Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

BDP İle PKK Buluşması Gözlerimizi Yaşarttı Doğrusu (!?)

Tabii bu gözyaşları ‘sevinçten’ asla değil!.. Ya neden? Ülkenin bir ucunun, tıpkı HEPAR Genel Başkanı sayın Osman Pamukoğlu’nun belirttiği ve uyardığı gibi, gerçekten de gitmiş görünüyor da ondan gözlerimiz yaşardı!… Onlar sakal kesmeyle uğraşırken, meğerse adamlar bir kolumuzu kesmişler de haberleri yok!..

Şu olanlara bir baksanıza: Bir milletvekili kaçırılıyor, iki gün sonra aynı yerde serbest bırakılıyor; hani güvenlik güçleri nerede!?

Üç gün sonra da BDP konvoyu birkaç milletvekili eşliğinde Şemdinli’ye gidiyor, güya yolları PKK hainlerince kesiliyor; bu teröristlerden korkup kaçacakları yerde, hepsi hasretle boyunlarına sarılıyorlar, bazı gazetecilere gözdağı veriyorlar, hani güvenlik güçleri yine neredeler!?

Bir süre muhabbetten sonra bakın iki BDP milletvekili neler diyorlar:

Gültan Kışanak, Kürt sorununun mahkeme koridorlarında çözebilecek bir sorun olmadığını belirterek; "Kürt sorunu adaletle, vicdanla demokrasi ile çözülebilecek bir sorundur. Her ne vesileyle konuşsak mahkeme açıyorlar, halkla buluşsak mahkeme açıyorlar. Bu ülkenin savaş gerçeği kamuoyuna doğru yansıdı diye dava açıyorlar. Kürt sorununu mahkeme koridorlarında boğmaya çalışıyorlar. Ama bu bir çare değil. Bu ülkenin artık gerçek, kesin, hakiki bir çözüme ihtiyacı var. Herkes bu işi sağa sola havale etmekte. Biri karakola havale ediyor, biri mahkemeye havale ediyor. Havale etmekten vazgeçsinler. Bu konunun özeti, siyaseti, politik olarak bir çözüm bulunmalıdır. Dünkü sorunu, oraya buraya havale eden, mahkeme koridorlarında boğmaya çalışan bir yaklaşım olarak görüyorum. Hiç bir faydası yok, bugüne kadar faydası olmamıştır" dedi…
Aysel Tuğluk ise, yaptıkları her faaliyetten soruşturma başlatıldığını söyledi. Tuğluk;"Başlatabilirler, bizim de söyleyeceğimiz şeyler var. Bizim yaşadığımız, yasa dışı bir şey değil. Son derece doğal, son derece gerçek bir durumla karşılaştık. Bunların farkında değillerse, bu onların sorunu. Biz o karşılaşmadan mutluyuz. En azında onları dinlemek, onların hangi koşullarda, nasıl bir mücadele verdikleri, bizim açımızdan anlamlıydı, önemliydi. O yüzden istedikleri kadar soruşturma ve ceza verebilirler" diye konuştu…

Doğrusu merak ediyorum; sayın Başbakan bu olanları duymadı, bu rezilliklerin fotoğraflarını görmedi mi acaba? Olay, bayramdan bir gün önce, arife günü yaşanıyor, hükümetten şu ana kadar sadece Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’dan açıklama geliyor ve şöyle diyordu; “Herkes aklını başına alsın!..”

Artık son iki olay bize gösterdi ki; Doğu ve Güneydoğu İllerimizin bazılarında devlet otoritesi kalmamış… Orası “Yolgeçen Hanı”na dönmüş!.. Kontrolün de, denetimin de PKK hainlerine geçtiği anlaşılıyor? Demek ki Osman Pamukoğlu boşuna konuşmamış ve Başbakan’ın canını boşuna sıkmamış…

Şu BDP’nin iki kadın Vekilinin söylediklerine bir bakar mısınız?

Bu devlete meydan okumak, devletin var oluş sebebi olan mahkemelerini hiçe saymak; böyle bir günde, şehit evlâtlarının mezarlarını ziyarete giden binlerce şehit ailelerinin ne halde ve amelde olduklarını düşünmeden, gidip de PKK eşkıyalarıyla kucaklaşmak, size normal görünüyor mu? Hangi ciddi devlet bunu kabul edip, sineye çekebilir!?

Demokrasi” diye diye seçileceksiniz, “insan hakları” diye diye Meclis’te hepimizin canlarını sıkacaksınız, bizim vergilerimizden ballı maaşlarınızı alıp, dokunulmazlık zırhına bürünüp, devletin arabası ve benziniyle keyif çatıp, gidip de dağ eşkıyalarıyla muhabbet edeceksiniz, sonra yine devlete rest çekeceksiniz, öyle mi?

Sizleri bilemem; ama artık bu olaydan sonra başımızdaki iktidar ‘duble duble yollar’ yapmış, büyük şehirlere metrolar açmış, devasa çadırlarda propagandalı iftar yemekleri vermiş, tantanalı ve şaşalı dış gezilere gitmiş, Müslüman ülkelere yardım etmiş, durduk yerde Suriye’ye rest çekmiş, ekonomimiz iyiymiş, işsizlik düşmüş… gibi konular beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor…

Görmüyor musunuz; Atatürk’ün elleriyle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sınırları delik deşik, her yerde insanlarımız kaçırılıyor, bazı yerlerde kontrolü kaybetmiş, bin bir güçlükle hayata geçirdiği devrimleri çok bilinçli şekilde tedavülden bir bir kaldırılıyor, “Yeni Anayasa” diye bizlere “Ilımlı İslâm Devleti” modeli yutturulmaya çalışılıyor, şanlı ordumuza nifak sokup, her zeminde yerin dibine batırılmaya çalışılıyor, en dürüst ve ileri gören yazarlarımız azarlanıyor, işlerinden atılması söyleniyor, 10 yılda bu ülke ne hallere getirildi, tehlikenin farkında değil misiniz!?

Ben isterdim ki; sayın Başbakan Bekir Coşkun’a, Can Dündar’a, Emin Çölaşan’a  lâf yetiştireceğine, şu adına ‘Milletvekili’ demeye utandığım iki kadına hadlerini bildirsin, başka ihsan istemez!..                                       Sakin KOŞAR….

 

 
Toplam blog
: 191
: 753
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

16/07/1951 Bozüyük / Yatağan / Muğla doğumlu, 1970 Isparta - Gönen mezunu, 1986 Anadolu Üniversit..