- Kategori
- Dünya
Bakarkörler için ABD...

Demokrasi havarisi Sam Amca!
Bugünkü dersimiz, Amerika’yla kol kola olan solcularımız ve liboşlarımız için: “Demokrasi Havarisi ABD!”... Baktığını gören herkesin bildiği bir gerçeği, aslında -fonlama karşılığı Amerikancı olan- liboş ve solcularımızın da herkesten çok daha iyi bildiği ama bilmezlikten geldiği ve dahası ABD’yi gerçek yüzünün tam tersine sağa sola demokrasi taşıyan bir havari olarak cilaladıkları gerçeğini, onların ağzının içine bakıp kanan papağanlar için tekrar edeceğiz.
Bilindiği gibi aynen Irak’a olduğu gibi Afganistan’a da demokrasi götürdü ABD. Ve Afgan halkı zalim Taliban yönetiminden kurtulup demokrasiye geçti. Artık orada da demokrasi, siyasal partiler, yasama meclisi ve gayet demokrat bir devlet başkanları (Hamit Karzai) var.
İşte bu ABD sayesinde demokrat Afganistan’da meclis yeni bir yasa kabul etti ve devlet başkanı Karzai de bu yasayı onayladı. Bu yasa kadınların işe, okula ya da doktora giderken kocalarının onayını almasını zorunlu kılıyor... Bu yasaya göre kadınların, eşlerinin cinsel ilişki talebini reddetmesi yasak! Yasa ayrıca çocukların velayetinin sadece babalarına ve dedelerine verilmesini öngörüyor. Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu kadın işleri bölümü başkanı Soraya Sobhrang, Batı ülkelerinin ve elbette bir eli halen Afganistan’ın üzerinde olan ABD’nin bu yasaya sessiz kalmasını utanç verici buluyor ve ekliyor: “İsteselerdi yasanın onaylanmasını engelleyebilirlerdi.”
Aynı günlere denk gelen ikinci bir haber de, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından ‘Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’ (CSIS) tarafından hazırlanmış “Türkiye’nin Değişen Dinamikleri” adlı bir rapordan...
Raporun haberde yer alan kısımları zaten ilginç de, bugünkü dersimizle ilgili bir bölümü şöyle: “Eğer Ankara’da daha milliyetçi sivil ya da askerî bir liderlik ortaya çıkarsa, bu ABD ve Türkiye arasındaki ittifakı tehdit etmeyecektir; açıkça İslamcı olmuş bir Türkiye, (Amerika’yla) işbirliğini ciddi biçimde azaltarak, özellikle Ortadoğu’da ABD politikalarını engelleyebilir.”
Şimdi bu bölümü bir de M: Ali Birand’ın “Ilımlı İslam” sorusu üzerine ABD Dışişleri bakanı Clinton’ın “Hayır biz (ABD’nin yeni yönetimi) bu tanımı kullanmıyoruz” yanıtı ve ABD Büyükelçisi Jeffrey’in Sabah gazetesinden Nur Batur’a “Şu andaki yönetim bu tanımı (ılımlı İslam) kullanmıyor” yanıtı ile birlikte okuyunuz.
“İslamcı olmuş bir Türkiye ABD çıkarlarına aykırıdır” görüşünde şimdinin ABD’si, bunu açıkça dile getiriyorlar ve Türkiye’de daha milliyetçi sivil ya da askerî bir liderliği, ABD çıkarlarına aykırı olan İslamcı bir yönetime tercih ettiklerini söylüyorlar. Zurnanın zırt dediği yer ise “askerî bir liderliğin” yani askeri bir darbenin(!) ABD-Türkiye ilişkilerini etkilemeyeceğini de araya sokuşturmuş olmaları!
İşte demokrasi havarisi ABD. Ne Irak’ta, ne Afganistan’da, ne Türkiye’de ve ne de dünyanın hangi bölgesinde ve ülkesinde olursa olsun demokrasi olmuş, diktatörlük olmuş ABD’nin umurunda değil... O kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa onun peşinde. Ulusal çıkarlarını gözettiği için ABD’yi suçlayabilir misiniz? İşte bizim liboşlarımız ve dönek solcularımız bu ABD’yi demokrasi havarisi olarak alkışlar ve cilalarken, kendi ülkesinin (aynen ABD gibi) ulusal çıkarlarından yana olan ulusalcılarının ise ne faşistliğini bırakıyorlar, ne çeteciliklerini...
Bugünkü dersimiz neymiş? ABD, diktatörlüklerin korkulu rüyası bir demokrasi havarisi imiş! Bakarkörlere (bu iki haberi kendi akıllarının süzgecinden geçirmeleri umuduyla) duyurulur.