Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Bayramlar
 

Bayram gelmiş neyime...

Bayram gelmiş neyime...
 

Ben, yaş 13


Benim hatirimda kalan hep eski bayramlar. 17 yasima kadar yasadim eski bayramlari. Cocukken yasanan bayramlar unutulmuyor. Eski resimlere derin-derin bakmak, resim yoksa derin düsünüp animsamak yetiyor veya yetmek zorunda anilarin canli havasini teneffüs etmek icin. Hayiflanmanin bir yarari olmayacagi icin ah! nerde o eski bayramlar diye hayiflanmak istemem dogrusu. Insan isterse, eski bayramlarin havasini kendi aile ortaminda yaratabilir. Bayram yasanacaksa Türkiye'de yasanir. Burada bayramin havasini ben pek alamiyor ve yasatamıyorum.


Eski Bayram ritüelleri:

Bayram öncesi evler kiyi bucak temizlenir perdeler yikanirdi. Bugün yüksek teknolojinin sundugu elektoronik ve manuel kullanilan aletler falan yoktu. Beden gücü sagolsun. Bugün, modern cagda pek fazla bedensel efor harcamaya gerek kalmadan calismak mümkün. Mümkün ama, hareketsizlikden dogan sikayetler, rahatsizliklar da artmakta. Aklima gelmisken nacizane hatirlatayim: Temizlik yaparken gereksiz yere fazla deterjan ve su kullanmamaya özen gösterin. Bulasiklarinizi mümkünse eger bulasik makinesinde yikayin. Elle yikanan bulasiklarda; daha fazla su ve deterjan sarfiyati oluyormus arastirmacilarin dediklerine göre.

Camasirlar 95 derecede yikanirsa elektrik sarfiyati fazla oluyor. Normal, saglikli bir ailenin camasirlarindaki bakteriler, lekeler, kirler 60 derece isida modern camasir deterjanlariyla temizleniyor. Ancak ekstrem durumlarda 95 dereceli ayari kullanmak yerinde olabilir. "Amaan sende, sadece benim tasarruf yapmamla küresel isinmayami cözüm bulunacak" gibi bahanelerle teselli olunmamali. Birazcik sorumluluk duygusuyla herkes uygulamasi mümkün. Ufak seyler ama küresel isinmanin artmamasina verecegi katki kücümsenmemelidir.
 


Neyse ben kücük bayram animi anlatmaya devam edeyim. O yillarda konfeksiyon sanayii pek gelismemisti. Bugün modern ve lüks sinifina giren terziler dikerdi giysilerimizi. Terzinin diktigi visnekurusu renginde kadife elbisemi hatirladim su anda. Cok severdim o elbisemi. Bayram giysimdi. Anneannemin hediyesiydi. Birde siyah rugan ayakkabilarim vardi, yürürken bir yere carpmamaya özen gösterirdim. Aman da aman, ucardim sevincten sık oldum diye. Bayram arifesinde yatagimin bas ucuna koymustum. Bayramin birinci günü ilk defa giyecektim. Daha önce giymek olmazdi. Hemen uyumak isterdim sabah erken olsun, kalkinca ayakkabilarimi biran önce giyeyim diye.

Annem sabah erkenden uyandirirdi hepimizi. Heyecan, sevinc, merak gibi karisik duygular icinde oldugumu hissederdim uyandigimda. Üc oglan bir kiz; dört kardestik. Hepimiz siradan banyo yapardik. Camiye gideceklere öncelik taninirdi.
Daha sonra babam  kardeslerimi alir camiye giderdi. Annem darilmasin diye. Camiye gitmek istemezdi. Ön saftakilerin ayak kokusundan falan sikayet ederdi. Herkesin pis coraplarla bastigi yere basini koymak istemedigini sebep gösterirdi. Tam bayram namazi baslamak üzereyken giderdi. Iceriyede girmezdi havasiz diye. Hava soguk dahi olsa avluda en son sirada yer alirdi. Kilolu oldugu icin -dizlerinin üstünde uzun süre oturamazdi, namaz biter bitmez en erken kalkip camiden ayrilan o olurdu.


O yillarda manifaturacilar iyi kazanirdi. Bizim girdigimiz magaza kücüktü. Üc bes kisi girince kimildayacak yer kalmiyordu ortada. Üc duvari cepecevre tavana kadar siralanmis rengarenk yünlü, pamuklu, ipek, saten v.b. kumas toplarinin dizilmis oldugu raflar; kücük bir dolapta rengarek dügmeleri seyretmeyi cok severdim. Coraplar, esarplar da satilirdi.

Magazadaki kumas kokularini severdim. Bir kenarda uslu uslu konusulanlari dinlerdim. Birazda utangac bir kiz cogu idim. Icimden sevinir bana alinacak hediyeleri beklerken sabirsizlanirdim. Birde corap alacaklardi bana. Annem elimi yumruk yaptirdi corabin ayagima uygun olup olmadigini anlamak icin. Corabin ucu ve koncu yumrugumun cevresinde birlesip uc uca deymesi lazimdi. Bir santim kadar fazlada olsa da olurdu. Cünkü cocuk oldugum icin ayagim daha büyücekti ilerde kücük gelmesin diye.

O yillarda yoktu sentetik kumaslar. Daha sonraki yillarda sentetik gömlekler cikti piyasaya. Yanilmiyorsam altmisli yillarin ortalariydi. Naylon gömlek denirdi adina. Yikamasi kolay, citiilemeye pek gerek yoktu. Sikmadan islak islak as kurusun -ipten al giy derlerdi. Hic olmazsa gömlek yaka ve mansetlerini kolalama derdinden kurtulmustuk. O yillarda birde dillerden düsmeyen bir söz vardi. Naylon gömlekler cikti - yakinda naylon kizlar cikacak. Düsünürdüm nedemek istiyorlar diye, cocuk aklimla.

Kumasin dokuma ve iplik kalitesini anlamak icin kenarina bakilirdi. Kenari saglam - kalinsa iyi kumasti. Kenarina bak bezi al, anasina bak kizini al derlerdi.
Benide zaten o yüzden aldilar/istediler -)) Güya ben inatmisim. Annem öyle söylerdi hep. Adim inatciydi. Beni istemeye gelenlere "kizim biraz inatcidir..." demisti. Hic anneler öyle söylermi? :) Oglanin basini yakmayayim diye söyledi herhalde. Bana kalirsa yakmadim -ama nikahta keramet varmis, sonra sever mis- mis misim, güya... Tahminleri dogru cikmadi. Neyse ki ikincisinde kendi kararimi kendim verdim.

Simdi o inatci cocuktan, kararli bir yetiskin oldu. Bu halimden memnunum.
Hay Allah aldim basimi gidiyorum :) Neyse nokta koydum. Yoksa cok uzun olacak. Okurken sizleri sıkmak istemiyorum.

Nerde kalmistim? haa! evet manifaturaciya kumas almaya gitmistik ailece bayram öncesi alisverisleri icin. Kumaslar alindi. Terziye verildi. Daha sonraki günlerde bakkal, manav alisverisleride yapildi. Evde baklavalar börekler acildi. Bayram sabahi geleneksel tuzlu -sütlü corba pisirdi annem. Hosuma giderdi. Ben o corbayi orada birakmistim. Simdi aklima gelmisken pisireyim bari.


Bayram namazindan gelirdi babam ve kücük kardeslerim. Yeni giysilerimizin icinde mutlu bayramin kutsal atmosferini teneffüs ederken, ailece birlikte sütlü pirinc corbasiyla baslanirdi kahvaltiya. Böreklerle falan güzel bir kahvalti yapilirdi. Daha sonra misafirleri bekleme heyecani icimi kaplardi. Misafirlere ikram islerinde anneme yardim ederdim. El öperk seker toplamak icin gelen cocuklara kapidan seker ikram ederdim. Ben seker toplamaya hic gitmemisimdir. Utanirdim. Zaten akrabalarimiz haric konu komsuya yalniz gitmezdim, bayram ziyaretleri icin.
Daha sonra annemden büyük olan akrabalarimizi ziyaret ederdik. Sonuc: Darginlar, küsler barisirdi/baristirilirdi. Ziyaretcilerin biri gider, bir digeri gelirdi. Büyükler kisa sohbetler ederdi.

Kurban Bayraminda büyükbabamlarin bahcesinde kirmizi kurdeleli, bir iki gün sevdigimiz besledigimiz kuzucuklar kurban edilirdi. Bogazlari kesilirken- kanin akisini, hayvanin titreyisini hem merak eder hemde arada bir gözlerimi kapatirdim. Eti kavrulur kahvalatinda yenirdi. bir kismida komusulara dagitilirdi. Aslinda cok severdim o kavurmayi yufkanin arasinda. Ama ben bugün evimde besledigim hayvani kestirmem. Et yerine kurban icin verilen parayi fakirlere dagitirim.


Kurban Bayramininizi en icten dileklerimle kutluyorum.  Saglikli, mutlu bir bayram gecirmenizi diliyorum.

Sevgi ve saygilarimla

Mine

15.12.2007

 
Toplam blog
: 139
: 4264
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

Yurt dışında yaşıyorum. Spor, yürüyüş vb. bedensel aktiviteleri düzenli uyguluyor - vegan tarzı besl..