Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '07

 
Kategori
Mizah
 

Başar'ı istiyorum!

Başar'ı istiyorum!
 

Evrimle birlikte gazetede çok geç saatlere kadar çalışırdık.Esas köle Evrimdi tabii, ben işin yardım boyutundaydım.O zamanlar yoğun promosyon dönemi .Garibim,hem bizim reklam departmanının trafik işleriyle uğraşıyor hem de promosyonlarla cebelleşiyordu.

Gene öyle gecelerden biri ,eve yeni gelmişiz.Söylememe bile gerek yok Turan da bizimle.(Sadık Amca yazısını okuyanlar hatırlayacaklardır ) Hemen bir makarna yaptık.

Yemekten sonra Turan ‘Hadi kızlar yarın görüşürüz.’ diyerek cıkıp gitti..

Biz ise mutfakta bulaşıkları yıkamaya koyulduk.Mutfak aslında tek kişilik , ikinci bir şahıs zor sığıyor.Musluğun yanından tezgaha doğru dönmeye kalktığında duvarla burun burunasın..Anlayın yani o kadar küçük!

Evin giriş kapısı mutfağın dibinde. Sokak kapısı açılınca kendinizi salonda buluyorsunuz.

Turan’ın gidişi 2 dk oldu olmadı kapının zili çaldı.

‘Turan herhalde bir şey unuttu ’

diye düşünerek, emin bir şekilde kapıyı açıp, mutfağa geçtim.

Ayak sesleri yaklaşınca başımı kapıya doğru çevirdim.

Bir de ne göreyim!

Lila renkli bir kol!

Ama Turan’ın kolu değil!

Kapıya doğru aniden uçtum ve bütün gücümle ‘Evrim’diye bağırdım.

Evrim de uçtu bana doğru ve kapıyı itmeye başladık.Biz ittikçe o da olanca gücüyle bizi itmeye başladı.

Yılmadık, tüm kuvvetimizi kullandık.En sonunda kapıyı kapatmayı başarabildik.

5 dk sonra ayak seslerinden aşağıya indiğini anladık ve dış kapının kapandığını duyduk.

Neyseki ‘lila kol ‘bir şekilde dışarı çıkmıştı.

Çıkmıştı da ne yaptığını fark edince tekrar içeri girmeye kalktı!

Bu sefer de başladı zile basmaya.

Hemde ne basma ,sanki eli japonla zile yapışmış gibi…

Evde ise ne yapacağız paniği yaşıyorduk.

‘Abi ,kim bu ya?

‘Valla benim tanıdığım değil!’

‘Böyle bir tip senin arkadaşın olamaz zaten.’

‘Turan’ı arayalım.’

‘Ya bıçak varsa , bir şey yaparsa ona.’

‘Bütün gece bu muhabbeti mi çekeceğiz.’

‘En iyisi polis çağıralım.’

Çağırdık.Çağırdık da hemen gelen kim!

Biz polisleri beklerken ‘lila kollu’ da ısrarla bize misafir olmaya çalışıyordu.

Balkona çıktık.

Adamın elinde yarısı çürümüş bir demet çiçek.Belli ki çöpten almış.

‘Kardeşim,kimsin nesin,ne istiyorsun?.’

‘Başar’a geldim, ziyaret edeceğim .’

‘Bak kardeşim burada Başar filan yok ‘

‘Nasıl olmaz o evde oturuyor.Bende adresi var.’

‘Yok diyoruz işte yok , kıtız galiba biraz.’

‘Askerlik arkadaşım o benim.’

‘İyi ,peki , Başar uyuyor, sen şimdi git, yarın gel.’

‘Anladım ben saklıyorsunuz onu.’

‘Konuşturmuyorsunuz benimle.’

‘Deli misin nesin kardeşim yok işte Başar Maşar .’

‘Orda işte , görüyorum onu ben,senin yanındaki onun kafası.’(gördüğü benim kafam!)

‘Başar, Başarrrrr, ordasın biliyorum, ordaaasınnn.’

Adam bir türlü susmuyor,polis de gelmek bilmiyordu.

Bu arada sarhoşun gördüğü bir şey daha vardı.

O da Evrim’in oturduğu apartmanın adı Başardı!.

Itır Arayıcı

 
Toplam blog
: 50
: 2013
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Eski reklamcı, hatta her daim reklamcı, geyik, kokoş, alışverişkolik, biraz uçuk, bir zati-muhteremi..