Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '13

 
Kategori
Güncel
 

Başbakan "Savaş'a" hazır olduğumuzu açıkladı!

Başbakan "Savaş'a" hazır olduğumuzu açıkladı!
 

Son günlerde sıkça duyduğumuz bir cümle, “Bu Benim Savaşım Değil!”

Bir propaganda cümlesi gibi duruyor. Bir anlamda deniliyor ki; bu savaşta ölen ben değilim. Ben olmadığıma göre neden taraf olayım?

Bakıldığında kulağa ve göze hoş geliyor değil mi? Ancak, bu savaşta Lenin bir insan olduğu unutuluyor!

Uzakta bir ülke var, o ülkede bomba patlamış, insan ölmüş, aç kalmış, organları tüccarlar tarafından sökülüp savaşın olmadığı ülkelerde satılmış, ülkenin medeniyeti, geleceği yok edilmiş, ülke harabeye dönmüş… gibi şeyleri gözüm görmediğine göre, orada her türden insanlık dışı cinayet işlensin diyenlerin en fazla kullandıkları cümle yukarıdaki “Bu benim Savaşım Değil!”

Oysa bu herkesin savaşı olmalı ve barış için herkes mücadele etmeli değil mi?

İnsan olarak her savaş bir şekilde bizi etkilemektedir, bilmeden, hissetmeden ve direk bağlantı kuramadan etkilemektedir.

Doğal olmayan bir yıkım yaşanmaktadır savaşın olduğu yerde, doğası, kültürü, yaşam kalitesi, yaşam seviyesi ve geçmişin bütün birikimleri savaş ile birlikte yok edilmektedir. Yok edenlere ise fazla bir şey kazandırmamaktadır.

İşte Libya! Onlarca ülke Nato şemsiyesi altında(biz de dâhil olmak üzere) Libya’yı yerle bir edip, yönetimi bir aşirete teslim ettiler. Aşiret ne yapıyor? Libya halkına ait doğal zenginlikleri diyet olarak batıya ve ABD’ye ödüyor.

Görüldüğü gibi savaş yok ediyor, var ettiği şey ise cinayet ve yıkım.

Her yıkım, her bomba; uzakta savaşa sınırı olmayan bir ülkede yaşayan bireyi dolaylı ya da direkt olarak etkileyebilir, çünkü küçülen dünyamızda, savaş teknolojisi o kadar gelişmiş ve yıkıcı olmuştur ki, bir nükleer, kimyasal ya da biyolojik silahın etkisi bir dünyayı sınır tanımadan kuşatabilmektedir. Biyolojik değişim yanında ekonomik etkisi göz ardı edilmemelidir. Ekonomik olarak çıkış kapısı olarak gören kapitalist sistem, savaşlar ile kendi varlığını yaşatmayı ve yaşadığı krizlerden çıkış kapısı olarak görmektedir. Ne zamana kadar böyle devam eder? Bu sorunun cevabını şu anda kimse veremiyor. İşte Irak’ta yaşananlar, 1.5 milyonun üzerinde insan öldü, kadınlara tecavüz edildi. Hala insanlar ölmeye devam ediyor! İdam edilen Saddam’ın yerine gelenler Saddam’dan farklı olarak ne yaptılar?

Bu nedenledir ki; savaş, bir anlamda kapitalist ilişkilerin yoğrulduğu ticari yaşam için çıkış kapısı olarak görülmekte ve istisnasız olarak uygulanmaktadır. (Ucuz iş gücünden, yeniden yapılacak şehirlere kadar her şey rant için kullanılmakta ve emperyalist devletleri destekleyen şirketler aracılığı ile savaş kışkırtılmaktadır.)

Her savaşın tarafı vardır ve taraflık bizim ve savaşa taraf olan halkın istemleri dışındadır.

İster yakınımızda, ister uzağımızda yaşanan savaşlara karşı olmak ve emperyalist güçlerin çıkarlarına karşı; yerel halkın çıkarını ve kendi kendi yönetmesini savunmak gereklidir.

Yani; yerel halk iktidarı derken; sanki diktatörleri, soykırım yapanları ve zalimleri savunmak anlamında değil, çünkü her iktidar; uygulamalarını ve çalışmalarını halkı için ve halk adına yaptığını söyler. İşte Suudi Arabistan Kralı!

Benim anlatmak istediğim böylesi diktatörlerden ziyade, gerçek bir halk iktidarı! Bu tür iktidarların çıkarı ile emperyalist ülkelerin çıkarları ile aynı olmaması mümkün değildir. (devlet için çalışan halk yerine, halk için çalışan devlet! Halkların çıkarı emperyalist çıkarların her zaman karşısındadır.)

Uzun zamandan beri ülkemizi yönetenlerin söylemleri, savaşın tarafı olmaya çalışıldığını gösteriyor. Sayın Başbakan’ın dün yaptığı açıklamada da belirttiği gibi “Ülkemiz Savaşa Hazırmış!”

Bu yüzdendir ki, “Savaşa Hayır” kampanyaları düzenlenmeli ve geniş halk kitlelerinin bu kampanyaya katılması muhalefet tarafından sağlanmalıdır.

Sözün özü; “ Bu benim savaşım değil” diyerek ölümlere onay verememeliyiz. Çünkü her savaş birazda olsa herkesin savaşıdır!

Geçmişte Vietnam savaşında olduğu gibi emperyalist savaşa karşı evrensel barış eylemleri örgütlenmeli ve daha fazla Vietnam etkisi yaratılmalıdır...

Emperyalist güçler yenilmelidir... Yenilmediği sürece bizlerin üzerinde düşmeye hazır birer bomba gökyüzünde durmaya devam edecektir...

Ve bizlerin istemleri dışında her hangi bir savaşa girmek ve tarafı olmamız kaçınılmaz olarak iktidarların önünde ödev olarak durmaktadır. Çünkü çıkarlar, emperyalist güçlerin çıkarları ile paralel olduğunda; kaçınılmaz olarak onların suçuna da ortak olmak anlamına gelir… Tıpkı Libya’da olduğu gibi!..

Yaşamı savunan her birey, savaşa karşı olmalıdır diye düşünüyorum...

Savaş, sınır tanımaz, çıkarların çatıştığı her yerde olabilir. İşte biz böylesi çıkarlara alet olmadan, tüm savaşlara dur diyebilmeliyiz.

Bir arada yaşamak, üretilini hakça paylaşmak, zengin ve fakir arasındaki makası daraltmak, açlıktan insanların ölmemesi için çaba harcamak başlıca görevlerimizden olsa gerek….

Savaşa hayır, barış hemen şimdi!

  

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..