Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '15

 
Kategori
Deneme
 

Özüm senden iyidir...

Özüm senden iyidir...
 

Koca-koca kara gözleriyle baktı hayata. Evet, yaşı çok genç hatta küçük yaşta da denebilirdi. Saçları gür ve kıvrık, kirpikleri kıvrımlıydı. Teni beyazdı ancak dişleri fırçalanmamaktan sapsarıydı. Üzerinde uyumsuz desende bir tişörtü, altında ise dona benzeyen bez parçasıyla, bir Hint fakirini andırıyordu. Oysa yağız ve dinamik düşünceleri vardı; hayata dair pozitif umutlar. Ve daha da kötüsü, mazisini silmek için bir kader şansı isteği yüreğinin bir yerinde beklemekteydi. Ve ne yazık ki o şans kapısı açılmayabilirdi. Ya da çok düzgün karakteri yüzünden Allah ona daha iyi bir insan olmak ve çocuklar yetiştirmek üzere bu fırsatı verebilirdi. Eninde sonunda kaderi gerçek anlamda kendi elinde değildi işte!

“Özümden küçüğüm ama bilirim ki hayatım kocaman olacak!”

Bir umuttur hayat! Güzel bir kadının mis gibi meme kokan varlığıdır hayat! Bazen öyle hislidir ki, yaşlı ancak amca görünümlü modern bir dedenin, kendi doğum gününde gençlerin karşısında gururla dans ettiği, korumasız ama dingin ve tecrübedir hayat!

“O kadar yalnız hissediyorum ki kendimi, annem ve babamın beni niye dünyaya getirdikleri konusunda hiçbir fikrim yok! Hani sanki gelecekteki çocuklarından hınçla bahsedermiş gibi yaşattılar hayatımı ve sanki suçlusu ben mişim gibi?! Niye hiçbir zaman kendilerine güvenli ve sevgi dolu olmadılar ki? Ya ben de gelecekteki çocuklarıma aynı şekilde davranırsam?”

Bir güz akşamı rüzgarla esen yaprakların çıkardıkları süpürge sesine hayran kalmış bir kadın, baldırının üstüne doğru açılan eteği konusunda hiçbir şey yapmak niyetinde değil kesinlikle! Hatta rüzgarla birlikte üste doğru yılan gibi kıvrılan eteği yüzünden açılan pürüzsüz baldırını, mutlulukla dünyayla paylaştığı için, sahip olduklarını bir sanat eseriymişçesine, herkese duyurmak istiyor. Uzun kıvırcık esmer saçları lüle lüle bir rüzgar gülü gibi sol-yana doğru savruluyor. Gözlerindeki sinsi kedi yeşilliği ve dudak kenarında gülümseyen gururu onu eşsiz bir kadın yapıyor gerçekten. Kararlı ve işveli duruşu, onun ile doğası arasındaki bir sözleşme gibi keskin ve kati. Bir erkek olarak, onun ayakları altına uzanmamak mümkün değil; ya bir şey olup da ayağı tökezleyip üzerine düşerse? Boşuna dememişler, doğası gereği güzel bir kadın, şeytanı bile kollarının arasında öldürür! Yoksa böyle dememişler miydi?

Hayat bazen bir şehir gibi güzel ve sakin olabilir! Dünyanın en uzun caddeleri, uzun bacaklar misali, şehri derinine genişletir. Şehir insanlarının tertipli ve temiz duruşu, sokakları da ak ve pak yapar.   Tüm trafiğine ve pastel renklerine rağmen keşfettikçe sahip olduğu huzur yaratan, o sakin ve koşturmayan yapısı, seni hayata karşı umutlandırdığı gibi, onun ritmiyle beraber kendi hayat ritmini bulmanı sağlar. İnsanın yaşadığı hayatta, yaşadığı şehir de psikolojisini belirler; mutlu yaşamak için mutlu bir şehirde yaşamak gerekir...

Gözlerimi kapayıp son nefesimi verdiğim gibi şöyle mırıldanacağım;

ÖZÜM SENDEN İYİDİR HAYAT!

Ne garip değil mi, bazen öyle laflar eder, kendimiz bile anlamayız. Bu sefer anlamayı sizlere bıraktım.

Bugün 9 Ekim Cuma ve ben Tahran’dan sizlere selam yolluyorum...

Sevgilerim ile birlikte!

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..