Başbakan Erdoğan ve 'kuvvetler ayrılığı ilkesi...'

Sayın Başbakan’ım bugün Ulusça her zamankinden daha fazla ‘hoşgörüye’ ihtiyacımızın olduğu açıktır.

İnsan kendisi ile ‘barışık’ olmadığı zaman, toplumda kendisi ile ‘barışık’ olamıyor.

Sonra da herkes gibi siz de bir başka kişi ve/veya konuyu suçluyorsunuz!

Nitekim siz suçlamaya ‘ kuvvetler ayrılığı ilkesinin’  bir unsuru olan ‘yargı’ ile başladınız.

Çünkü en kolayı bu…

Farsça Şeb-i Arus veya Arapça şeb-i urs adı 17 Aralık ölüm yıldönümü olan Hz. Mevlana:

• ‘Hoşgörülü olursanız seversiniz sevilirsiniz.’ ‘Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız!..’ özdeyişi ne kadar ‘yalındır.’

Fakat ne yazık ki; ‘toplumsal hoşgörü’ konusunda ‘hasis’ davranan Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, bugüne kadar ‘hukuk’ kavramını yeteri kadar araştırmadan, irdelemeden ve ‘sakınmadan’ kamuoyu önünde ‘şiddetle’ eleştirmektedir.

Ancak bir ‘devlet adamı’ olarak oldukça ‘yüksek hasletlere’ sahip Başbakan ERDOĞAN’ın özellikle ‘hukukun üstünlüğünde’ ‘totaliter lider’ anlayışından biran önce kurtulmuş olmasını diliyorum.

Başbakan ERDOĞAN, ‘Demokrasi’ninön şartları olan ‘hukukun genel ilkelerini’ ve dolayısı ile ‘hukukun üstünlüğünü ilkesini’ devletin hastane yatırımına engel görmüş, ‘hukuksal gerçekliği’ onu rahatsız etmiştir.

Bu nedenle, ‘kuvvetler ayrılığı ilkesinin’ “yasama, yürütme, yargı” üçlüsünde yer alan ‘yargı’ yürütmenin ayak bağı ve engel olarak yorumlanmıştır.   

Başbakan ERDOĞAN’ın ‘kuvvetler ayrılığı ilkesi,’ öncelikle milletin menfaatini düşünmesi lazım ve ardından da bu devleti düşünmesi lazım” ifadesi ile ‘yargının’ ‘denetim işlevini’değil, ‘koruyucu/kollayıcı’ işlevini ön plana çıkarmaktadır.

Başbakan ERDOĞAN’ın Yeni Türkiye’yi irdelerken; ‘demokratikleşme ve ‘özgürleşme’ sürecinde ‘hoşgörü’ kavramını kesinlikle unutmamalı, ‘hukukta’ ‘önyargısız’  bakış açısını benimsemelidir.

Başbakan ERDOĞAN’ın ‘hukuk’ mücadelesine günlük ve sıradan‘Kasımpaşalı üslubu’ ile değil; ‘Parlamenter Demokrasinin’ ‘Başbakanı üslubu’ ile yaklaşmalı ve özümsemelidir.

Başbakan ERDOĞAN’ın söyleminde yer alan ‘öncelikle milletin menfaati’  şöyle açıklanabilir:“Bireylerin özel mülkiyet alanını koruyan, toplumsal barışı ve refahı sağlayan bir araçtır.”  

Ancak ‘öncelikle milletin menfaatini düşünmek’ ‘kuvvetler ayrılığı ilkesinin’  iktidarların elinde ‘istismara’ dönüşmesine ve keyfi uygulamalara neden olabilir.

‘Yasama, yürütme, yargı’üçlüsünde, ‘yasama’ organı ‘Parlamento’nun içinden çıkan, ‘yürütme’ işlevini yerine getiren ‘iktidar’ ancak ‘yargı organı’ tarafından denetlenebilir.

‘Yargı organının’ var olan ‘dengeyi’ gözetecek bir ‘denetimi’ yapması, ‘Yargı Bağımsızlığının’ ‘check valfı’ dır.

Bu  da ‘hukukun üstünlüğünde’ ‘Demokrasi’nin özüdür.’

20.12.2012