Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '06

 
Kategori
İlişkiler
 

Battaniyeler...

Battaniyeler...
 

Bilgisayarımın sağ alt köşesindeki küçük kutudan bir son dakika haberi çıkıveriyor. Diyor ki "Üzerine örtülen battaniye 7 aylık bebeği boğdu." Haberin ayrıntılarına bakıyorum 10 yaşındaki küçük abla, o minicik bedeni korumak isterken ölümüne neden olmuş. Aklımdan başka şeyler geçiyor, o küçük kızı düşünüyorum. Onu korumak isterken onun ölümüne neden olan o küçük kızı...

Bazı sevgiler böyle değil mi hayatta...Korumak isterken boğmazlar mı insanı? Onu çok seversin ve ona en ufak bir zarar gelmesin istersin. Üşümesin, yaralanmasın, insanların ihanetine uğramasın, ayağı takılıp düşmesin dizleri kanamasın, bir yerini kırmasın, kötü arkadaşlar edinmesin diye ona odaklanır hayatlar. Çocukken bu koruma çemberi altındasındır. Büyürsün o çemberin çapı biraz genişler ama asla dağılmaz. Hep o korumanın altındasındır. Bilirsin ki sen aslında hiç büyümeyeceksin, sen hiç bir zaman başının çaresine bakabilecek biri olarak tanımlanmayacaksın ve her zaman korunmaya muhtaç o ilk doğduğun andaki kadar özenle bakılması gereken ufaklık olarak kalacaksın. Kocaman bir kadınım artık ya da kocaman adam oldum artık sözleri annenle babanın dudakları kıyısında küçük gülümsemeler oluşturacak. Sen ise sürekli kendi başının çaresine bakabilirliğini kanıtlamaya çalışacaksın umutsuz bir çabayla.

Sonra başka insanlarla sürecek hayatın. O hayatın içinde her zaman seni çok sevenler olacak ve seni her zaman küçük bir kızmışsın gibi korumaya çalışanlar. Seni korumak zorunluluğu hissedecekler çünkü bunu hissedecek kadar çok seviyor olacaklar seni. Kendi kararlarını vermeye çalışırken veya o kararsızlık anında kaşlarından birini yukarı kaldırıp "hımmm" diyecekler sana. "Bakalım bu karar sana zarar verme ihtimali olan herhangi bir duruma gebe mi?" Sen farkında olmadan o at kuyruklu ve şaşırdığında gözlerini kocaman açan küçük kız ifadesini takınmış olarak bulacaksın kendini. Ve hemen toparlayıp kendini, güçlü insan ifadesini suratına yerleştirmeye çalışacaksın. Ama o seni çok seven, sana baktığından görmeyecek onu, o hala küçük bir kız çocuğunun yüzüne bakarak konuşacak. Sana "katiyen olmaz" "bu senin için doğru değil" "zarar görmeni istemiyorum" diye başlayan uzun cümleli konuşmalar yapacak. Sen içinden isyan edeceksin. Kendi kendine "Ne zaman biri bana müdahale etmeden kendi kararlarımı vereceğim aceba?" diye soracaksın. İçten içe karşındaki adama kızacaksın. Sonra içini ılık yumuşak bir şey kaplayıp seni o katı kızgınlıktan kurtaracak. Birden, tüm bu söylenenlerin aslında akıl almaz bir sevgiden kaynaklandığını anımsayacaksın. Ve o küçük kız olmaya razı olacaksın. Üzerine kalın bir battaniye örtülüyor gibi hissedeceksin ama küçük parmaklarınla o battaniyeyi biraz açıp hava almayı becereceksin...Çünkü çoktan öğrenmiş olacaksın o kalın battaniyelerin her zaman üzerine örtüleceğini ve onlarla nasıl yaşaman gerektiğini...

RESİM: Mihail Antonov

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..