- Kategori
- Bayramlar
Bayramlık çocuklar

Lacivert bir pantolon. Beli çarpraz işlemeli, sarı simli. Ucunda üç renk boncuk. Zar - zor geçinen ailelerdeki çocuklardan , farklıydı benim çocukluğum... O yıllar, bermudo pantolonlar modaydı. Herkeste kareli kumaştan bir örnek. Nedenini şimdilerde dahi anlayamadığım; ancak yüreğimdeki izini iyi bildiğim, benim asla olmayan, bermudo pantolon modası. Ama çocuksun ya, çözümü paçalarını kıvırarak bulduğun, bayramlık lacivert pantolonun...
Bayrama her çocuk gibi, tarifi mümkün olmayan, heyecanlarla uyanırdım ben de. Babaannemden başlayıp, sırasıyla öpülürdü eller. O sabahlarda en çok etkileyense; annemin, babaannemin ve babamın elini öpmesiydi. Duygulanırdım, güzeldi çünkü. ( Ben de gelinim artık. Seve seve öpebildim elleri. Ne mutlu. )
Verilen harçlıklar. Doğru "Fırış Amca'ya" gidilirdi; cebimizde azlığını - çokluğunu farketmediğimiz, paralarla. Kız kovalayanlar, çat-patlar, pervaneler alınırdı. Da, mahallede sesten dur durabilirsen artık. Kimse kızmazdı ki bize. Çocuktuk biz. O mahallenin bayramlık çocuklarıydık. Hiç atlamadan bayramlaştığımız komşularımızdan sonra, halamlara gitme vaktiydi artık. Halamın, kolonya kokmaya çoktan başlamıştı bile evi. Genellikle kahverengi şekerliğinde, badem şekerleri ve sütlü şekerleri olurdu. Akşam yemeği birlikte yenirdi. En büyük kalabalığımız, onlardı çünkü...
Buruk olduğum bayramlardaysa; biraz eksik, biraz yarım yanımla, daha bir yalnızlık kaplardı içimi. Annem nöbetçi olurdu çünkü... Koşarak çıkardık hastahane yokuşunu. Çocuktuk biz, bayramlık çocuklar. İlaç kokan annesinin kokusunu almaya giden, bacaklarına sarılan. Belkide yine , o burukluktaki, o heyecanlardaki çocuklarız biz. Bayramlık çocuklar olmasa da yaşımız. Altı yaşındaki Neşet'in gözleri ile... SAYGILARIMLA. ŞULE ARSLAN 30 EYLÜL 2008