Baykal komplo diyerek CHP başkanlığından istifa etti...

Baykal iktidarı suçladığı konuşmasında Pensilvanya* ve ABD'den destek mesajları aldığını söyledi. AKP iktidarını suçladığı konuşmasında:"Bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur. Komplo, hukuk dışı, ahlak dışı bir tertip demektir. Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz. Duvarlara, eşyalara gizli kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız çarpıtırsınız. Böyle yaparken de dünyanın her yerinde bütün dinlerin, bütün rejimlerin, bütün ahlak anlayışlarının güvencesi altında olan insanoğlunun mahremiyetine tecavüz edersiniz. Ağır haya ve utanç bunu yapanlar için anlamını kaybeder. İnsanların şerefleri onların umurlarında değildir. Önümüzdeki komployu gerçekleştirenler, bunu sapık oldukları için ya da ticari kazanç sağlamak için veya şantaj yapmak için düzenlememişler, siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Ahlaklarına, vicdanlarına uygun bir siyaset."

"Bu tablo karşısında bana da bir görev düştüğünün farkındayım. Bu kara kampanyaya teslim olmayacağım. Bu hukuksuz ve ahlaksız komplo nedeniyle kimsenin beni sorgulamasına izin vermeyeceğim. Eğer bunun bir bedeli varsa ve bu bedel CHP Genel Başkanlığından ayrılmaksa o bedeli de ödemeye hazırım" dedi.

"Bu komplo bugünkü siyasi konjonktürün eseridir, yıllardır bekletilen bir kaset yoktur. Bir kaset ele geçirilmiş değildir. Bir komplo imal edilmiştir, taze, iki haftalık bir komplo vardır. Bu komplonun hedefi bir kişi değildir, onun çok ötesinde CHP’nin neredeyse tek başına yürüttüğü, Cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sahip çıkan sivil darbeye, sivil dikta rejimlerine karşı vermekte karşı vermekte olduğu mücadelesidir. Bu komplo CHP’nin Anayaysa ve rejim kavgası vermekte olduğu bu son iki hafta içinde düzenlenmiş ve piyasaya sürülmüştür. Komplo tezgahı malzemeleriyle çekimleriyle günceldir, tazedir. Meskene tecavüz ve ileri teknoloji kullanımı yoluyla tezgahlanan, bu komplonun iktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden, bir muhalefet partisi genel başkanına karşı bu kadar fütursuzca icra edilebilmesi mümkün değildir. Ana muhalefet liderinin hukukuna, ahlakına tecavüz eden, bu kadar kaba bir komplo
tezgahının iktidar zirvesinin bilgisi ve onayı olmadan son iki hafta içinde hazırlanıp piyasaya sürülmesi söz konusu bile olamaz. Olay sonrasında sergilenen sözde iyi niyetli, hakşinas olmaya çalışan yapay tavırlar, üzüntü beyanları perde arkasındaki tezgahın suçluluğunu örtbas etmeye yetmez."

Bilindiği üzere Ankara’da siyaset sahnesine CHP lideri Baykal’a ait olduğu öne sürülen görüntüler bomba gibi düşmüştü.Editörlerlerin onayını bekleyen yayımlanmayan yazımıda küçük düzeltmelerle sizlerle paylaşıyorum.

"CHP olayı yargıya taşıdı, görüntüleri yayımlayan sitelere yasak geldi. CHP sözcülerine göre olay komplo. Kaset montaj, teknoloji uzmanlarına dayandırılan savlara göre kırk yerinde görüntülerle oynanmış…

Doğrusu bu konular uzmanlık alanımız değil. Ancak siyasetin belden aşağı, özel yaşantıya, saygısız bir şekilde sürdürülmesi aslında ülkede yaşanan iktidar mücadelesinin ne kadar düzeysiz fakat bir o kadar da keskin bir şiddetle sürdürüldüğünün de kanıtı sayılmalı.

Türkiye kamuoyu malum olduğu üzere son yıllarda yasal veya yasadışı dinlemelerle çalkalanıyor. Ordu komutanlarından Başbakan’a kadar sanal alemde ses veya görüntüleri ortaya çıkmayan yok gibi.

Yanlış anlaşılmaya olanak vermemek için söz konusu kasedin içeriğinin doğruluğu veya yanlışlığı üzerine fikir yürütmeyeceğimi peşinen belirtmeliyim. Sonuçta eğer gerçeklik payı varsa da sürece konu olan bireyleri bağlar. Ahlak zabıtalığına kalkışmayı, yargılamayı doğru bulmuyorum.

Olayın kamuoyunu ilgilendiren yönleri üzerine fikir yürütmek daha doğru gibi geliyor. Ülkeyi yönetmeye talip olanların yaşamlarının sadece kendilerine ait olduğu söylenemez. Sahnede yer alan siyasetçiler pop kültürün ürettiği magazin figürü şarkıcılarının aksine örnek ve sorumlu bir rol model olmak zorundadırlar.

Türkiye son yıllarda iktidar destekçilerine göre, olumlu müthiş bir değişim, dönüşüm geçiriyor. Bu süreçte ortaya çıkan vesayet tartışmaları haklı olarak devletin sahiplerinin, ”kırmızı kitap”ının da değiştiği yönünde gerçeklik içeren tespitlerde içeriyor. Yabancı basında dillendirilen “kansız iç savaş” yani derin iktidar mücadelesi bana öyle geliyor ki, günümüz olanaklarının da sonuna kadar fütursuzca kullanılmasını içeriyor. Gelişmelere bu perspektiften bakmak daha sağlıklı değerlendirmeler yapmamızı sağlayabilir.

Anayasa değişikliği üzerinden yürütülen tartışmalar herkesçe malum. Bu süreçte değişikliğin karşısında her türlü zeminde mücadele edeceğini deklare eden Baykal’ın hedef olması çok da şaşırtıcı değil. Hele gündemi sarsan görüntülerin hemen peşinden suikast iddialarının gelmesi de düşündürücü. Hedef şaşırtmaktan başka anlamı/işlevi olmayabilir. Kim bilir belki görüntülerin kaynağı ile suikast mailinin geldiği kaynakta çakışıyor/örtüşüyordur. Gelişmeler yargı süreci sonunda kamuoyunda şüphe bırakmayacak şekilde ortaya çıktığında her şey daha net anlaşılabilecektir.

Ortaya çıkan gelişmelerin kimin işine yarayacağına bakarak ufuk turu yapmakta da yarar var. CHP içinde yürütülen iktidar mücadelesi ya da AKP iktidarı ile CHP’nin yürüttüğü muhalefet anlayışı açısından görüntülerin içeriğinin doğruluğu bir yana sürecin Baykal’ı ve dolayısıyla muhalefet partisini yıpratacağı malum.

Ülkede yaşanan süreçleri sadece Türkiye siyasetinin iradesine bağlamadan olayları, gelişmeleri irdelersek, uygulanan küresel politikaları ve arkasındaki gücü görme olanağını ıskalamayız. Siyaseti “tarih yazma ve yok olma” ikilemine hapseden fotoğrafı da bu bağlamda düşünmeliyiz.

*Fettullah Gülen'in yaşadığı yer.Baykal bu konudaki açıklamasıyla "Gülen cemaati'ni akladı.

http://www.milliyet.com.tr/komplo-/guncel/haberdetay/08.05.2010/1235163/default.htm

Necati TÜFEKCİ 08/05/2010 Ankara