Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan Amerikada

Başbakan Amerikada
 

ARKADAŞ SOHBETİ


Dünkü yazdığım “Tayyip Bey’in Arkadaşı” başlıklı yazımda Başbakanımızın ABD Başkanı Barac Obama ile yaptığı görüşme ve önüne konan dosyalardan söz etmiştim. Bu dosyaların her biri de Türkiye’nin iç ve dış politikalarını derinden etkileyecektir. Önümüzdeki altı aylık süreçte hükümetin uygulamaya koyacağı kararlar Türkiye’nin iç ve dış politikalarını oluşturup yürütürken ne kadar bağımsız davranabildiğinin de bir göstergesi olacaktır.

Bazı dosyalar için başbakan zaten çok öncelerden kendini bağlayacak laflar etti. Açılım politikalarının sonuçlanması ve Ermenistan’la imzaladıkları protokolün işlerlik kazanması için işaret ettiği tarih bu yılın sonuydu. Aralık ayının ortalarına geldik… Ermenistan Devlet başkanı Sarkisyan da her fırsatta efelenmeyi sürdürüyor. İşgal altındaki Azerbaycan toprağından çekilmeyeceklerini, soykırım konusundaki ısrarlarını sürdürecekleri her platformda dile getiriyor. Buna karşılık bizim ABD yandaşları hemen vaziyet alıyorlar:

“Ermenistan ile sınır kapılarını açarsak böyle küçük ve fakir bir ülkeye jest yaparak dünya kamuoyunun takdirini kazanırız. Hem sınır ticaretiyle de…”

Bunlar için dünya kamuoyunun “aferin” diyerek başlarını okşaması Azerbaycan gibi bir kardeş ülkenin küstürülmesine değecek kadar büyük bir onur.

İran konusu Başbakan’ı ve Türk Dış İşlerini çok zorlayacaktır. İran bu coğrafyanın en eski kültürüne sahiptir. ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” adıyla başlattığı, bizim başbakanın da eş başkanı olduğunu gururla ifade ettiği örtülü haçlı seferi önündeki en büyük engeldir. Bu ülkenin yönetim biçimini beğenmiyorum. Kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanıp insanların inanç özgürlüğünü ipotek altına alan ve Allah’la kul arasına girip devleti bir ilahi yargılayıcı haline getirilen devlet düzeni insanı Allah’a kul olmaktan çıkarıp devleti yönetenlere kul haline getirir. Yönetim biçimini eleştirsem de İran’ın sömürgeci Amerikan emperyalizmine ve bu son haçlı seferine karşı dik duruşunu alkışlamak isterim.

Daha önceki yazılarımın pek çoğunda ifade etmiştim. Bu son haçlı seferidir ve her zamankinden daha hazırlıklı, daha donanımlı geliyorlar. Petrol zenginliğinin sefasını süren Araplar bu yolla bir tehdit olmaktan çıkarılmış. Türkiye bir taraftan yirmibeş yıldır birlikte yaşamaya mahkum edildiği, maddi ve manevi büyük kayıplar verdiği PKK terörü ve ayrılıkçı söylemler, diğer tarafta ılımlı İslam, tarikatlar, mezhepler denerek iyice sıkıştırılıp sürekli savunma yapar konuma getirilmiş. Şu anda ABD emperyalizmine dinamik bir şekilde karşı çıkabilecek tek güç İran’dır. Bu durum ABD tarafından da değerlendirildiğinden Obama’nın taleplerinden bir tanesi İran ile dostane ilişkilerimizi soğutmak, bu ülkeye karşı yürürlüğe konan ve konacak olan yaptırımlara destek olmak ve önümüzdeki yıllarda gerçekleşeceği kesin olan İran-ABD savaşında taraf olmaktır.

***

Başbakan’ın Amerika ziyareti ve bu ziyaretin sonuçlarıyla ilgili gelişmeleri yorumlamaya ileriki günlerde de devam edeceğim. Ancak bu ziyaret sırasında meydana gelen ve yedi evladımızın şehit düşmesiyle sonuçlanan hain pusu sonrası gezisini sürdürmesini ben de çok yanlış buluyorum. Eğer ziyaret ettiği ülkelerin başına böyle bir hadise gelseydi o ülke yöneticileri hemen ziyareti sonlandırıp ülkesine dönerdi. Çünkü böylesi bir davranış şehide sahip çıkma, teröre karşı askeriyle, milletiyle birlik olma mesajı verirdi. Sokaklar yangın yerine dönüp askerlerimiz pusularda şehit edilirken meclis çatısı altındaki milletvekili devleti ve yargıyı dağa çıkmakla tehdit ederken hiçbir ülke çıkarı Başbakan’ın Meksika gezisini haklı çıkarmaz.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara