Başlangıç - Inception filmi seyirciyi labirentine konuk ediyor

Non, rien de rien, > Hayır! Hiç bir şeyden.

Non, je ne regrette rien, > Hayır! Hiç bir şeyden pişman değilim.

Ni le bien qu'on m'a fait, > Bana yapılmış iyiliklerin,

Ni le mal, tout ça m'est bien égal. > Ne de kötülüklerin, hiç biri farketmez artık...

Inception filmi, sizi ilk sahnesinden itibaren labirentlerinin içinde hapsolan bilmecelerine konuk ediyor.

Ben ise halen kafamda sürekli çalan “Non, Je Ne Regrette Rien” Edith Piaf’ın kadife sesi ile labirentlerinde çıkış yolu aradığım bu rüyadan uyanmaya çok da niyetli değilim.

Christopher Nolan 2000 yılında “Memento” adlı filmini bitirmiş, hafıza, bilinç altı ve rüyaların kendisine daha geniş bir ilham alanı sunduğunu anlamıştı. Filmi 2000 yılında en iyi uyarlama ve senaryo dalında Oscar’a aday gösterilmiş ve 42 ödül ile ciddi bir başarı kazanmıştı. Imdb listesinde ise Memento günümüzde 29. sıradadır.

Nolan, 2001 yılında 80 sayfalık senaryo taslağını Warner Bross’a teslim etmiş ancak ardından filmi çekmek için şartların henüz hazır olmadığını düşünerek projeyi ertelemiştir.Geçen bu süre zarfında konusuna odaklanmış, bilim adamları ile görüşmüş ve rüya biliminden senaryosuna dahil ettiği her öğe, bugün bilim adamları tarafından da tutarlı karşılanmakta ve övgü almaktadır.

Teknoloji olarak başkalarının rüya boşluğuna dahil olarak bilinç altına yolculuğun yapıldığı bir dönemde geçen filmin öyküsünde; müşterinin istediği bilginin kişinin rüyasından çalınması ya da ilham alınması istenilen bir fikrin kişiye aşılanması mümkün olabilmektedir.

Dominic Cobb, (Leonardo di Caprio) bu alanda kendini geliştirmiş en iyi bilgi hırsızıdır. Hakkındaki yakalama emri nedeni ile ükesi Amerika’ya dönememekte ve son işinde ise başarısızlığa uğradığından müşterisi tarafından ölü ya da diri aranmaktadır.

Bu esnada başarısız olduğu projenin hedefteki adamı, Saito, Cobb’un yeteneğinden etkilenmiş ve ona evine ve çocuklarına dönmesini sağlıyacağı bir iş teklifi yapmıştır.

Teklifi kabul eden Cobb ekibini oluşturmaya başlar...

Türkçemize “Başlangıç” olarak aktarılan filmin ingilizce’sinden tam çevirimi “fikir ekimi” dir. Başlangıç’ın doğru bir isim olmadığını filmi izlerken de anlayacaksınız. Filmin cast ekibi ve kahramanların isimleri şu şekildedir.

Cobb - Leonardo DiCaprio (soyguncu)
Saito - Ken Watanabe ( müşteri)
Arthur - Joseph Gordon-Levitt ( Cobb’un ekibinden)
Mal - Marion Cotillard (Cobb’un karısı)
Ariadne - Ellen Page ( mimar)
Eames - Tom Hardy (Cobb’un ekibinden)
Robert Fischer Jr. - Cillian Murphy ( hedef)
Browning - Tom Berenger ( Fischer’in danışmanı)
Miles - Michael Caine (Cobb’un kayınpederi)
Yusuf - Dileep Rao (Cobb’un ekibinden)

Christopher Nolan’ın günümüzün en dahi yönetmeni olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz. Hangimiz rüyalarımızın çok anlaşılır ve abartısız olduğunu söyleyebiliriz ki. Hangimiz gerçek hayat ile ilişkisiz gördüğümüz rüyalar görmedi? Aslında hiç rüyada olduğunuzu farketmediniz mi? Ya da bir rüyanın içinde iken aslında başka bir rüyaya indiğinize tanık olmadınız mı? Ya da aslında bunların bilinç altımızın bize oynadığı bir oyun olduğunu farketmedik mi?

Nolan’da bu gerçeklikten yola çıkarak filmin öyküsünde yarattığı dünyayı bir çok alt katman ile birleştirmiş ve yılın filmine imza koymuştur.

Inception filmi, Stanley Kubrick’in “The Killing” , Ronald Neame’ın “Gambit” ve günümüzde Quentin Tarantino’un çevirdiği Rezervuar Köpeklerin’de, yönetmenlerin soygun temasının işlenişinde izleyeni şaşırtan bir macera ile anlattıkları öyküde sinema sanatının bir kaç basamak daha yukarısına çıkmıştır.

Nolan film kahramanlarının isimlerini aslında hikayenin temasına uygun olarak seçmiştir. Ekibe daha sonra katılan “Ariadne” yunan mitolojisinde “labirentler ustası” anlamına gelmektedir. “Saito” , Japon mitolojisinde şeref-onur ve söz hakkı sahibi olarak adlandırılmıştır. Cobb, Homeros’un Odyseus hikayesinde eve dönemeyen bir adama verilen isimdir. Cobb’un karısının adı “Mal” akdeniz kültürlerinde şeytanın gözü olarak adlandırılmıştır. “Yusuf “M.S. 30 yılında çarmıha gerilen İsa'nın damlayan kanını Kutsal Kâse'ye koyduğuna inanılır.

İşin ilginç yanı gene 2010’un en başarılı yapımlarından olan “Zindan Adası” filminde deliliğin sınırlarında kaybolan Leonardo Di Caprio’nun, Inception filmi ile benzer bir temada oynaması tesadüf olmasa gerekiyor. Bu yıl Leonardo Di Caprio ‘yu iki film ile en iyi erkek oyuncu ödülüne aday olarak görür isek hiç şaşırmayacağım.

Film kesinlikle pür dikkat izlenmesi gereken bir yapım. Bir kaç sahneyi kaçırdığınızda filmin sonunu gerçekçi yorumlamakta zorlanabilirsiniz. Filmi henüz izlemeyenler için aşağıda sıralayacağım " Inspection kuralları' "na dikkat etmelerinin önemli olduğunu belirtmek istiyorum.

Rüyada ölür ya da yaralanırsanız, uyanırsınız.
Rüyanın mimarı rüyada ölür ise rüya çöker ve uykuda olanlar ölene kadar rüyada kalırlar.
5 dakikalık bir rüya, gören tarafından 1 saat olarak algılanır. Bu yüzden aslında rüyalarımız çok kısa sürer.
Tek katmanlı bir rüyadageçirilen 10 saat = 1 hafta çift katmanlı bir rüyada 6 ay ve 3 katmanlı bir rüyada ise 10 yıl olarak algılanır.
Rüyaya dalanların uyanmadan 20 sn önce uyarılmaları için dinledikleri müzik “Non, Je Ne Regrette Rien” dir.
Bir rüya katmanından bir üste çıkmak ya da tamamen uyanmak için bir “dürtü”’ye ihtiyaç duyuluyor. Bu esnada gerçek hayattaki etkiler rüyaya aktarılır.
Rüyaya dalanlar gerçek hayatta yanlarında taşıdığı totem’e dokunarak rüyada ya da gerçek hayatta olduklarının farkına varırlar.

Inception son yılların en etkleyici senaryosuna sahip ve bu yaz sıcağında serin salonlarda keyif ile izleyeceğiniz bir film olarak duruyor.

Çok iyi yönetilmiş, iyi kurgulanmış, oyuncu seçimi mükemmel ve müziği soundtrack yayınlandığında hemen satın almanızı öneriyorum.

Aaa, bir de Nolan’ın oluşturduğu bilmece ve labirentden çıkıp çıkamadığınız gerçeğinin “bir muamma” olarak size geri dönmesini istemiyorsanız evden ayrılmadan önce, cebinize kendi “totem” ‘inizi koymanızı ve filim arasında kontrol etmenizi öneriyorum. Filmden çıktığınızda, halen rüyada olup olmayacağınızı kanıtlayacak tek ipucu, bu totem olacak.

Ben ise, filmi totemsiz seyrettiğimdendir, halen Edith Piaf’ın o güzel sesinden kulağıma çalınan “Non, Je Ne Regrette Rien” ile uyanmayı umutsuzca bekliyorum...

Non, rien de rien, > Hayır! Hiç bir şeyden

Non, je ne regrette rien, > Hayır! Hiç bir şeyden pişman değilim

Ni le bien qu'on m'a fait, > Bana yapılmış iyiliklerin ..

Ni le mal, tout ça m'est bien égal. > Ne de kötülüklerin, hiç biri farketmez artık

Non, rien de rien, > Hayır! Hiç bir şeyden

Non, je ne regrette rien, > Hayır! Hiç bir şeyden pişman değilim

C'est payé, balayé, oublié, > Ödendi, süpürüldü, unutuldu

Je m'en fous du passé. > geçmis umrumda değil,

Avec mes souvenirs, j'ai allumé le feu, >Hatıralarım ile ateşe verdim

Mes chagrins, mes plaisirs, je n'ai plus besoin d'eux, >Kederlerim sevinçlerim, artık onlara ihtiyacim yok

Balayées les amours, avec leurs trémolos, > ritimleri ile beraber aşklar da süpürüldü

Balayées pour toujours, je repars à zéro >Sonsuza süpürüldüler, sıfırdan başlayacağım

Non, rien de rien, > Hayır! Hiç bir şeyden

Non, je ne regrette rien, > Hayır! Hiç bir şeyden pişman değilim

Ni le bien qu'on m'a fait, > Bana yapılmış iyiliklerin ..

Ni le mal, tout ça m'est bien égal.> Ne de kötülüklerin, hiç biri farketmez artık

Non, rien de rien, > Hayır! Hiç bir şeyden

Non, je ne regrette rien, > Hayır! Hiç bir şeyden pişman değilim

Car ma vie, car mes joies, > Sevinçlerim, hayatım için.

Aujourd'hui, ça commence avec toi. > Bugün seninle başlıyor.

Bu arada şarkının orjinalini dinlemek isteyenler bu linki açabilir;
http://www.dailymotion.com/video/x1h1ek_non-je-ne-regrette-rien-edith-piaf_music