- Kategori
- Restoranlar
Belediyeler bir çok şeyi aşmış...

Ramazan ayında, her sosyal insan gibi siz de iftarınızı güzel bir yerde yapmak istemiş ve bunu sevdiğiniz arkadaşlarınız ya da akrabalarınızla paylaşmayı tercih etmişsinizdir. Güzel bir reklam var son günlerde televizyonda dönen .. "Bu ayda kimse sofraya tek başına oturmaz." diyor reklam. Oysa ki ne kadar önemlidir bizim gibi aileye, birlikteliğe önem veren Türk toplumunda birlikte sofraya oturmak. Arkadaşlarım eleştiriyor beni . Neden mi ? 4 yaşındaki kızım şımarıklık yapıp, akşam yemeğini bizle yemeği reddetmiş, bunun yerine gecenin onikibuçuğunda "anneciğim acıktım dolaptaki böreklerden kızartabilir misin ?" ricasına koca bir HAYIR dediğim için. Bununla ilgili sizin aklınızdan geçenler de aynı paralelliktedir tahmin ediyorum. Ama ben kızımı böyle alıştırmazsam, her canı istediğinde yiyecek birşeyler tutuşturursam eline, aileyle birlikte yemek yeme alışkanlığını kazandıramazsam, yakında sadece Ramazanlarda yaşayabildiğimiz bu güzel ortamı artık hiç bulamaz olacağız. Bu girişi Ramazan ayında Kalamış Marina da bulunan Develi Restaurant ta yaptığımız iftar organizasyonu için yaptım. Oldukça güzel bir akşamdı nefis bir hava hakimdi İstanbul a .. Şehrin trafiğinden biraz olsun kurtulabilmek için arabamızı Eminönü ne parketmiş karşıya vapurla geçmeyi tercih etmiştik. İyi de yapmışız deniz havası öyle iyi geldi ki.. Restaurant a gittiğimizde bize ayrılan yerin servis kapısının önü olduğunu gördüm. Burada masa bile olmaması gerekirken böyle bir yeri rezerve etmiş olmalarından dolayı üzüntü duyduğumu ve beni ve arkadaşlarımı cam kenarına almalarını rica ettim. Rezerve edilmiş masanın yerine ortalarda bir yerde bir masa gösterip sadece burası boş buyrun demeyi tercih ettiler. Cam kenarındaki tüm masalar doluymuşmuş. Bunun doğru olmadığını daha sonra gelen bir gruba " şöyle geçmez miydiniz cam kenarında boş bir masam var" diyen sorumlu kişinin sözlerinden sonra anladım. Bunu söyleyen beyefendinin yüzünün kızarmaması dikkatimi çekti doğrusu. Göz göze geldik ve o sadece gözünü kaçırmakla yetindi. Anlamış olmalıydı.. Yemekler lezzetli olmasına rağmen servis hiç iyi değildi. Tabaklara yiyecekler bir lokma şeklinde dağıtılıyor sıra size gelene kadar tüm iştahınız kapanmış oluyordu. Özellikle bu kadar lezzetli yemekler yapan bir yerde yemekleri lokma lokma yemek işkenceydi doğrusu. Buraya ramazan harici bir çok defa gittim. O zamanlarda çok iyi hizmet veren buranın böyle afallaması beni şaşırttı. Yemek sonunda istediğimiz kahve ancak dördüncü isteyişten sonra garsonun elinden zorla almak suretiyle elimize ulaştı. Hesap mı ? İstediğimiz anın onuncu saniyesinde masadaydı.Eeee ne diyelim bir mekan popüleritesini arttırdıktan sonra ben yaptım oldu deyişine uygun hizmet vermeye başlıyor sanırım.
Burada yaşadığım bu tatsız tecrübeden sonra rezervasyon yaptırdığım İstanbul Belediyesine ait Florya Tesislerine giderken temkinliydim. Ne de olsa burası belediyeye ait bir yerdi ve mönü fiyatı Develi gibi bir restaurantın yarı fiyatindan bile düşüktü. Otoparka girdiğim an yanıldığımı anladım. Otopark alanı pırıl pırıl tertemiz geniş ve düzenliydi. Ücretlı otoparklarda bile bulamadığımız görevliler uygun bir alan tarif ederek arabamızı güvenli bir şekilde park etmemizi sağladılar. Tesislere ait restaurantın kapısında bizi karşılayan görevliler bırakın belediyeyi para kazanmak amaçlı bu işi yapan ticarethanelerden bile daha güleryüzlü şekilde tam bir evsahibi edasıyla bizi içeri buyur ettiler. Herşey dörtdörtlüktü. Yerler duvarlar aydınlatma ve manzara... Bu muhteşem ambians karşısında nutkum tutuldu. Yanlış yere geldiğimi düşünerek garsona bulunduğumuz yerin tekrar adını sorma gereği hissettim. Adıma rezerve edilen masaya oturduğum halde.... Yemekler lezzetli garsonlar güleryüzlü ve misafirperverdi. Kendimi beni çok seven dostlarımın arasında hissettim. Teşekkürler İstanbul Belediyesi...