Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '14

 
Kategori
Siyaset
 

Barışı kurban etmeyin

Yine trafik terörü vardı, acemi kasapların kurban kazaları, kurban edilecek hayvanlara yapılan işkenceler gündemdeydi.

Yine her zaman olduğu gibi siyasetçilerin kin, nefret içeren kışkırtıcı açıklamaları, liderlerin acımasız eleştirileri ve turizm bölgelerinden bildik magazin haberleri.

Kim, kimi, kimle aldatmış, hangi ünlünün selülitleri, kimleri rahatsız etmiş, kim ne kadar kilo vermiş, meraklıların dikkatine sunulmuş.

Ama tüm bu anlamsız haberlere karşın, bayram için yapılan iyi niyet dileklerine, sabah akşam yapılan dualara ve hacda taşlanan şeytana rağmen, Kobani de savaş devam ediyordu.

Evlerini, topraklarını terk etmek zorunda kalan yüz binlerce insan için yaşam devam ediyordu.

Yardıma ihtiyacı olan sığınmacılar, yaklaşan kışın tedirginliğini yaşıyor, ülkelerine yeniden dönebilmenin hayalini kuruyorlardı.

Hemen yanı başımızda bir insanlık dramı yaşanıyor, dünyanın en vahşi terör örgütü, taşeronluğunu yaptığı güçler adına acımasızca insanları öldürüyor, petrolün, doğalgazın izini sürerek bölgeyi bir ateş çemberine dönüştürüyor.

Peki biz ne yapıyoruz?

Baas rejiminin son temsilcisi Esad Suriye’sinde; yönetim değişimi şartı uğruna, Kobani’yi kurban etme gafletine düşen AK Parti iktidarıyla, iktidarı köşeye sıkıştırmak için her türlü tezgaha açık bir muhalefet arasında, olayları çözmeye çalışan zavallı bizler, naklen savaş izliyoruz.

Gerek Irak da, gerekse Suriye de IŞİD vahşetine karşı direnen Kürt gruplarına destek adına yapılan haklı protestolarda; masum insanlara, işyerlerine, belediye otobüslerine saldıran barış düşmanları, uyuşturucu baronlarının tahrik ve desteğiyle çözüm sürecini dinamitleyen, IŞİD militanlarından farksız taşeron gruplar;

Bütün bu olup bitenlere anlam veremeyen toplumu yönlendirmesi gereken siyasilerin sorumsuz çıkışları, halkı gereksiz ve yanlış hedeflere yönelten tavırları;

Stratejik ortak ya da müttefik olmakla övündüğümüz ülke ve örgütlerin savaşıyor-muş, IŞİD hedeflerini havadan vuruyor-muş gibi iki yüzlü, sahtekar politikaları;

Tüm bunlar, içinde yaşadığımız kurban bayramında, acemi kasaplar gibi, muhalefet yaptığını sanan siyasetçiler gibi, Esad kompleksi yüzünden burnumuzun dibinde yaşanan katliamları seyreden iktidar gibi, ne yazık elbirliğiyle barışı kurban ediyorlar.

Topraklarını, hayvanlarını terk etmemek uğruna tek başına savaşa direnen savunmasız insanların çığlıkları yerine, ABD Başkan yardımcısının ne anlama geldiği bilinmeyen özrünü öne çıkaran medya;

Çoğunluk oylarıyla halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olmasına karşın, hala parti genel başkanı gibi konuşmaktan vazgeçemeyen Erdoğan;

Esad ve Baas hayranlığı yüzünden Suriye’de rejimle savaşanlara da, Türkiye ye kaçmak zorunda kalmış sığınmacılara da bir türlü kanı ısınmayan ulusalcılar;

Giderek kontrolden çıkmaya başlayan kimi grupların yapacağı provakatif eylemleri dikkate almadan, kendi tabanında da pek kabul görmeyen radikal kararlar alan HDP yöneticileri;

Bir yandan çözüm sürecinin geldiği olumlu noktaya yeniden parantezler açarken, diğer yandan ülkeyi sonu belirsiz maceraların kıyısına taşıyorlar.

Bir yandan gereksiz kurban tartışmaları, kurban kesen tüm insanları IŞİD militanlarıyla bir tutma polemikleri, yaşamı boyunca halktan kopuk yaşamasına rağmen şimdi popülist söylemlerle sözüm ona halkın yanında görünmek isteyen kimi sanatçı, akademisyen ve aydının anlamsız atışmaları; yalnızca halka bayramı zindan etmekle kalmıyor, barışı da kendi egolarına, kapris ve komplekslerine kurban ediyorlar.

Gelişmeleri daha anlaşılır kılmak için özetlemek gerekirse;

Hiçbir kişisel beklentisi, siyasi ya da ekonomik beklentisi olmayan sıradan yurttaş; adım adım hedeflerine ilerleyen IŞİD taşeron örgütünü engellemek için koalisyon güçlerinin yaptıkları hava saldırılarında samimi olduklarına inanmıyor.

Artık bir ulusal sorun haline gelmiş, sınırımıza dayanmış savaş tehlikesine karşı; aslında her yıl rutin olarak yenilenen tezkerede IŞİD adının kaç kez geçtiği gibi bir bahane ve utangaç bir Esad korumacılığıyla, ana muhalefet partisinin hayır kararını anlamakta zorluk çekiyor.

Son aşamada, özellikle de Kürtlerin zarar gördüğü IŞİD saldırılarına karşı daha çözüm odaklı davranmasını beklediği Kürt siyasetçilerin, kimi çevrelerce kullanılmaya müsait kışkırtıcı tavrına anlam veremiyor.

Öte yandan, son yıllarda cumhuriyet tarihi boyunca yakalanan uyuşturucudan çok daha fazlasının yakalanmasını hazmedemeyen uyuşturucu baronlarının, silah tacirlerinin; yaşanan bu sıcak gelişmelerdeki rolü ve payını merak ediyor.

Komşularımızla olan ilişkilerde izlediği politikalarda yanlış bile yapsa, konu ülke çıkarları ve tüm halkı tehdit eden bir savaş tehlikesi olunca; çözüm önerileriyle iktidarın yanında yer alması gereken muhalefetin hala, geçmişteki o kibirli, modernist tavrından vazgeçmemesini kabul edemiyor.

Yani halkımız komşularımızla savaş istemediği gibi,

Siyasi partiler, liderler arasında  böylesine önemli günlerde kavga da istemiyor.

Toprağa yeni atılmış tohumun suya ihtiyacı gibi tüm benliğiyle barışa ihtiyaç duyan Türkiye halkı; siyasilerin hırs ve ikbal hesapları yüzünden barışın kurban edilmesini istemiyor.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 07.092014/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..