Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '17

 
Kategori
Deneme
 

Bakmak bir sanattır

Bakmak bir sanattır
 

yorgunkalemim


İnsan bakışından belli olur. Kendi olmanın en belirgin işaretidir bakmak. Düşüncenizin derinliği, inceliği yahut dağınıklığı bakışlarınıza vurur. Her şeye içtenlikle bakabilmek, düşüncelere anlam katmalı, yaşıyor olmanın ispatı ve belki de mutlulukların en güzelidir..

Bakmak da bir anlam yüklüdür bakışın derinliklerinde.. Başlı başına bir sanattır bakmak.  Şairlerin, şiirlerinde yazdığı gibi ceylan bakışlı sevgili, sözler yalan söylese de gözler söylemez asla… İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne, doğaya, çiçeğe, çağlayan ırmaklara, rengârenk kelebeğe, bir çocuğa, yüreğindeki sevgiliye çok uzaklara bakabilmeli özlemlerin ötesindeki umutlara.. Şiir gibi, duygular taşımalı huzurlu, hüzünlü, mutlu, ya da mutsuz kendin olmaktır bakışlarında ki gerçek. Bir ırmağın toprağa süzülüşü gibi bakabilmek...

Öyle aceleyle geçiştirilecek işlerden değildir bakmak. Amaçsız, başıboş sürüklenmemeli bakışlar. Hele kalabalıkların içinde itişip kakışarak, sağı solu ifadesizce izlemek, bakmak denmez. Bakacaksa zamanını iyi seçmeli insan; ne bileyim sabahları güneşin doğuşuna bakmak. Sokakta kimsecikler yokken, yolların tadını çıkarmalı. İncecik bir yağmur çiseliyorsa yahut kar taneleri süzüle, süzüle iniyorsa hiç durmamalı, alıp başını gitmeli bakışlar.. Gece yarısı dolunay mesela, yıldızlara baka, baka dolaşmalı, denizin kıyıya vuran dalgalarını seyrelteli bakışlar...

Şimdilerde kimse adam gibi bakmıyor. Büyük şehirlerde, özellikle İstanbul' da bakmayı başarabilen var mıdır? Ya rahatsız olursunuz bir bakıştan ya da koşar atlarsınız bir yerlerden yahut daracık kaldırımlarda, alt ve üst geçitlerde birilerini görmekten çekiniriz yolcu otobüsünde üst üste, ona buna çarpa, çarpa gidersiniz. Bakmak ya da seyahat değil sadece taşınmaktır bunun adı.

Kimse sevgi ve huzurla bakmıyor olmanın farkında bile değildir. Bir yerden bir yere ulaşırsınız sadece. Oysa bir bilseniz, sevgiyle bakmanın ne dayanılmaz bir lezzeti, ferahlığı olduğunu.. Sıkıldığınız, bunaldığınız anlarda çıkıp yarım saat yürüseniz, evrendeki güzelliklere bakabilseniz hiç bir şeyiniz kalmaz. Hafifler, mutlu olur dönersiniz.

İnsan birçok şeyi bakarak bulur. Düşünceyi bakarken kurar, şekillendirir. Çünkü bakma zamanı, kendi kendimizle kaldığımız ender anlardan biridir. Kim bilir kaç insan yeni bir düşünceyi bakma anında keşfetmiştir. Kaç şiirin mısrası, kaç yazının ilk cümlesi bakarken düşüvermiştir yorgun kalemin diline...

Bakışlara derin bir umut eşlik eder. Gözlerin, gideceği yere yönelişini, düşüncenin de yeni bir umuda yönelmesi izler. Bakmak ve görmek yaşamı renklendirir...

Soruyorum size, kendi hayatınızda en güzel baktığınız anı hatırlayan var mı içinizde? İnsan bakışından belli olur dedim ya. Eskiler bakışından tanırlarmış birbirlerini. Ah o çılgın bakışlar, nice âşıkları imkânsızlıklara aldı götürdü. Kimse bakışlardan çıkan anlamı anlamıyor, duymuyor ve tanımıyor şimdi…

Kendimiz olmaktan, kendimiz gibi bakmaktan öyle kaçıyoruz ki... Bakın mekânlarımızı aydınlatan pencerelerimiz var büyük ya da küçük planlanışı dışarı bakmak dışarıdaki ışığı görebilmek. Siz de pencerenizden bakıp hayatınızı aydınlatan ışığı görebilirsiniz.. Birçoğumuz camlarını silip güzel perdelerle süsleyip içeri sızacak aydınlığı kaçırıyoruz..

Duygusuz, düşüncesiz, sevgisiz, hayatı çözmemiz zor.. Sen ansın, yaşanansa zaman..İnsanlar birde varını yoğunu harcayıp huzur ve mutluluğun çarelerini aramıyorlar mı? 

Gariptir insanoğlu; bakar ama görmez, sevdiğini söylemez, okumaz, yazmaz, ağlamaz ve dua etmez... Sonra da mutlu olamıyorum der!

Bugün dışarıda yağmur yağıyor.. Ben montumun yakalarını kaldırıp, ellerimi cebime sokacak ve yeni yazdığım bu yazımı sizlerle paylaşmanın huzuru içinde, hayata umutla bakarak öylece yürüyeceğim...

Yorgun Kalemim

 
Toplam blog
: 464
: 208
Kayıt tarihi
: 02.11.16
 
 

Merhaba Sevgili Okurlarım; Kendimden bahsetmek istiyorum. 1954 yılında Karamanın Esentepe köyünde..