklı 160. Geleneksel toplantısına katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji sektörünü değerlendirdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Irak, Libya, Mısır, Suriye ve Tunus’a demokrasi getirmek bahane olduğunu, Arap Baharı’nın aslında enerji savaşları olduğunu itiraf etti: Enerji zaman zaman demokrasi yerleştirme bahanesi yapılarak savaş kalemi olarak kullanılıyor.

Sayın bakanı kutluyoruz. En azından gerçeği söylenmek cesaretine sahip bir insan. Birileri gibi 9/8 lik kalıplar içinde değil. Bu gerçeği aylardır hatta yıllardır anlatan bizler suçlandık da suçlandık. Neymiş efendim o ülkelerde demokrasi yokmuş ta onlar getiriyormuş. Aslında bu kadar ısrarla ve yandaş basının borazanlığı ile anlatılan demokrasi masalları malum %50 nin içinde uyanan varsa tekrar uyutulmak için. Sanırım başarılı da oluyorlar ki koro bütün haşmeti ile demokrasi masalları anlatmaya devam ediyor.

Batılı emperyalistlerin bu tutumu insani veya ahlaki olmasa da anlaşılabilir. Zira vampirler hayatta kalabilmek için kan emmek zorundadırlar. Peki, bize ne oluyor. Hadi bu Osmanlı hayranları Mustafa Kemal’in güttüğü mazlumların yanında olma politikasından vaz geçmişler. Emperyal bazı hayaller içindeler. Ama durun bakalım. O sizin hayran olduğunuz Osmanlı bile kendi ayaklarının üzerinde durarak emperyalist oldu. Kanuni döneminde Osmanlının dışarıya borcu yoktu. O yüzden de bağımsızdı. Borç, bağımlılık demektir. Osmanlının son dönemlerine bakanlar borçların emperyalist ülkeleri bile köle yaptığını göreceklerdir.

Tabii bağımsızlık zor iştir. Kendi işini kendin göreceksin. Bir yudum ekmek için bir avuç alın teri dökeceksin. Bu gün bizi iç çamaşırımıza kadar emperyalistlere bağımlı kılan unsur borçlardır, 1950 den beri yürütülen köle olmayı hür olmaktan üstün gören politikalardır.

Akla gelen soru şu. Madem durum böyle, bizim haçlı orduları ile birlikte dostumuz ve dindaşımız Libya’ya ölüm yağdırmamızın sebebi ne? Veya düne kadar can ciğer olduğumuz Suriye’ye emperyalistler istiyor diye savaş açma arifesinde olmamız neden?

Cevap gayet açıktır. Türkiye’de verdikleri tüketim amaçlı borçlarla lale devri yaratanlar, bizi tarihimizin en ağır borç batağına sokanlar sırf alacaklarını biraz ertelemek, yeni borçlarla eski borç faizlerini karşılamak adına bizi maşa olarak kullanıyorlar. Yani sevgili okur, sakın darılma ama normal şartlarda senin de takdir edebileceğin gibi (bu tembellikle) asla sahip olamayacağın o yeni teknoloji arabayı atmış ay taksitle aldığın an maşa olmayı kabul ettin. Bankalar sana sorgusuz sualsiz bir yığın kredi kartı verdiğinde bedava para bulmuş gibi borçlandığında maşa olmayı kabul ettin. O bakımdan “NATO nun Libya’da işi ne, asla izin vermem” demecinin ardından koşa koşa haçlı ordusuna katılmak zorunda kaldın. Yarın sana hadi bakalım Suriye vatandaşlarını öldürmeye gidiyorsun dendiğinde koşa koşa gideceksin. Hadi git İran’da öl dendiğinde koşacaksın.

Gönül isterdi ki yetkili ağızlar aynen Sayın Yıldız gibi yapıp bütün gerçekleri anlatsınlar. Nasıl olsa köle olmaktan çoğunluk memnun.

İzmir 2011

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..