BAZI GERÇEKLER VARDIR Kİ…

Bazı gerçekler vardır ki, onları ters yüz edemezsiniz. El sürmeye kalkarsanız, eliniz yanar, çarpılır, mahvolursunuz. Bunların başında Türkiye Cumhuriyeti’nin “Cumhuriyet” olan şekli ile “Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” olan niteliğini değiştiremezsiniz…

İkinci bir gerçek vardır, o da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleneklerini bozamazsınız…

Bizim “Devlet” yapımız, bazılarına ters gelse de, kabullenmeseler de, bu iki temel üzerinde sağlamca ayakta durmaktadır.

Bazıları vardır ki, hem “Devlet” ile uğraşmayı, hem de Türk Silahlı Kuvvetleri ile uğraşmayı marifet sayarlar.

Oturdukları yerde, her iki temel ilkeye karşı çıkmak, onlara büyük zevk verir. Hatta her iki taraftan da karşı ses çıkmaması onlara güç verir.

Oysa…

Her iki taraf da öylesine sağlam bir temel üzerine oturmuştur ki, öylesine sağlam bir koruyucu unsurlara sahiptir ki, karşılarındakilere sabırlı davranırlar. Daha doğrusu, onları “Adam yerine” koymazlar…

Ancak onlar, kendilerinin “Adam yerine” konulmadığının ya farkında değildirler, ya da yüzlerine tükürülse “Yağmur yağıyor, Allaha şükür” derler…

Önümüzdeki bir iki yıl içinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni komuta kademesi ortaya çıktı…

Her zaman olduğu gibi, yine güçlü bir komuta kademesine sahip oldu…

Diğer taraftan önümüzdeki günler, yeni siyasi gelişmelere açık bir vaziyette süre gidiyor…

Başbakan, Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkında verdiği karar karşısında “Hiçbir şey olmamış” gibi davranmaya çalışması, aslında tabanına “Bize bir şey olmaz” tarzında yine Kasımpaşalı tavır sergilemesinden başka bir şey değil. Oysa, o da şapkasını önüne koymuş düşünüyor olmalıydı… Hatta düşünüyordur da…

Diğer taraftan, yine siyaseten yapılmış bir hatayı seyrediyoruz…

AKP’nin kapatılması hesabı üzerine kurulmuş bir hesap, bir anda tutmadı…

Siyaset öyle bir şey ki, erken atılan adım, erken öten horozun akıbetine uğratır insanı…

Abdullatif ŞENER’in adımı, bu gerçeği bir kez daha kanıtladı…

Mevsiminden, zamanında önce denize indirdiği yelkenlisini, ne yazık ki rüzgâr doldurmadı. Şimdi deniz ortasında rüzgar bekleyen yelkenliye benziyor.

Ya da…

Tam oku yerleştirdi, yayı gerdi, ama eli pırttı, ok menzile doğru gideceğine, ayağının dibine, yere düştü…

O eğilip yerden oku alıp, yaya takıp, tekrar gerip atana kadar, karşısındakilerin hedefi haline geldi bile. Başarılı olacakken, erken kalkınca başarısız bir girişim oldu…

Oysa gelecek günler, yeni siyasi gelişmelere sahne olacak…

İyi bir girişim, zamanında bir atılım, mahalli seçimlerle birleştirilecek veya zamanında yapılacak genel seçimler için şimdiden hareketler başladı bile…

Yeni oluşumlar için, yeni girişimler için ortaya çıkacak olanların, yazımın başında ortaya koyduğum gerçekleri iyice anlamış olmaları gerekiyor.

Değilse…

İşte o zaman aldıkları oy oranını babalarından intikal etmiş miras gibi kendilerinin sananların uğradıkları hezimete uğramaları işten bile değil…

Önümüzdeki günleri iyi takip edin…

Doğru analiz etmeye çalışın. Göreceksiniz çok ilginç gelişmeler olacak…

<ı>04 AĞUSTOS 2008