Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '08

 
Kategori
Bayramlar
 

Bayramlık...

Bayramlık...
 

Bayram şekeri...


Bu sene de “Ramazan” veya ”Şeker” bayramımızın süresi epeyce uzun, tamı tamına 9 gün…

“Gelişmiş ülke” olmanın getirdiği rahatlık içinde, inancımız doğrultusunda “Farz” görevlerimizden “Oruç” ibadetini de yerine getirdiğimize göre, eh artık 9 günlük tatili ve tatil sürecinin içinde de üç günlük “Bayram” geleneğimizi sürdürebiliriz.

Tatil sürelerinin uzun tutulması, aslında ülkemiz açısından çok da güzel bir şey değil, çalışmaya, üretmeye ihtiyacımız varken dokuz gün “Tatil” yapmanın anlamını kavrayamıyorum.

Diğer taraftan da “Ramazan” veya “Şeker” bayramımızın da kültürel ve sosyal boyutunun da kaybolmasından yana hiç değilim.

Hani, bizim ve bizden de yaşlıları “Neredeeee o eski bayramlar…” serzenişimizi de ortaya koyarken…

Özellikle “Ramazan” ayrını takip eden bayramımız ile ondan iki ay on gün sonra gelen “Kurban” bayramımızdaki kültür aktarımının artık zorlaştığını, insanlarımızın bu günleri gereği gibi değerlendirmediğini düşünüyor ve üzülüyorum.

Son zamanlarda Başbakan’ın demesi ile “Erozyona” uğramasının asıl nedeni, bu günlerin başının ve sonunun tam bu bayramımızda olduğu gibi “Tatil”e dönüştürülmesi olarak görüyorum.

Olumsuzluğa götüren diğer bir yanı ise, “Gurbet” yaşantısının çoğalması olarak görüyorum…

Elbette insanlar, bu güzel günleri aileleri ile birlikte geçirmek istiyorlar ve buna da hakları olsa gerek.

İşin bu yamacından baktığımızda ise, “Üç günü” yolda geçirmek yerine üç günü aileleri ile birlikte geçirmek adına, sürecin başını ve sonunu “Yol” zamanına ayırıyorlar…

Ve böylece de sürecin bir kısmı “Tatil” olurken diğer bir kısmı da “Bayram” havasında geçiyor.

Her ne kadar “Uzun zaman” veya “Kaybolan günler” diye baksak da, aslında bir tarafında da zorunluluklar söz konusu.

Bu, bayramı “Bayram” olarak geçirmek isteyenler için oldukça güzel…

Ama “Bayramı” bir kenara bırakıp “Tatil” yapmak isteyenler için ise, aslında “Kayıp zaman” olarak görmek mümkün.

Her neyse, “Tatil” veya “Bayram”, önümüzde geçireceğimiz tam dokuz gün var, isteyen ailesine ayırsın, isteyen tatilini yapsın. Ama kimse kimseye “Tatil” veya “Bayram” gibi karışmasın, mutlu olsunlar, sağlıklı gidip gelsinler…

Örneğin ben de Kayseri’den “Bayram” için Ankara’ya gelmek üzere Cumartesi günü yola çıktım. Böylesi günlerde bazen tatlı sohbetlere de kapı aralıyoruz.

Mesela Cumartesi günü arkadaşlarıma Ankara’ya gideceğimi haber vermek için aradığımda, söze “Tatavanızın arifesi mübarek olsun” diye söz başladım…

“Tatava” ne demek bilmiyorum, ama arife gününden önceki gün için dendiğini biliyorum. Yani, Pazar günü, bayram arifesinin tatavası, cumartesi de tatavanın arifesi oluyor bu hesaptan…

Tabi ben lafa böyle başlayınca da “Abi… O ne demek oluyor” diyenler de oldu. Ben de “Merak etmeyin, kafayı da karıştırmayın, laf ola bere gele gibisinden söyledim” diyorum.

Nasıl olsa “Laf ola, beri gele” gibisinden sözlerimiz çoğalmadı mı?

Bugün “Tatava”, yani Bayramın öncesi günün öncesi…

Bugünden bayramınızı kutlasam bir sakıncası var mı?

“Olmasın” diye düşünerek, tatava gününüzden bayramınızın aifesini de, bayramınızı da kutluyor, sağlık ve mutluluk için hem “Tatil” hem de “Bayram” geçirmenizi diliyorum…

Özellikle seyahat halinde olacaklara “Aman… Dikkatli olun” önerimi özellikle vurgularken, sağ ve salim evlerine dönmelerini diliyor, dua ediyorum…

Dostlar…

Bayramlar güzel günlerdir… Sizlerin de bu günleri en güzel şekilde geçirmeniz dileği ile…

Bayramınız kutlu olsun… Nice bayramları, sağlık ve mutluluk içinde göresiniz…

İnşallah…

28 EYLÜL 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..