Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Baykal neden 'uzlaşmadan yana' değil...

Baykal neden 'uzlaşmadan yana' değil...
 

CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL...


Başka bir makalemde de, demokrasinin uygulanması için ilk önce uzlaşmanın gerektiğini belirtmiştim. Sağ-Sol, Laik-Dindar, Kürt-Türk diye ayrım yapmayan bir yönetimin gerektiğini de yazmıştım. Ancak biliniyor ki; en iyi anlaşma, iki tarafın da taviz verdiği anlaşmadır. İktidar partisi ile muhalefet partileri uzlaşamazsa, demokrasiden ve kalkınmadan söz edilemez.

Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah GÜL, 23 Nisan’ da siyasi parti liderlerini öğle yemeği için davet etti. Ancak CHP Genel Başkanı Sn. Deniz BAYKAL, daveti reddetti ve gelmeyeceğini bildirdi. Sebebi tartışıla dursun, birkaç sebep zinciri medyaya sızmış durumda. Bazı medya kuruluşlarından aldığım izlenimlere göre, Sn. Baykal daveti reddetme sebebi olarak, toplantının gündemsiz olduğunu belirtmiş. Aslına bakarsanız bir bakıma haklı, gündemsiz bir toplantı için vakit kaybetmek istemiyor anlaşılan. Ancak bu hem medya tarafından hem de halk tarafından büyük ölçüde şöyle anlaşılıyor: “Baykal sulhden(barıştan) yana değil.” Zaten basını biraz takip edenler bilirler; Sn. Baykal daha önce de Cumhurbaşkanının davetlerine katılmayacağının bildirmişti. Bu da büyük hata. Cumhurbaşkanının niyeti açık. Kendi görüşümü belirtmek gerekirse; Sn. Gül, uzlaşmadan yana, gibi. Baykal geçtiğimiz günlerde bir röportajında:”Sn. Gül’ün şahsını severim. Ancak siyasi görüşünü yanlış buluyorum” demişti. Sn. Baykal’a sormak isterim doğrusu: Eğer Sn. Gül’ün şahsını seviyorsanız, niçin davetine icabet etmiyorsunuz? Sizin de belirttiğiniz gibi siyasi görüşünü sevmeyebilirsiniz. Bu çok normal. Ancak şahsını sevdiğiniz birinin (ki bu ‘biri” diye nitelendirdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı), davetini niçin reddediyorsunuz.

Uzlaşma olmadan ne Türkiye ne Dünya hiçbir ilerleme yolu bulamaz. Uzlaşmasız bir yönetimi olan Millet, geride kalmaya mahkumdur. Mecliste kaç parti olursa olsun. Bir parti iktidar olduysa, bence diğer partilere ‘muhalefet’ demek kesinlikle yanlıştır. Çünkü herkes biliyor ki; muhalefetin kelime anlamı, karşıt görüştür. Siyasi görüş ne olursa olsun, her parti ve vekilin misyonu sadece Türkiye Cumhuriyetini muhasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak, hatta Ülkemizi Avrupa ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyaya ihracat yapabilecek konuma getirmek olmalı. Sizce de öyle değil mi?

Sizce siyaset, karşı görüşlü, kutuplaşmış bir grubun ‘güya’ ülkeyi kalkındırma çabasıyla mecliste tartışarak maaş alması mıdır? Buna cevaben:”İktidar partisi tutumunu değiştirse, kavga olmaz.” diyebilirsiniz. Ben de bu cevabınıza karşılık derim ki; sorun iktidar partisi değil. Az önce de belirttiğim gibi, Türkiye’de iktidar olamayan partiyi muhalefet görmekten kaynaklanan bir takım sorunlar sonucunda çıkıyor, bu anlaşmazlıklar. Rahmetli Sn. Bülent ECEVİT zamanında da böyle kavgalar yok muydu? Anlayacağınız mesele, sağ-sol çatışması değil. ‘Muhalefet’ inancını benimseme girişimi diye adlandırabiliriz, belki.

Bu ülkenin bir şekilde ilerlemesi gerekir. Bu Millet, devletini baş tacı etmiş, yine edecektir. Ancak artık Millet de, bazı politikacılar da bu kargaşadan sıkıldı. Baykal olmasa da, Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin de uzlaşmadan yana olduğunu düşünüyorum. Ve diğer makalelerimde belirttiğim gibi: Asla ne sağ ne de sol partilere düşmanlığım bulunmamakta. Mesele, yönetim meselesidir. Hangisi saygıyı hak ediyorsa, saygımız onadır. Dilerim ki; hepsi bir olsun ve saygyı, sevgiyi hak etsinler...

Teşekkürler…

 
Toplam blog
: 89
: 3439
Kayıt tarihi
: 10.11.07
 
 

Tesekkurler ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara