Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Batı’ya giden gemide Doğu’ya koşanlar

Batı’ya giden gemide Doğu’ya koşanlar
 

Türkiye'nin ekseni kayıyor mu? Kaydırılıyor mu? Nereye? Mümkün mü?


Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

Şu söz pek ünlüdür: Türkiye, Doğu’ya giden bir gemidir. Doğu’ya giden bu gemideki bazı gafiller var güçleriyle Batı’ya doğru koşmaktadır.
Bu sözü çocukluğumuzdan beri, belki 40 yıldır, sıkça işitir ve okuruz.
Hâlbuki tarihî hakikatler bu sözle anlatılmak istenenin tam tersidir. Üstelik bizim Batı’ya doğru hareketimiz, “batılılaşmamız” sadece Cumhuriyet devrine has bir hadise de değil! Çok eskidir…

Türk kavmi tarih sahnesine bir devlet olarak çıktığından itibaren Batı’ya doğru hareket etmiştir. Bunda kıtlık-susuzluk gibi mecburî sebepler etkili olduğu gibi, “büyük devlet olmak”, “bilimin kaynaklarına ulaşmak”, “uygarlaşma arzusu” gibi sebepler, hatta belki “insiyakî” sebepler de etkili olmuştur. Bilindiği gibi, bununla ilgili olarak “Göç Destanı”mız bile vardır.

Bugün yaşadığımız coğrafyadan binlerce kilometre ötedeki, ana yurdumuz olan Orta Asya’dan daima Batı’ya doğru gelmişiz. İlerleme bir dönem o kadar sürati olmuş ki, bundan daha 16 asır evvel Avrupa ortalarında bir Türk devleti olan Batı Hun İmparatorluğunu kurmuşuz. Bugünkü Macaristan’ın resmi adı Hungaria’dır. Buradaki Hun terimi, tâ o günlerden Atilla’nın dünyaya armağanıdır.

Daha sonraki dönemlerde, Orta Asya’dan Batı’ya göç artarak sürmüştür. Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi bile bu dinamik kavmin Batı’ya hareketinin bir sonucudur.

Selçukluların Hazar’ın güney ve kuzeyinden daima Batı’ya doğru aktıkları, bu akış esnasında karşılarına çıkan Malazgirt engelini aştıkları hepimizin malumudur.

Selçuklulara bağlı küçük bir “Beylik” hatta bir aşiret olan Osmanlıların, bir “Batı Anadolu” yaylasında teşkilatlanması, Malazgirt’ten sadece 2 asır sonradır.

Batı’ya doğru en şuurlu hareket Osmanlı dönemindedir. Bu küçük yeni “Beylik” hep Batı’ya doğru “akın” etmektedir. Gaza yoldaşları ve ileri gelenler Osman Gazi’ye sorarlar: “Hep Batı’ya doğru akın yapıyoruz, bunun sebebi ne ola ki?”

Osman Gazi’nin cevabı bugünkü “eksen” tartışmalarına ışık tutacak, hatta kökünden kesecek kadar nettir: “Milletimin ve devletimin beka ve bahtını Batı’da arayacağız! İkbal ve istikbalimiz Batı’dadır. Atalarımız da daima Batı’ya doğru gitmişlerdir.”

Nitekim daha 2’nci Sultan, Orhan Gazi zamanında, oğlu Süleyman Paşa Rumeli topraklarını fethetmeye başlamış ve bu uğurda şehit düşmüştür. Kabri Gelibolu-Keşan arasındaki Bolayır mevkiindedir.

Haddizatında, Atatürk’ün Cumhuriyet devrinde hız verdiği Batılılaşma hareketleri, aklı başındaki Osmanlıların Batı istikametinde yaptığı yürüyüşlerin devamıdır… Elbette çok daha bilinçli ve sistemli olarak!

Batı’ya hareket ve Batı uygarlığına ulaşma arzusu, “Batılılaşma” Türk devlet teşkilatının ruhunda, Türk milletinin genlerinde var. Bu değiştirilemez.
Vatandaş, bugün AB’ye karşıdır. Fakat bu karşı oluş AB’nin bizi oyalaması ve “itici” tavırlarından dolayıdır. Ciddi ve adil bir bütünleşme yaklaşımı olsa, AB samimiyet gösterse halkın %90’dan fazlasının AB’ye girmek isteyeceği açıktır.
Hareket daima Batı yönündedir. Belki bazen yavaşlar, bazen yürüyüş hamlesi aksar, tökezler fakat asla durmaz. Kimse durduramaz, eksenini kaydırmaz.
Gerçek şudur: Türkiye Batı’ya doğru giden bir gemidir. Bu geminin güvertesindeki bazı gafiller Doğu’ya doğru koşmaktadır. Bunlar, koşularının gemi istikametinde 180 derecelik bir dönüş yapabileceği zannına kapılmaktadırlar.
Elbette geminin yönünü güvertedeki koşuyla değiştirmek mümkün değildir. Ters istikametteki koşuculara tavsiyemiz, hızlarını kontrol etmeleridir. Aksi takdirde durmayı beceremeyip arka taraftan denize düşmeleri ihtimal dâhilindedir.

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..