- Kategori
- Deneme
Başkaanlatım!
Sanki bir gelin
Gelin görün gelin
Hayat nameli bir elim
Gelin, gelin, gelin
Sahte kibarcık sözlerin
Gelin, gelin, gelin
Sabah vızıltısı
Rüzgar hışırtısı
Hayat alımlısı
Gelin, gelin, gelin
Sahte kibarcık sözlerin
Gelin, gelin, gelin
Tez elden kaçar
Bir hayat açar
Gözlerinden saçar
Gelin, gelin, gelin
Sahte kibarcık sözlerin
Gelin, gelin, gelin
Zordur onu bulmak
Tentürdiyotsuz yara olmak
Ellerinde kanı bulmak
Gelin, gelin, gelin
Sahte kibarcık sözlerin
Gelin, gelin, gelin
İyi bir kadın bulmak, gelini bulmak zordur!
“İntikamınız uzunsa, hayatınız da uzun olmak zorundadır” dedi yaşlı ihtiyar büyücü genç sayılabilecek kabile reisine!
“Ama büyücü o kadın var ya eşim diye seçtiğim, hayatımı öldürdü. Ondan intikam almak zorundayım!”
Büyücü: Sen halen yaşayacak kadar gençsin, niye ölmek istersin? İntikam insanı öldürür!
Kabile reisi ellerini göstererek “ellerim kirli; ne kadar yıkarsam yıkayayım, temizlenmiyorlar!”
“Ellerin değil, düşüncen kirli oğul ve şimdi de ellerini kirletip kana bulamak üzeresin. Bunu yapabilirsin elbet ve bunu yapmış çok zayıf insan vardır! Ama sen bir lidersin ve bir lider bir kadının esiri olamaz. Ve onu öldürdüğün an sonsuza dek ona bağlanacaksın. Sakın yapma!!!”
Ben evlenmek istiyorum, bir erkek nasıl ikna edilir?
Yılların üzerine giydirdiği ihtirastan kurtulmak bir kadın için geçer akçe midir? Hera güzelliğinin şeytanlaştırdığı karakterinin bir iyilik meleği ile değiştirilmesi gerçekten caiz midir? Bunu tanrı mı ister, yoksa güzelliğinden vazgeçemeyen kadın mı, yaptırdığı botokslarla, cadılaşmak ister? Hangisi güzeldir, bir cadı olup sonsuza kadar güzelleşmek mi, yoksa bir insan olup bir gün ölmek mi? Hangisi gerçekten yaşama karşı saygıdır? Ben doğayım derken kadın doğayı gerçekte kirletebilir mi? “Ama ben doğurganım”!!!
Yukarıda konuşulan ve anlatılan her an bir kadın ve onun doğasıyla ilgilidir. Peki, bu anlamda bu doğada bir erkeğe yer var mıdır? Yoksa kadın Amazonlu gibi erkeğini doğurtmak üzere mi seçmektedir!
Anneler melek midirler yoksa onların göğüslerine pompalanan süt mü onları melekmiş gibi yapar!
“Hayır, acılı bir kabile reisi olman kadınları bu kadar katı yargılama hakkı vermez sana! Ama her şey benim zayıflığım olan cinselliğimle ilgiliyse, kadın mı şeytandır, yoksa benim arzularım mı?! Lanet olsun ki kendimi bilmez haldeyim. Öyle ki bıçağımı çıkartıp kendimi öldürsem, ölmeyeceğim!”
Bir erkek doğruyu(esareti), bir kadın gerçeği(cesareti) seçer!
Yatağıma aldığım her erkek benim seçimimdir; aşkımdır! Güçlü olan benim dürtülerimdir yoksa düşüncelerim değil. Düşüncelerimi benim vücudum oluşturur. Bu da beni doğa kadar doğal yapar! Yanlış kişi yoktur hayatımda; benim seçtiğim vardır. Seçimim de doğaya mahsustur. Evet, bazen kirli düşüncelerle de hareket ettiğim olur. Fakat öyle olsa bile ellerim her zaman temizdir. Ben Truvalı Helen’im. Ben doğrularımı öz cesaretimle oluştururum!
Sonsuzluk bir düşünce sistemi mi, yoksa bir yaşam biçimi midir?
Çağında olmadığı için gerçekte bir film olacak rüyayı gören kabile lideri, içtiği tütsülü uyuşturucunun da etkisiyle yanına doğru düşer ve halüsinasyonlar görmeye başlar. Ak bir sakallı ve mavi gözlü son derece güzel bir kadın ona şöyle demektedir:” Sen aslında suçlu değilsin, senin suçun cinsiyetin yani erkek olman! Mesela benim göğüslerime rağmen sakallarım var ve bu durum her iki cinsiyete empati yapmamı sağlıyor. Sen de, kadının doğasının ret ettiğin ölçüde yalnızlaşacaksın! Evet, biliyorum, Mevlana’nın karısı, Şems’i kıskanırken memelerine güvenmişti. Oysa aşk senin yaşadığın gibi göğsünün içindeki kalpte yaşanır. Ne var ki bir kadının kalbi çocuğu için çarpar. Kocasını ise sadece vücuduna kabul eder! Şayet kocası ihmalkar davranıp onu vücudundan çıkartırsa o da dayanamayıp kocasını kafasından çıkartır. Bütün bunların sonsuzlukla ilişkisi yaşamla doğru orantılıdır. Yaşam sonsuzsa yaşanan her şey sonsuzlukta son bulacaktır.
Bu hikaye ise sonsuz ve anlatılmış hikayelerin sadece bir özetidir. Reis eleminden ölmüştür elbet, kalbi çarpsa da hayatı durmuştur!