- Kategori
- Etkinlikler / Festivaller
Başkent Üniversitesi Türkiye'de Adalet Sistemi ve Adli Sosyal Hizmet Sempozyumu'ndan gözlemler:

Başkent Üniversitesi, 2006'ya kadar Hacettepe Üniversitesi'nin çatisi altinda tek okul olarak devam etmiş olan Sosyal Hizmet Bölümü'nün, 2006'dan sonra ilk kurulan üniversitelerden biri olmasi açisindan önemlidir. Şu anda birçok üniversitede hizla sosyal hizmet bolumu kurulmaktadir. Ancak maalesef bu hizli ilerlemenin nitelikli olduğundan bahsetmek çok kolay değildir. Ozellikle bazi universitelerin Sosyal Hizmet Bölümü kadrolarina bakildiğinda bu durum oldukça nettir. Ozellikle Istanbul'da misir patlagi gibi bircok vakif universitesinde Sosyal Hizmet Bolumu kurulmaktadir. Istanbul'da yasadigim icin bu universitelerin birçoğunu daha iyi gozleyebilme şansim bulunmaktadir. Başkent Üniversitesi'ne yalnizca sempozyum icin kisa süreliğine gitmiş olsam da, akademik kadrosu ve kurumsalliğiyla, Istanbul'daki diğer vakif üniversitelerinden farki çok net gorulmekteydi.
Sempozyumun organizasyonu açisindan birtakim aksakliklar olsa da genel olarak organizasyonun iyi düzenlenmiş olduğu söylenebilirdi. Katildigim diğer Sosyal Hizmet sempozyumlarinda en buyuk sikinti olarak gördüğüm, oturum ve panel sürelerinin yönetilememesi sorununa Başkent Üniversitesi ozellikle dikkat etmiştir. Sarkan oturumlar olsa da bu durum başarili bir şekilde yönetilmiştir. Bu sayede diğer konuşmacilarin sürelerinden çalinmasi, sunumlarin çok geç saatlere kalmasi nedeniyle katilimcilarin azalmasi ve sunan kişinin emeğinin harcanmasi gibi mağduriyetler engellenmiştir. Katildiğim her bir oturum ve paneldeki başkanlar bu duruma özellikle dikkat etmiştir.
Sempozyumdaki bildiri ve sunumlarin içeriğine bakildiğindaysa yine her Sosyal Hizmet Sempozyumunda dikkatimi çeken "sosyal hizmet'in akademikleşememesi" durumu oldukça belirgindi. Birçok bildiri daha çok kompozisyon tadindaydi ve süslenmiş başliklarla bu kompozisyonlar akademik hale getirilmeye çalişilmişti. Bu durumun nedeninin yine Sosyal Hizmet'in yillarca tek okul olarak devam etmesi ve genellikle sahaya uzman yetiştirmesi kaynakli olduğunu düşünüyorum. Bunun yani sira dinlemekten çok keyif aldiğim çok başarili sunumlar da vardi elbet.
Yine katildiğim diğer Sosyal Hizmet Sempozyumlarinda da dikkatimi çeken "yapici eleştiriden uzaklik" durumu bu sempozyumda da hakimdi. Kavramsal tartişmalar gereğinden fazla uzun tutuldu ve hatta bazen can yakici oldu. Sunum yapan kişilere ve dinleyenlere bir şeyler kazandirmaktan uzakti ve "en iyisini ben bilirim" dürtüsüyle ortaya atilan yikici eleştirilerdi. Bu sekilde motivasyon kirici olmaktansa birbirimize bir bakiş açisi kazandiracak tartişmalar içinde olmanin daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Sürç-i lisan ettiysem affola.