Bekleme odasındaki ülke: Türkiye

Bekleme odaları en can sıkıcı yerlerdir. Can sıkıcı olmasının nedenlerinin başında iradenizin dışında, planlamadığınız ve boşa geçirilmiş bir süreci anlatır. Bazı ‘sorunlu’ kişilerin ise o bekleme odalarında geçen zamanı ‘kazanç’ sayması da mümkündür. Mesela dişçi korkusu olan biriyseniz, başka bir hastayı beklerken kendinizi birkaç dakika daha doktordan uzak tutmayı kâr sayabilirsiniz...

Ama genel olarak bekleme odalarında zaman geçirmek sevilmez! Eğer o odaya girmekteki asıl amacınız sadece ‘zaman geçirmek’ ise; işler değişir: Devreye dünyanın en büyük İSRAF konusu, zaman girer ki, bu durumda sorun çok büyüktür.

Yarım asrı aşan bir süreden bu yana ülkemiz Avrupa Birliği’nin bekleme odasında oturuyor. Sürecin başladığı tarihlerde ilişkileri yöneten ve yönlendiren siyasetçi, politikacı ve bürokratların çoğu artık dünyada bile değil! Basit bir hesapla; o dönemde 40 yaşında olanlar şimdi 100 ve üzeri yaşlarda olmalılar!

Bizler dış politikamızda önemli bir yer tutan AB süreci ile öyle haşır-neşir olduk ki, sonunda “Bakanlık” bile kurduk! Artık bir Bakan, sadece bu işlere bakacak! Bakmakla da kalmayacak -60 yıldır söylenen şekilde- bizi AB’ye sokacak politikalar geliştirip diplomasi yürütecek…

İyi de biz yıllarca bir elimizde çiçek, diğer elimizde kolonya ve çikolata paketi ile AB kapısında beklemeyi iyice kanıksadık. Bu evlilik olacak gibi görünüyorsa bile, en azından bizim ömrümüz buna yeter mi bilemem. Yalnız şu günlerde AB evinde hareketlenme var ki sorma gitsin! Son 8-9 yıldır kriz tantanası ile iyice sarsılan AB ülkeleri 2008 krizinin sarsıntısından yıkılmamış gibi görünse de, başta Yunanistan, İspanya, Portekiz ve son olarak da teknoloji (ve sanayi) devi İtalya’nın kalbi teklemeye başladı. Gerçi İtalya’nın skandaller ile boğuşan Başbakanı kriz miriz görecek halde değil. Ama sonuç olarak Avrupa Birliği hep beraber batışın eşiğine gelmiş durumda! (Korkmayın -şimdilik- batmayacak! Büyük KRİZ, -daha önce de belirttiğim gibi- 2015’de olacak.)

Yani, istemeye gittiğimiz kız o kadar nazlandı, o kadar nazlandı ki! Yıllar, yıllar geçti ve sonunda menopoza yakalandı! Bu inada devam edersek ‘kızı’ bize verecekler. Ama sorun şurada: Ya ölüsünü verecekler, ya da tez zamanda DUL kalacak gibi gözüküyoruz! Anlayacağınız, -bu gidişle- AB’den bize yâr olmaz!

Eğer hâla bozulmadıysa şu görücü çikolatasının tadına bakalım. Yoksa o da gelin hanım gibi çürüyecek.

Hep sevgi ile kalın.
Murat SEVGİ 

Yazı resimleri:
http://www.facebook.com/media/set/?set=a.227388942416.134790.679942416&type=1