- Kategori
- Siyaset
Baykal muhaliflerine de iki çift sözümüz var

Bekir Coşkun’un, vurguladığı nokta net: Deniz Baykal yönetimindeki CHP’nin, ülkeyi karanlığa sürükleyen AKP iktidarına alternatif olamayışı... Bu nedenle de, halkı AKP’ye mahkum ettiği bu süreçte olan bitenden en az AKP kadar sorumlu olduğu...
Bu Türkiye’nin genel tablosu...
Zaten CHP’nin hem parti içi, hem parti dışına sürüklenmiş muhalefeti de en çok bu nedenle seslerini yükseltiyor Baykal’a karşı.
...
Peki şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim...
CHP özelindeki tablo bundan daha mı farklı?
Yoksa sadece roller mi değişik?
Hadi daha açık soralım; Baykal’a vurmak için fırsat kollayan CHP’li muhalifler, Baykal’a alternatif olacak hangi ismi CHP’li vatandaşların önüne koyabilmiştir?
Yakın zamanı anımsayalım:
‘Lider Karizması’ndan zerre payını alamamış Haluk Koç mu?
‘Liberal solcu’ Fuat Keyman danışmanlığındaki ‘iş adamı’ Umut Oran mı?
Daha da gerilere gitmemize gerek var mı?
Mustafa Sarıgül desem, yeterli olur mu?
...
Bu adayların hemen hepsi, en basit açıklamayla, AKP karşısında alternatif olamayan Baykal yönetimindeki CHP’ye eşitir!
AKP karşısında, bugünkü CHP ne kadar alternatif olabiliyorsa; bu isimler de Baykal karşısında o kadar alternatif olabilirler.
Yani, Baykal muhalifleri, bizzat Baykal’ı eleştirdikleri noktada suçlanmalıdırlar.
Alternatif yaratamamak!
...
Çünkü biz, CHP yönetimine muhaliflikten bahsettiğimizde; körü körüne Baykal karşıtlığından bahsetmiyoruz. Tam tersine, bu tarz bir ‘ezberci tembel muhalefet’in, CHP’ye en az Baykal kadar zarar verdiğini düşünüyoruz.
‘Baykal gidecek CHP kurtulacak’ söylemine de yine aynı soruyla yaklaşıyoruz: ‘Peki yerine kim gelecek? Öneriniz ne? Adayınız kim? Hazırlığınız ne durumda?’
Çünkü bu çok önemli bir soru.
Baykal’ın gitmesi kadar, belki daha da fazla önemli olan yerine gelecek kişi ve o kişinin sergileyeceği politik tavırdır.
Çünkü yanlış adaylar, yanlış isimlerle; partiyi Deniz Baykal’dan kurtarmak isterken, herşeyi kaybetmek, varolan toplum desteğini yitirmek de olasıdır.
Ve şu ana dek aday diye öne sürülen isimler düşünüldüğünde bence bu bir olasılıktan da ötedir...
...
Unutmamak gerekir ki, siyasette iki adım sonrasını görmeden yola koyulmak, çoğu zaman felakete davetiye çıkarmaktır...
Ve hiçbir yol hazırlığı yapmaksızın, oturduğu yerden ahkam kesen, eleştiri sıralayanlar; en hafif deyimle ‘tembel geveze’lerden başka hiçbir şey değillerdir.
...
Yıllardır, Deniz Baykal’a karşı aynı söylemlerle muhalefetini dile getiren, birbirinden kopuk bir büyük kesim, sonunda çıkara çıkara Umut Oran’ları, Mustafa Sarıgül’leri çıkartıyorsa...
O zaman dönüp bu insanlardan da hesap sormak gerekir!
...
Bekir Coşkun aynı yazısında şöyle diyor: ‘Artık Türkiye’nin vebali Deniz Baykal’ın sırtındadır. Eğer bu ülke AKP gibi bir felaketi yaşamaya devam edecekse, bunun sorumlusudur Baykal...’
Başta yaptığımızı sonda da yapalım; rolleri ‘genel’den ‘özel’e taşıyalım ve diyelim ki: ‘Artık CHP’nin vebali, Baykal’ı durmaksızın eleştiren o muhaliflerin de sırtındadır. Eğer bu ülke, Deniz Baykal yönetiminde bir CHP’ye mahkum olmaya devam edecekse, elle tutulur tek bir alternatif sunamayan muhalif kesim de bunun sorumlusudur...’
...
Yani..
CHP’de çürümüşlük, yönetimle sınırlı değildir; muhalifleri de en az yönetimi kadar suçlu ve sorumludur...
...
Ve zaten tam da bu nedenle, artık bu insanları kendi kısır kavgalarında bırakıp, yeni bir başlangıca ihtiyaç olduğunu dillendiriyorum...
Atatürk ilkeleriyle...
Sulandırılmamış sol politikalarla...
Ama artık Atatürk’ün partisi olmadan...
Hem, CHP’li vatandaşlar arasında, gerçek anlamda devrimcilerin sayısı da işte o zaman ortaya çıkar...
Ne demiştik?
Devrimcilik, artık işlevini yerine getiremeyen kurumların yerine yenisini koymaktır...
Bunu yapamayanlar da; devrimci falan değil basbayağı muhafazakarlardır...
...
Yani Atatürk’ün deyimiyle, ‘akan nehrin çamurunu elleriyle tutmak isteyen insanlar...’
(www.taylanozbay.com)