Başbakan Erdoğan’a beyazların tepkisi

“Tayip Erdoğan’ın dünkü konuşması gerçekten güzeldi ama AKP ye hiçbir zaman oy vermem.” Sabah mesajında “Beyaz” diye takıldığım yurt dışı konferanslarla ömrü geçen sevgili bir dostun kurduğu cümle böyle oldu. Benim cevabım malum, -Nazi Baykal’ın ekibine, CHP’ye oy vermeyin yeter. Eski dönemin; eski devletin partisini beslemeyin yeter.

Benim tavrım net; bu değişim çizgisinden sapmadığı sürece hükümeti desteklemek gerekir. Yaşam tercihlerimiz ne olursa olsun Barış için, yeni anayasa için çaba göstermek gerekir.

Dikkatlerden kaçma ihtimali olan yeni anayasa sürecinde, yeni dönemde üzerinde durulması gereken en önemli konu bence AB Eşleştirme Projesi kapsamından gerçekleştirilen birincil ve ikincil mevzuatın işletilmesidir. İç denetim ve dış denetim organlarının hızla etkinliğe kavuşturulmasıdır. Güzel lafların arkasında yapılan işlerin denetlenebilir olması zorunluluktur, tüm kurumsal yapılar için.

HÜKÜMET EDEN; TOPLUM KAYNAKLARINI KULLANAN KİMLER OLURSA OLSUN ESAS OLAN ONUN DENETLENEBİLİR OLMASI, İŞLEMLERİ AÇIK, ŞEFFAF, HESAP VEREBİLİRLİK TEMELİNDE GERÇEKLEŞTİRİYOR OLMASIDIR.

BU ANLAMDA YÜRÜRLÜKTE OLAN 5018 SAYILI YASA DEVRİM NİTELİĞİNDEDİR VE 2006 YILINDAN BU YANA TAMAMIYLA YÜRÜRLÜKTEDİR.

“KANUNUN AMACI, KALKINMA PLANLARI VE PROGRAMLARDA YER ALAN POLİTİKA VE HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA KAMU KAYNAKLARININ ETKİLİ, EKONOMİK VE VERİMLİ BİR ŞEKİLDE ELDE EDİLMESİ VE KULLANILMASINI, HESAP VEREBİLİRLİĞİ VE MALİ SAYDAMLIĞI SAĞLAMAK ÜZERE, KAMU MALİ YÖNETİMİNİN YAPISINI VE İŞLEYİŞİNİ, KAMU BÜTÇELERİNİN HAZIRLANMASINI, UYGULANMASINI, TÜM MALİ İŞLEMLERİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİNİ, RAPORLANMASINI VE MALİ KONTROLÜ DÜZENLEMEKTİR. “

Başbakan Tayyip Erdoğan dünkü konuşması 80 yıldır siyaseten bir başbakan tarafından yapılmış en ilerici konuşma idi. Bu topraklarda devletin sahiplerinin yok saydığı insanları tek tek sahiplendi. Değişim dinamiği üzerinde dururken “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” kavramını ise üzerine basa basa tekrar etti. Barışı coşkuyla savundu.

Demokratikleşme ve barış sürecinde hükümete destek verip vermemek konusu bu konuşmadan sonra herkesin vicdanına kalmış..

Ve bu süreçte elbette seçilmişlerin denetlenme olanaklarını zorlamak, bu konuda düzenlenmiş mevzuatın işletilmesi için çaba göstermek basın ve kamuoyuna düşüyor.

Çıkar çatışmasının bir kenara bırakılarak topluma karşı görevin hatırlanması bu süreçte zorunlu. Gelişmeleri göremeyen çatışmacı tercihleri devam ettiren kesimler bu dinamiğin karşısında durmasının imkanı yok.

Değişim ve demokratikleşme söylemlerinden sonra artık geminin yürümesi, öncelikle DTP için anayasa değişikliğinin hemen ele alınmasına bağlı. İki partinin değişiklik için 8 milletvekilinin daha desteğine ihtiyacı var. Bu nedenle kalan tüm milletvekilleri de artık vicdanları ile baş başadır. Vicdan herkesin başının belası artık, bu ülkede.

Vekillerden umudum yok ne yazık ki.. Şu ana kadar bu vekillerin kendilerini açıklamaları gerekirdi.. Özellikle nazilerinden rahatsız CHP’li vekillere ve bağımsızlara hatırlatılır.

Ancak bu 8 vekil kendini açıklasa dahi Anayasa değişikliği için yeterli çoğunluğun sağlanması da yetmeyecek. 12 Eylül anayasasının koruyucusu CHP’nin, mahkemesi iptal edebilir.

Yine de her olumsuz olasılığa rağmen Başbakanın konuşması en azından umut oldu… Bu ülkede çok sık karşılaşılan bir durum değil bu.