- Kategori
- Kent Yaşamı
Balkondan gördüklerim
Evin balkonu beş yol ağzı bir meydana bakar. İnebolu’nun merkezinden gelen iki yol, üç yol olarak devam eder. Teras katın balkonundan yıllardır fotoğraflar çekerim: İnebolu’nun tepelerinin, eskimiş evlerinin, eskimemiş evlerinin, yıkılmaya yüz tutan bacalarının, havada uçan kuşlarının, çatılardaki güvercinlerinin fotoğraflarını... Bazen meydandakilerin fotoğraflarını çekerim.
“Boyran’ın simidi” diye bağırır susamlı ve susamsız simitlerin yığılı olduğu tezgahın başından.
Balık tezgahlarına durmadan su serperler ve balıklar pırıl pırıldır. Çeşit çeşit balıklar olur küçüklü büyüklü. Sıcak havada buz vardır balıkların üzerinde, kış aylarında kar yağmıştır.
Kasetçi teybinin sesini sonuna kadar açar ve ilk kez duyduğum müzikleri çalar. Ses kesilince satılmaz diye korkar ve ses hiç susmaz. Eskiden yalnızca kaset olurdu, şimdi CD’ler de görünür.
Bayram arifelerinde açıkta şeker satılır, poşetlerle tartılır. Orada şeker ucuzdur.
Terlikler ve porselen tabaklar ayni tezgahta satılır, birbirinin içindedir.
Minicik çocuk bir sepet taşır elinde, bir minik çocuk iki küfenin yanında dikilir. O meydanda herkesin yapacağı bir iş vardır.
Meydanın tam ortasında bir çeşme vardır dört musluklu. Başında hep biriler vardır, su içer, su doldurur.
İnsanlar vardır, pazarı günleri kalabalıktır, diğer günler azdır. Gölgeleri vardır, öğle saatlerinde kısadır, erken ve geç saatlerde uzundur.
Eskiden elektrik telleri fotoğrafların üzerindeki çizgilerdi. Şimdi teller yerin altına alındı ama ipler var fotoğraflarda çizgi olan... O ipler dükkanların önlerindeki gölgelikleri bağlıyor, uzak direklere.
Eskiden arnavut kaldırımı döşeli meydan sonra beton oldu, en sonunda da beton parkelerle kaplandı. Arnavut kaldırımı halini özlüyorum.
Devam edecek...