Beden ile ruhun kavgası

Kafam bozuluyor.

İnsanı robot gözüyle görüp onu kurulacak bir varlık olarak algılayıp onun zayıf taraflarından yararlanmak için kitap üstüne kitap yayınlıyorlar.
Kitap isimlerine bir göz atalım.
Üzüntüyü bırak yaşamaya bak.

Mutlu olmak için altın kurallar.

Zengin olmanın kuralları.

Dost kazanma sanatı.

Kuralcılığa alışmışız ya.

Çimlere basmayın.

Yüksek sesle konuşmayın.

Burada beklemeyin vs gibi.

Bir defa insan ruh sahibi bir varlıktır.

Havadan sudan renklerden bulunduğu ortamdan etkilenebilen bir yapısı vardır.

Her zaman demiyor muyuz her şeyin başı eğitim diye.

Sanırım eğitim deyince aklımıza beden eğitimi geliyor.

Bedeniyle ilgilenen insan ruhuyla ilişkisini kesmiş durumda.

Bu yüzden olacak ki beden ile ruh sürekli kavga halinde.

Yaşadığımız dünyada daha çok bedenin istekleri yerine getirilmeye çalışılıyor.

Ruhu bedenin emrine veren bir eğitim sistemi ile mutlu olmak mümkün değildir.

Bedeni ruhun emrine tahsis etmek zorundasınız.

Aksi takdirde yemek kitabı tarifine göre yemek yapmaya çalışan kişinin durumuna düşersiniz.

Her şeyi para kazanma düzeni üzerine kurulmuş bir dünyada insanın ruhu bunalıyor.

Zira beden ile ruhu kavga ettirip bundan para kazanmak dünyada büyük bir sektör haline geldi.

Ne garip gülüp ağlamayı, durup koşmayı bile birileri belirliyor.

İnsanlar sadece gördüğüne inandığını söyleyen inkârcı dünyalının paramatiği durumuna gelmiş.

Yalnızca bedeniyle ilgilenip ruhunu unutanlar iki kavga arasında ölünceye dek huzursuz yaşayarak bunun bedelini ödemek zorundadırlar.

Az önce adını tarif ettiğim kitaplarda öyle.

Cevizin kabuğunda dolaşıp öze varamayan böcekler gibi.

Bedenin yüzünde dolaşıp ruha ulaşamamışlardır.
Bu böyle oldukça bir kısır döngüde sürüp gidecektir.
Unutmamalı ki akıl dengeyi yitiriyorsa yada rahat değilse orada beden ile ruhun kavgası var demektir.