- Kategori
- Gezi - Tatil
Balkanlar gezi notları -1
Üsküp'te çarşı
Üsküp
İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan kalkan uçakla, 1 saat 10 dakika süren yolculuktan sonra, bir Türk şirketinin yapıp işlettiği Üsküp “Büyük İskender” Havaalanı’na indik. Bu andan itibaren kendimizi Anadolu’da bir şehirde zannettik. Ancak şehir merkezine gelince buraya hâkim Türk havasının küçük meydana ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne uymayan, genellikle Türk olmayan veya Hıristiyan din adamlarına ait bir sürü heykelle değiştirilmeye çalışıldığını gördük. Şehrin yanı başındaki dağa da her taraftan görünen dünyanın en büyük haçı dikilmişti. Âdeta şehirde yaşayan Türk ve Müslümanlara bu toprakların Makedon-Hristiyanlara ait olduğu kabul ettirilmek isteniyordu.. Yeni bağımsızlığına kavuşan Makedonya fakir bir ülke olmasına rağmen, bu heykeller için İtalyan sanatçılara milyonlar ödenmiş; AB bu işler için yardım fonlarını devreye sokmuş.
Üsküp’ün Türk şehri havası bu uyumsuz heykellere rağmen, çarşı, minareler, câmiler, hanlar, hamamlar, türbeler ile hâlâ yaşıyor. Tav, Beko, Vestel, Halkbank gibi günümüz Türk firma isimleri, Türk dizi afişleri de bu manzarayı tamamlıyor.
Vardar nehrinin ikiye böldüğü şehri Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan köprü birleştiriyor. 6 asırdır ayakta olan 14 gözlü köprüde durup, uzun uzun şehre, nehre baktım. Nehrin yanı başına yapılan yeni parlamento binası ve önündeki köprü de şehrin genel siluetine uymuyordu.
Köprüden karşıya geçince içine girdiğimiz çarşı Bursa veya Edirne çarşılarından farksızdı. Esnafın Türkçe konuştuğu bu yerde dükkânlardan başka Osmanlıdan kalan hanlar, hamamlar, câmiler ve türbeler vardı. Sultan Murat Camii 1436’da, İsa Bey Câmii 1475’de,Mustafa Paşa Câmii 1492'de, Kurşunlu Han 1550’de yapılmış. 16.yüzyılda yapılan Davut Paşa Hamamı Resim Heykel Müzesi olarak kullanıyor.
Osmanlılar 1392’de Yıldırım Bayezid döneminde Üsküp’ü küçük bir köy olarak aldı ve büyük bir şehir haline getirdi. 500 yıldan fazla Türk hâkimiyetinde kalan şehiri 1912’de başlayan Balkan Savaşlarından sonra kaybettik. Önce Sırbistan krallığına bağlandı, ardından Yugoslavya Cumhuriyeti’ni meydana getiren devletlerden Makedonya’nın ve 1991’de Yugoslavya’dan ayrılıp, bağımsızlığını ilan eden aynı isimli devletin başkenti oldu.BM 1993 yılında bu ülkeyi tanımış.
Üsküp’te etnik yapının % 66,7’siniı Makedonlar, % 20,49'unu Arnavutlar, % 4,63'ünü Romanlar ile %1,5'unu Türkler oluşturuyor. Zamanında bu bölgede büyük etnisite olan Türkler Balkan Savaşlarından sonra ve çeşitli dönemlerde Türkiye’ye göç ederken mallarını mülklerini yok pahasına elden çıkarmış.
Üsküp’te doğan büyük şairimiz Yahya Kemal bu şehirde geçen çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı hatıralarında (Çocukluğum ve Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralar, İstanbul,1973) Üsküp’ün “son zamanlara kadar ilk asırlardaki özelliğini tamamıyla muhafaza eden bir Türk şehri olarak kaldığını anlatır ve ”Üsküp o kadar Türktü ki, İstanbul’dan, Selanik’ten gelen yeni kelimeleri, yeni eşyayı, hatta yeni şarkıları bile alafıranga bulur.”der.
Buradan ayrılırken, Üsküp’e, Şar dağlarına bakıp; Yahya Kemal’in doğduğu bu güzel şehire olan sevgi ve hasretini anlatan, bizim de duygularımızı aksettiren şiirini hüzünle terennüm ettik.
KAYBOLAN ŞEHİR
Üsküp ki Yıldırım Beyazıd Han diyarıdır,
Evlad-ı Fâtihan’a onun yadigârıdır.
Firûze kubbelerle bizim şehrimizdi o;
Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz’di o.
Üsküp ki Şar- dağ’ında devâmıydı Bursa’nın
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.
Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları
Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.
Ben girmeden hayâtı şafaklandıran çağa,
Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.
İsâ Bey’in fetihte açılmış mezarlığı
Hülyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.
Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin
Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için.
Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.
Eylül, 2014
www.zekionsoz.com