Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '14

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Barınak Köpeğiydi, O, Şimdi Bir Dergide Köşe Yazarı...

Barınak Köpeğiydi, O, Şimdi Bir Dergide Köşe Yazarı...
 

Edi, editörlük yapıyor. Köşesine de bu resmini koymuş, Diğerleri de, "bizim başımız kel mi dediler!"


Günümüzde,  çok  çok lafı da geçer. Herkes bir şey söyler. Kimse meselenin derinine inmez. Sorulur da: “ Kedi mi, köpek mi?” Sadakat konusunda hangisi önde? Öyle ya.

Kediyi nankör bilirler. Köpeği de, “sapına kadar sadık” Çokça da  örnek verilerek, köpekler daima baş tacı edilirler.

İzmir’de beş yıldır yayında olan “Karşıyaka Life” da kıymetli yazarların listesine eklenmiş bir yazar dikkatimizi çekti. Anlı şanlı pozu ile bir köpek. Diğerlerinin ki gibi resmi de kondurulmuş.

İlk yazısı enteresan. Bir nevi hayat hikayesini döktürmüş. Demese de, “Ben acıların çocuğuyum” demeğe getiriyor. Hani yerli sinemamızdaki acılı Adana gibi. Yıllarca acıyle yoğrulan o çocuk gibi.

ANNEM BENİM, CANIM BENİM:  Bu köpeğin pardon “Köşe yazarının” adı Edi. “Biz köpekler için ne zaman güvenilir, sevgi dolu bir sahip ve evin var, işte öz geçmiş oradan başlıyor.” Diye girmiş yazısına. Devamla da: “ilk sahibimi bilmeyerek kaybettim, çünkü biraz gezineyim demiştim. Ama geri dönmeyi beceremedim. Çok da küçüktüm,  Bazı amcalar beni buldu ve bir barınağa götürdü. Çok kötü bir yerdi, inanın hiç tavsiye etmem. Yemek günde bir defa ortalığa atılıp gidiyordu. Cins sınıfından olsanız da olmasanız da , fark etmiyordu. Hep açtım yani…Önceleri aç kaldım belki ama, sonrasında havlamayı ve savaşı ister istemez öğrendim, yoksa ayakta kalıp, yaşayamayacaktım.Ta ki şimdiki dostum beni fark edene kadar. Annem benim o, hatta canım

NASIL EDİTÖR OLDUM? Sevginin açamadığı bir kapı yok ki. Annem beni ve güldürdüğüm yaramazlıkları o kadar çok sevdi ki. Beni bir de EDİTÖR yaptı. Havalı bir köpeğim artık. Nereden nereye. Siz insanlar eğer bir gün köpek dostunuz olsun istiyorsanız, lütfen barınaklardan sahiplenin derim. Çünkü Annem diyor ki, bu işin sevabı çok büyük . Annem de çok mutlu ben onun uğur meleğiyim. Benden sonra her işi süper gidiyormuş. Muhtaç olana sahip çıkmak, tüm kapılarınızı açıyormuş. Güne başlarken beni bol bol öpüyor ve akşamında uğur böceğim senin sayende her şey süper oldu diyor. Ben de tasvip edip, ona sarılıyorum.

ONU, HİÇ KİMSE SİLEMEZ: O artık, “acıların çocuğu “ değil. O bir köşe yazarı. Köşe yazarı arkadaşları dahil, Karşıyaka’da herkes tarafından tanınıyor. Demek ki, köşe yazarı olunca, insanlar (Pardon) köpekler de tanınmış oluyor. Hiç kimse ona, “gözünün üstünde kaşın var” diyemez. “ Kapı önüne, gelen bir emirle konamaz.

EDİ, İNSANLIĞA YOL GÖSTERİYOR:
& Kötü” köpekler demiyorum bakın. Kötü köpek yoktur, yalnızca kötü köpek sahipleri vardır. Bu, yaramaz köpeklerin mahkemede sundukları en başarılı savunmadır ve doğrudur.
& Bütün iyi köpekler sever. Mutluluğa giden yol köpek bilgeliğinden geçer.
& Bir şeye uzun uzun gözlerinizi dikip bakarsanız, eninde sonunda   onu elde edersiniz.
& İnsanlarla direkt olun… Duygularınızı karşınızdakinin ayakkabısına işeyerek açıkça belli edebilirsiniz.
& Dilinizi ne zaman tutup ne zaman kullanacağınızı iyi belirleyin.
& Gün içinde iyi bir uykuya mutlaka vakit ayırın.
& İnsanlara sıcak ve samimi davranırsanız karşılığını görürsünüz.
& Yanlış bir şey yaptığınızda bunun sorumluluğunu alın.
& Islak olmayan öpücük gerçek öpücük değildir.

Karşıyaka Life’ın tanınmış yazarı Edi’nin lafları daha bitmedi. Meselenin derinlerine inmesini de biliyor. Diyor ki özetle:  “Köpekler, artık hepimizin bildiği üzere kurttan türemiştir. Yani bir sürü hayvanıdır. Bu bizim anahtarımız olacak: Sürü hayvanı…Yani tek başına yaşayamazlar! Peki sürüler nasıl yaşar?



          OTORİTE :  Öncelikle, bir sürü liderine, otoriter bir figüre ihtiyaç vardır. Ne yazık ki birçoğumuz “otorite” sözünü yanlış anlıyoruz. “Köpeğine otoriter davranmalısın” deyince, “Ne yani onu döveyim mi?” diye cevaplar alıyorum. Otoriter olmanın, kızgın ve agresif olmakla hiç alakası yoktur! Otoriter olmak, kendinize güvenmek ve karşınızdakinin sorumluluğunu almaktır; tıpkı hata yapan bir çocuğu dövmek yerine, karşısına alıp konuşan bir ebeveyn gibi olmaktır. Dönelim sürümüze…
          MUTSUZLUK:  Eğer bir sürüde, sürü lideri, takipçilerden herhangi birine iş vermemişse, o köpek sürüden dışlanmış ve atılmış demektir ve bu bir köpek için olabilecek en kötü şeydir. Önce lider sonra ailesi dışlar ve bir başka sürüyle karşılaşana kadar – ki kabul edilmesi düşük bir olasılıktır – hayatı zindan olur. Bir sürüde, kimi koruma- kimi yemek bulma- kimi yavruları koruma- kimi gençlerin eğitiminden sorumludur. Yani birinci durum şudur: Köpeğinize kurallar koymazsanız,

          Kendini dışlanmış hissedecek ve sürekli yeniden kabullenilmek için, sizi tavlamaya, gözüne girmeye çalışacaktır. Çoğu, çok hareketli ve neşeli sandığımız köpek, aslında çaresizce, kendisini sürü liderine yani insana kabul ettirmeye çalışıyordur. Aşırı bölgeci ve korumacı oluyordur. Ya da zıp zıp, sahibinin yüzünü yalamaya çalışıyordur – bu köpeklerde yavruların anneleri için yaptığı bir davranıştır, sevgi değil, ilgisizlik belirtisidir. Ya da artık durum o kadar- o kadar ileri gitmiştir ki, kuyruğunu kovalamak gibi obsesif davranışlar başlar”
          İşte Edi’nin  köşe yazarlığı hikayesi. Edi, Türkiye’de tek köşe yazarı sınıfında. Bilgili, sempatik ve sevecen.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..