- Kategori
- Deneme
Bayram gibi bir Bayram günü

Bayramlarım eskisi gibi coşkulu geçmiyor.
Ne tadı ne heyecanı var artık. Herkes ayrı ayrı yerlerde, herkes tatil derdinde. Elbet başka sebeplerim de var, pişmanlık duymadığım. Belki biraz yaş da ilerliyor, bir sebep de bu olabilir.
Ama bugün bayram gibi bir bayram günü yaşadım.
Gelenek ve göreneklerin tam olarak devam ettirildiği, gencinden yaşlısına bayram coşkusundan taviz verilmediği şirin bir kasabadaydım. Adapazarı'na bağlı bir kasaba.
Misafir olduğumuz evlerdeki insanların bir kısmı beni tanıyordu, bir kısmı ile ilk kez tanıştık. Buna rağmen gösterilen konukseverlik, sıcaklık, güleryüz şaşırtıcı derecedeydi.
Evlerde hiç çekirdek aile yok. Yaşayan büyüklerle birlikte oturuluyor. Bu çok zor bir durum değil orada, çünkü evler o kadar büyük ki, üstelik hemen hepsi iki katlı, kimi bağımsız kimi içerden dubleks. Hele bir tanesinin mutfağı vardı ki benim evin salonu kadar neredeyse.
Kayınvalideler yan gelip yatmıyor, ama gelinler görüyor bütün işleri. Gelinler arasında da gizli bir hiyerarşi var, en son gelen alt kadroya dahil olmuş oluyor ve kendini göstermek için daha çok çabalıyor. Gerçi yeni gelinler eskiler gibi değil bazı bakımlardan, daha modern giyimli, daha fazla konuşabilen, biraz daha rahat gelinler yani. Bu da gayet doğal tabi.
Değişmeyen şey ise yeni gelinlerin bütün takılarını üzerlerinde taşımaları. Bunu bir iftihar meselesi olarak görüyorlar. Ne kadar bilezik, yüzük, kolye varsa takıp talıştırıyorlar. Ayaklı mücevher dükkanı gibiler.
Kadınlar adına sevindirici bir şey de öğrendim. Bir kaç yıl önce yörede bir çok fabrika açılmış, şeker, piliç, otomotiv gibi sektörlerde faaliyet gösteriyorlar. Çalışmak isteyen vasıfsız genç kızları işe almış bu fabrikalar. İşe başlayan genç kızlar evlenecekleri zaman damat adayına, evlendiklerinde de çalışmayı şart koşuyormuş, genellikle kabul ediyormuş damat adayları da. Böylece bu yörede artık çalışmayan genç kız ve yeni gelin pek kalmamış. Biz kadınlar adına gerçekten sevindirici bir durum. Parası belki az, ama sosyal güvenceleri var, sağlık yardımı, emeklilik hakları gibi. Hem kısır ev yaşamından üreten olma konumuna geçip manevi tatmin de sağlıyorlar. Sanırım en iyi tarafı da bu.
Bayram gibi bir bayram günü yaşamanın tek kötü tarafı mide fesadı geçirmek galiba. Girdiğimiz her evde önümüze konan ikramları geri çeviremeyip en azından bir çeşidini yemek zorunda kalınca böyle oluyor. Artık üç gün yemek yemesem idare edebilirim, o kadar yani.
Yine de, bir dahaki bayramda tekrar buluşmayı diliyorum o güzel insanlarla.